‘Birini sevmenin cezası ölüm olamaz’

Güncelleme Tarihi:

‘Birini sevmenin cezası ölüm olamaz’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2023 07:00

İzol aşiretinin liderlerinden Hamit İzol’un yazdığı ve bir töre cinayetini anlattığı romanı ‘Roza’ aynı adla sinemaya uyarlandı. Fikret Kuşkan ve Belçim Bilgin’in rol aldığı film gösterime girdi. Bir ‘ağa’ olmasına rağmen töre cinayetleri ve kan davalarıyla mücadele eden İzol “Birini sevmenin cezası ölüm olamaz. Bu tür cinayetlerde anneden onay alınır, yani kızının ölüm fermanını anne imzalar” diyor.

Haberin Devamı

Hamit İzol, İzol aşiretinden bir kanaat önderi... 1953 doğumlu, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu. Kamuoyu onu töreye karşı duruşu ve gerçek olaylardan yola çıkarak yazdığı kitaplardan tanıyor. Bir işinsanı olan Hamit İzol anlattıklarının çoğunu bire bir yaşamış. O kan davalarının, töre uğruna işlenen cinayetlerin göbeğinden geliyor. Romanlarıyla aşiret kurallarını açık ediyor, bir yandan da çözüm yolu gösteriyor. Konferanslara, okullara gidip anlatıyor; “Kan dökmeyin” diyor. Bambaşka bir ağa yani Hamit İzol.
‘Roza’ İzol’un yazdığı yedi kitaptan biri, aynı adla sinemaya uyarlandı. Akiz Yapım tarafından vizyona çıkarılan filmde Belçim Bilgin, Fikret Kuşkan, Bahar Şahin, Burak Sevinç gibi isimler rol aldı. Roza’nın küçüklüğünüyse Hamit İzol’un torunu Arin Alkış canlandırdı. Bu Arin’in ilk oyunculuk deneyimi. Film ‘Ora! Fest Uluslararası Film Festivali’nde yarıştı ve Fikret Kuşkan performansıyla En İyi Aktör seçildi.

‘Birini sevmenin cezası ölüm olamaz’

Haberin Devamı

Roza aileyi ifşa etti

‘Roza’ fakir bir Kürt ailesinin yaşadığı dramı, kendi evlatlarını kendi elleriyle nasıl katlettiklerini anlatıyor. Hikâyenin kahramanı 13 yaşındaki Roza ve ablası Xezal aslında. Mersin’de mevsimlik işçi olarak çalışan bir ailenin çocukları onlar. Her şey Xezal’ın internetten Çanakkaleli Ferdi ile tanışmasıyla başlıyor, gerisi tam bir dram... Xezal kaçıyor Ferdi’yle. Kısa süre sonra bir de çocuğu oluyor. Ama Ferdi çok da iyi bir adam çıkmıyor, çok çektiriyor Xezal’a. Baba Hüseyin hep kızının arkasında, alıp götürüyor kocasıyla Xezal’ı Mersin’e ama işler yolunda gitmiyor. Ferdi, Xezal’ın kötü yola düştüğünü iddia ediyor. Baba Hüseyin hiç inanmıyor, hep kızını korumaya çalışıyor. Fakat Xezal’ın annesi Fate ailenin kızı için verdiği ölüm kararını onaylıyor. Bu arada Roza ablasını kurtarmak için büyük çaba gösteriyor ama onun da gücü yetmiyor ablasını törenin ve amcasının elinden almaya. Fakat deyim uygunsa ablasının kanını yerde bırakmıyor, cinayeti işleyenleri gidip polise ihbar ediyor. Sonrası başka bir hikâye... Roza şimdi bir yerlerde hayatına devam ediyor. Hamit İzol töreyle mücadelesini ve Roza’yı anlattı...

Haberin Devamı

‘Roza’ adlı kitabınız film oldu, ödül bile aldı. Bu sizin yakından bildiğiniz bir hikâye, değil mi? Roza yaşıyor mu?

Yaşıyor tabii... Şu anda 28-30 yaşlarında. Roza’yla akrabalığımız yok. Ama Roza’nın annesi ve babası da kaçarak evlendi. O dönem gelip bizim aileye sığındılar. Babam ve amcam onları korudu. Sonra Mersin’e taşındılar. Mersin’de işçilik, amelelik yapıyorlardı. Önce çadırda yaşıyorlardı, sonra kötü de olsa bir ev kiraladılar.

Roza ailesinin ablasını öldürdüğünü ifşa edince neler yaşandı?

Devlet korumasına alındı. Sonra Mersinli ama ABD’de yaşayan bir Türk olan Hakan Bey tarafından evlat edinildi. Büyüdü, avukat oldu, Türkiye’ye döndü. Öldürülen ablasının çocuğuna da sahip çıktı. Töreyle, kadına şiddetle mücadele ediyor.

Haberin Devamı

Onunla bağlantınız var mı?

Adı değişti, ortaya çıkmaz. Türkiye’de olduğunu biliyoruz. Hali vakti yerinde. Hakan Bey vefat etti. Kitapta bunları yazdım ama filmle kitap aynı olmuyor.

Roza’nın annesi-babası hapse girdi mi?

Tabii. Onlar bir süre sonra bırakıldı ama Xezal’ı öldüren amcası hâlâ hapiste.

Genellikle bu tür cinayetler Doğu’da işleniyor...

Hayır, yalnız burada Güneydoğu’da işlenmiyor. Karadeniz’de de İstanbul’da da var. İstanbul’da olunca aşk cinayeti diyorlar, burada töre. Ama neticede öldürülen kadın oluyor. Benim derdim kadınların başına bir iş gelmesin. Xezal, Ferdi’yi internetten tanıyor ve kendisini teslim ediyor. Bu da onun hayatına mal oldu. Hep anlatıyorum, “Aman internet üzerinden böyle şeyler yapmayın” diyorum. Kızlara anlatıyorum çünkü buralarda genelde kadın erkeği kaçırır...

Haberin Devamı

O nasıl oluyor?

Kadın daha cesaretlidir erkeğe göre. Sonu acı bitiyor bu hikâyelerin, sadece kadın öldürülmüyor, erkekler de genelde öldürülür. Ben çok töre cinayetine şahit oldum, en az beş tanesine... Nasıl yaşandığını biliyorum.
Bu konu hep canımı sıkar. O yüzden üzerine eğildim. Birini sevmenin cezası ölüm olamaz. Okullara gidip anlatıyorum öğrencilere. “Birine âşık olursanız kaçmayın. Vazgeçin demiyorum, aşkınıza sahip çıkın ama valiye gidin, STK’lara gidin, yardım isteyin” diyorum. Bu işlerin dedikodusunu yapanlara da bu lafların bir cana mal olacağını söylüyorum. Batman’da bir dönem kadın intiharları vardı. O intiharların yüzde 90’ı töre cinayetiydi. Genç kızlarımız aileleri tarafından öldürülüyor. Sonra “İntihar etti, kendini astı” deniyor.

Haberin Devamı

Töre cinayetleri hâlâ yoğun olarak yaşanıyor mu bölgede?

Şimdi bakış açısı değişti bir parça. Biri kaçtığında affediliyor. Ama yine de var. 30-40 sene önceki sistemler yok. Son 4-5 yılda değişim hızlandı. Şehirlerdeki bakış açısı kırsal kesime sirayet ediyor. Artık görücü usulü bile olsa birbirini görmeden evlenmiyor insanlar. Düşünün, eskiden bir kızı gösteriyorlardı, düğün gecesi damat bakıyordu ki evlendiği kişi o kız değil.

Nasıl olabilir böyle bir şey?

Aslında erkek kızı görmüyor, ya annesi ya kız kardeşi görüyor. Kadınlar bakıyor kız güzel, “Tamam” diyorlar. Oğlana da böyle anlatıyorlar. Ama düğün gecesi gerçek ortaya çıkıyor. Gösterdikleri kızın çirkin ablasını göndermişler. Çünkü o büyük, önce evlenmesi lazım. E, gelen kız da bir daha geri gönderilemez...

Büyük bir aşiretin önde gelenlerindensiniz ve töreye savaş açtınız. Size bunu yaptıran ne?

Çünkü ben kadının gücüne inanıyorum. Annemde gördüm ben o gücü. Kadın erkekten daha cesaretlidir, daha dürüsttür, daha az yalan söyler. Kadının vasıfları erkekten üstündür. Erkek fiziksel olarak daha güçlüdür, o ka-
dar. Ama işte kadının cahili çok tehlikelidir. Cesareti var, yürekli kadın ama cahilse bu cesareti çok pahalıya patlıyor. Ben kadınlarla ilgili ne gerekiyorsa yapıyorum.

Ne oldu da böyle düşünmeye başladınız?

Bir başkası zaten bunları söylemezdi, yazamazdı. Benim kız kardeşim evliydi, kocası askerde, mektup gönderiyor. Ama benim kardeşimin okuması olmadığı için götürüp başkasına okutuyor. Bu benim canımı çok yakmıştı. Adam o mektubu başkasının okuyacağını bildiği için yazmak istediklerini yazamıyor. Karısına sevgisini bile belirtemiyor. O nedenle kızlarımın hepsini okuttum.

‘Birini sevmenin cezası ölüm olamaz’
Roza’nın küçüklüğünü Hamit İzol’un torunu Arin Alkış canlandırdı.

Dört kızınız, bir de oğlunuz mu var?

Evet. Kızlarım dördü de okudu; biri avukat, biri öğretmen, biri inşaat teknikeri, biri de uluslararası ticaret okudu.

Siz bunları yazınca aşiretten kızan oluyor mu?

Elbette oluyor ama ben doğru bildiğimi söylerim. Ayrıca aile içinde etkili biriyim. Onlar beni etkileyemez ama ben onları etkilerim. Aşiretin gücüne dayanarak insanların birilerini ezmesini istemiyorum. Aşiretler arasındaki kavganın sonunun ölüm olduğuna dikkat çekmek istiyorum.

‘Bir hayat kurtarsak bile çok kıymetli’

Bu cinayetlere kızların kendi anneleri yol veriyor diyorsunuz, bir anne bunu yapar mı?
Evet, yapar. Diyelim ki erkekler kızın infaz edilmesine karar verdi, öldürülecek çocuğun annesi onay vermezse öldürebilirler mi? Kadın gider polise anlatır mesela. “Çocuğumu kocam, kaynım öldürdü” der. O nedenle önce anneyi razı ederler, onun onayını alırlar. Anne kızının infazına karar verir yani. “Bizim şerefimizi iki paralık etti, yüzümüz kalmadı” der. Ama tabii kimse kendi çocuğunu isteyerek öldürmüyor. Mahalle aile baskısı var. Bu işi yapanlar da çok büyük psikolojik sorun yaşıyor. Hatta aslında o da onunla ölüyor. Kolay değil. Bu bir cehalet. Bunun önüne geçmek için kitap yazıyorum. Baktım insanlar kitap okumuyor, şimdi de filmini çektik. Bir hayat kurtarsak bile çok kıymetli.

‘Kan davasında 40 kişi yaşamını kaybetti’

Ailenizin yaşadığı bir kan davası da vardı, değil mi?

Evet. 39 erkek, 1 kadın, tam 40 kişi yaşamını kaybetti. Bizim aileden biri karşı aşiretten bir kadını kaçırdı. Olay 70’li yıllarda oldu. Karşı taraftakiler kadını kaçıranı öldürdü. Sonra bizimkiler de onun intikamını aldı. Öldüren de üniversite öğrencisiydi. Psikolojik olarak ağır geldi çocuğa ve bir gün kriz anında amcamın oğlu babasını, üç kardeşini, üvey annesini, kardeşini, bir günde sekiz kişiyi öldürdü. Bunalım geçirdi. 73’te ben ziraat fakültesine girdim. Ben de sıkıntı yaşadım. Öldürmek için okula kadar geldiler. Talebeyi bile öldürüyorlar yani.

Ne kadar sürdü, nasıl bitti bu olaylar?

Beş yıl sürdü. Sonra araya devlet girdi. Rahmetli Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan iki aşireti barıştırdı. Bizim aşiretin geleneğinde barışı bozmak zordur. Şimdi birbirimize karşı herhangi bir kinimiz yok.

‘Pastanede birlikte çay içtiler diye öldürdüler’

Tanık olduğunuz başka olaylar oldu mu?

Hilvan’da yaşanan bir trajediyi anlatayım... Bir öğretmen geliyor ilçeye. Bir de pek güzel olmayan ve kimsenin çok ilgilenmediği bir kız var. Bunlar birbirlerinden çok hoşlanıyorlar. Ve bir pastanede çay içerken birileri görüyor. Çay içtiler diye kızı öldürdüler. “Kızımız o... oldu” diyorlar! Öğretmenin ailesine haber gönderiyorlar “Oğlunuzu öldürün” diye. Aile diyor ki “Böyle olur mu, evlensin bu çocuklar”. “Yok olmaz, bir kere şerefimize leke sürüldü” diyorlar. Adamlar bakıyorlar yakalarını kurtaramayacaklar. Bir mezar kazıyorlar. “Öldürdük biz oğlanı” diyorlar. Çocuk Adıyaman’da, tayinini başka bir yere çıkarıyorlar. Fakat kızın ailesi gidip gece mezarı açıyor ve boş olduğunu görünce buluyorlar çocuğu ve onu da öldürüyorlar. Bir çay içtiler diye iki çocuk ölüyor. Yüreği bozuk insanlar, kıyıyorlar gençlere... Bir başka olay da şöyle: Adıyaman’da bir kız evladımızı aile infaz etmeye karar veriyor. Amca oğluna veriyorlar görevi de; “Götür öldür onu” diyorlar. Amca oğlu kızı öldürüyor. Sonra yapılan otopside kıza tecavüz ettiği ortaya çıkıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!