Güncelleme Tarihi:
Bu, daha önce köylerinden bile çıkmayan 12 kadının dünyaya organik tarımla açılmasının hikâyesi... Kayseri’deki Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’nin başlattığı Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi Projesi, kadınları hapsolduğu dört duvar arasından çıkarmış, “Hayatı ıskaladığımı düşünüyordum, şimdiyse yakaladığımı” diyecek kadar onlara umut olmuş. Aralarında liseyi dışarıdan bitirip üniversite sınavına hazırlanan kadınlar var. Hepsini bir araya getiren şey de toprağı öldürmeden, yetiştirdiklerini zehirlemeden tarım yapma isteği... Organik tarım!
Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği Başkanı Yeşim Bekyürek “Amaç kadını güçlendirip önünü açmaktı. Kırsaldaki kadınlarda inanılmaz bir potansiyel var. Projeye başladığımızda kadınların birçoğu eşleri ve aileleri tarafından yadırgandı. Çünkü kadınlar o güne kadar ailenin elinin altındaki birer anneydi ve başka rolleri de olmazdı” diyor.
Kadınların 2018’de ürün paketlemeden hijyene, organik tarım tekniklerinden kompost gübre yapımına kadar birçok konuda eğitim aldığını anlatan Bekyürek, “Yurtdışında tarımın nasıl yapıldığını, çiftçinin nasıl çalıştığını gördüler ve aldıkları eğitimle bambaşka insanlara dönüştüler. Şimdi hepsi kendine çok güveniyor. Daha önce tek başına otobüse binmeyen kooperatif başkanımız şimdi uçaklara binip konferanslara gidiyor, törenlere katılıp ödüller alıyor” diyor.
‘Ben bir anneyim çünkü...’
Şükran Baş Doğan, 50 yaşında. Melikgazi ilçesine bağlı Yeşilyurt Mahallesi’nde yaşıyor. Tarıma 10 yıl önce başlamış. “Hiçbir fikrim yoktu toprak ya da tarımla ilgili. Mecburen yapıyorduk. 2013’te derneğin verdiği eğitimle organik tarımı öğrendim. Önce ‘Çiftçi Kadınlar Çilek Üretiyor’ projesine katıldım. Ardından solucan gübresi üretmeye başladım. Organik tarımın ne olduğunu anladım. Çok sevdim bu işi. Ben bir anneyim çünkü. Kimyasal kullanmamak, toprağı öldürmemek vicdani olarak beni çok rahatlatıyor” sözleriyle anlatıyor tecrübesini.
Doğan, 2013’te kurulan ve ürünlerin üreticiden direkt tüketiciye ulaşmasını sağlayan organik pazara götürmüş hasadını... Proje sayesinde yurtdışına bile çıktığını anlattıktan sonra şunları söylüyor: “Elimde kalan ürünleri üyesi olduğum kadın kooperatifine götürüp işleyerek salça, turşu, reçel, erişteye dönüştürmeye başladım. Bu, maddi imkânlarımızı çok düzeltti. Daha önemlisi 40’ıma kadar ıskaladığımı düşündüğüm hayatı yeniden yakaladığımı hissettirdi bana.”
‘Manevi kazancımın karşılığı yok’
Gülnur Gözde, 48 yaşında. Bünyan ilçesinin İğdecik Mahallesi’nde 7 bin metrekarelik arazisinde önce çocukları için ilaçsız, doğal tarım yapmaya başlamış. Dernekle yolları kesişince de hayatı değişmiş: “Daha önce üç çocuğumla dört duvar arasındaydım. Şimdi organik pazarda yerim var. Tarif edilemez bir şey. ‘Sabah kalkıp işe gideceğim’ demek bana o kadar iyi geliyor ki... Ağrılarım bile diniyor. Maddi kazanç iyi ama manevi olarak kazandığımın karşılığı yok.”
“Ben çok konuşamaz, kendimi ifade edemezdim” diyen Gözde artık çok rahat olduğunu söylüyor: “İnsanın ürettiklerinin beğenilmesi ne kadar güzel bir duyguymuş, onu da anladım. Üstelik çocuklarıma sağlıklı şeyler yediriyorum, insanlara sağlıklı şeyler satıyorum. Evimin tüm ihtiyaçlarını karşılıyorum. Bundan daha güzel ne olabilir ki...”
Ödüllü derneğin pazarında yıllık 1 milyon lira ciro yapıyorlar
Yves Rocher Vakfı tarafından 2001’den beri düzenlenen Toprağın Kadınları Yarışması, 15 ülkede biyoçeşitlilik, çevre, eğitim ve toplum konularında projeler geliştiren kadınları ödüllendiriyor. Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi Projesi’yle Yeşim Bekyürek bu yılki ödülün sahibi oldu. Bekyürek 10 bin Euro’luk kişisel ödülü kooperatife kurutma tesisi kurulması amacıyla bağışladı.
Organik tarıma 2007’de başlayan dernek şu anda 950 dekar alanda 50 üreticiyle tarım yapıyor. Geçen yıl pazarda satılan ürünlerden 1 milyon lira ciro elde edilmesini sağladılar. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle atıl olan köy okulunu üretim merkezine dönüştürdüler ve burada salçadan erişteye, reçelden kurutulmuş sebzeye kadar birçok ürünle birlikte elektriklerini de kendileri üretiyorlar. Fazlasını da devlete satıyorlar.