Muhsin Akgün/MAStüdyo
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2019 08:30
Türkiye’de kadın komedi oyuncusu dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri o. Şimdi bir de dram sularına daldı. Kendi deyişiyle yetiştirilme tarzı yüzünden bastırdığı kadınlığını da keşfetmeye başladı. Daha seksi bir tarzı benimsedi. İrem Sak’la yeni dizisi ‘Bir Aile Hikâyesi’ için buluştuk. Yaşadığı değişimi, aşkı, oyuncuların bilinmeyen dünyasını konuştuk.
İlk kez bir dramda oynuyorsunuz. Güldürmekten sıkıldınız mı?
- Hep sağdan yumruk atıyorum, biraz soldan deneyeyim dedim.
Nasıl yani?
- Komedide kendimi kanıtladım, oynaya oynaya ustalaştım. Biraz otomatiğe bağlayıp mesleğime haksızlık ediyorum gibi geldi.
‘Hoş kadın’dan ‘seksi kadın’a evrildiniz. Bu değişim de bunun bir parçası mı?
- Aslında hep böyleymişim ama kendimi bastırıyormuşum. Bunu yaşla, kadın olmayı keşfettikçe kabullendim.
Neden kendinizi bastırıyordunuz?
- Toplum baskısı ve yetiştirilme tarzı...
Siz Çerkessiniz. Aileniz baskıcı mıydı?
- Babam Kayseri, annem Bandırmalı. Sivas’ta doğdum, büyüdüm. Babam doktor, annem ev hanımı. Bir abim var. Onlar ne gördülerse bana da onu uygulamışlar. Birçok Türk kızı gibi; “Aman yapma, baban mahvolur” diye büyütüldüm.
Sizi ‘Yalan Dünya’ dizisinde canlandırdığınız pavyon şarkıcısı rolüyle tanıdık. Aileniz ne dedi bu role?
- Korktuğun başına geliyor işte (gülüyor). Şaka bir yana proje çok sevildi. Ben oyuncuyum, katili de manyağı da oynarım. O zaman anladılar.
Şimdi her rolde rahatlıkla oynayabilir misiniz?
- Valla ailem, “Oh ne güzel de öpüşüyor benim yavrum” demez ama “Oynama” da demezler. İzlemezler...
Babanız değişiminizi nasıl buldu?
- Umurunda değilmiş. Babam, ben mutlu olunca mutlu oluyor. Boşuna korkmuşum. Toplum beni boşuna aileme karşı önyargılı yapmış.
Yeni imaj, hayatınızda ne değiştirdi?
- Erkekler oğlan çocuğu gibi davranırlardı. “N’aber kanka”, “Nasılsınız”a dönüştü, bütün algıları değişti. Aslında ‘komik kadın güzel olmaz’ diye bir düşünce var. Sektörde de bana hep, “Güzel kadın olma, komediden git” diyen çok oldu. Ama hem güzel hem komik olunabiliyormuş!
Dramda zorlanıyor musunuz?
- Evet, mesela komedi yaparken partnerle aramızda en az bir metre mesafe oluyor. Oysa dramda karşındaki oyuncu yüzüne dört parmak mesafeye kadar yaklaşıyor. İlk hafta görüntü yönetmenimiz, “Şaşı çıkıyorsun İrem” diyordu. Meğer yüze tamamen bakmamalı, sol göze bakmalıymışsın. Ve gerçekten ‘duyguya girmek’ diye bir şey varmış. Telefonunla ilgilenirken yönetmen birden, “Çekim” dediğinde, “Canım, babam kanser oldu” diyemiyorsun. Ama başaracağım, biliyorum!
Dramda komediye kıyasla daha fazla rakibiniz var. Bu alanda da kendinize iyi bir yer edinir misiniz?
- ‘Mütevazı olma, inanırlar’ derler. Ben sonuna kadar oyunculuğumun arkasındayım. İşimi severek yapıyorum. Bu projede olduğu gibi egomu törpülerek işi iyice öğrenirim, köprünün altından girerim, o sırada beni göremezsiniz ama ivme kazanır ve oradan öyle bir çıkarım ki...
Egolu musunuz?
- Oyuncu egom var. Eleştiriye gelemiyorum. Ama zamanla törpüledim.
Çoğu şöhret ‘mış’ gibi davranıyorÜnlü oyuncuların hayatları gerçekten sosyal medyada gösterdikleri gibi mi?- Ne olur kimse kimseyi kandırmasın. Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Nasıl peki?- Oyuncu arkadaşlarımın perişan haldeyken paylaştıkları eğlenceli story’leri de, çok mutlu görünürken aslında ne dertleri olduğunu da biliyorum. Bu bir algı yönetimi ve ‘mış’ gibi davranma durumu.
O zaman şöhretlerin çoğu ‘mış’ gibi mi davranıyor?- Evet, çoğu şöhret ‘mış’ gibi davranıyor. O paylaşılan fotoğraflar altına yazılan ‘canım ailem’ yazıları, ilişkileri yolunda gitmediği halde paylaşılan aşk fotoğrafları... Hepsini biliyoruz.
Siz ne kadar rol yapıyorsunuz sosyal medyada?- Beni de kıran ve üzen çok şey oluyor. Ama öyle zamanlarda hiçbir şey paylaşmıyorum.
Neler o sizi üzen şeyler?- En son ilişkimin bende açtığı yaralar... Hâlâ kulağımda olan, sektörde ‘abi’ dediğim insanların arkamdan söylediği bazı cümleler... Ayrıca sektördeki ‘rakibe’lerimizin arkamızdan çevirdiği işler...
Biraz açsak...- İsim asla vermem ama anlatayım... Birlikte deneme çekimine girdiğimiz bir oyuncu arkadaşım arkamdan, “İrem’i o işe almayın, çok disiplinsizdir” demiş mesela. Çok acı. Eskiden affederdim, artık bana zarar verenleri eliyorum. Bir kara listem var. Ve listeyi her geçen gün kabartıyorlar.
Hiç âşık olmadımSizi yıllardır tanıyoruz ama hiç biriyle el ele görmedik. İyi mi saklıyorsunuz yoksa hayatınıza biri mi girmiyor?- Uzun zamandır ilişkim yok. Hiç âşık da olmamışım. Çok sevdim ama âşık olmadım.
Aradaki farkı nasıl anlıyorsunuz?- Âşık olunca insanlar, ikimizden bir şey çıksın diye gözleri dönüp çocuk yapıyor sanırım. Ben o noktaya hiç gelmedim. Bir erkek için hiç gemileri yakmadım. Mesleğime bir erkeği karıştırmadım ya da birlikte bir eve taşınmadım.
Kriterleriniz mi yüksek?- ‘O’ diyebileceğim kimseye denk gelmedim. Zekâ ve espri anlayışı benim için çok önemli. Öyle olmayan bir adamla yapamam. Ben hem güldürüyor, hem yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Karşı taraftan da aynısını bekliyorum.
Güldüren erkek dediniz... Murat Cemcir’le çıkan aşk haberleri doğru mu?- Hayır. Ben Murat’ı daha çok güldürüyorum. Orada bir mekân tanıtımına kurban gittik.
Kendimizi geliştirmeyi bir tık öteliyoruz ‘Bir Aile Hikâyesi’, ‘This is Us’ın uyarlaması. Dizinin orijinalinde eşcinsellik, ırkçılık gibi konular da işleniyor. Sizin dizide neden yok? - Uyarlamalar her ülkenin kendi dinamiklerine göre yapılmak durumunda olduğundan orijinalindeki bazı durumlar bizimkinde yok.
Siz ne diyorsunuz?- Bizde ‘mış’ gibi yapma durumu var. Her şey yolundaymış gibi. O tarz konuları da işlerseniz, ‘var’ demiş olursunuz ya... Yapamıyor kimse...
Mizah yapan biri olarak toplumu gözlemliyorsunuzdur. Dünyanın gidişatını, Türkiye’yi nasıl yorumluyorsunuz?- Dünya dediğinde aklıma ilk ‘kara delik’ geliyor. Dünya hem teknoloji hem sanatta çok ileride. Bizim ülkece çok başka dertlerimiz var. Onlarla boğuşurken kendimizi geliştirmeyi bir tık öteliyoruz.