Güncelleme Tarihi:
Hayatınızı bir cümleyle nasıl özetlersiniz?
- Zor bir hayat. 40’ıncı doğum günümde geçen hayatımın bir muhasebesini yaptım.
Sonuç?
- Küçük yaşta şöhret olmak, tek başına ayaklarının üzerinde durmak, çocuk büyütmek... Kendimi yorgun hissettim. Durmak istedim. Kendime bir senelik boşluk yarattım.
17 yaşındaki Nurgül’ü bugün sokakta görseniz ne öğütlerdiniz?
- Korktuğum durumlarda belli etmemek için cool’uma sığınırdım, “Yapma, ne gereği var” derdim.
Pişmanlıklarınız oldu mu?
- Hayır, canımın istediğini yaptığım için şanslıyım. İlk işim ‘İkinci Bahar’da tiyatrodan kamera karşısına geçerken çok zorlandım. Kamera oyunculuğunu sevememiştim. “Ben bu işi hayatta yapamam” diyordum. Her gece “bitsin” diye dua ettim, sonra bu işe âşık oldum. Hep oyunculuğun sınırlarını zorladım; hiç işin reytinginde, şöhretinde olmadım.
Güzel olmanın tadını çıkarıyorum
‘Geleceğin Starı’ yarışmasında jüri koltuğundasınız. Sizden nasıl bir fikrini esirgemeyen jüri üyesi olur?
- Lafını esirgemeyen, kırmadan fikrini söyleyen, çok eğlenen.
Ne olacak programda?
- Yapımcısı ‘25 Film’, kurucuları Fırat ve Koray arkadaşlarım. Eğlendiğim insanlarla iş yapmak istiyordum, sektöre katkısı olacağını da düşündüğüm için “Tamam” dedim. Pek çok iyi oyuncu adayıyla karşılaşıp onları İstanbul’a getirdik. Pek çok kişi benim gibi hayallerinin peşinden İstanbul’a gelir. Belki bu programa katılan çocukların da hayatları değişecek, benim gibi.
Sizinki de hayallerin peşinden koşma hikâyesi miydi?
- Evet. Tesadüflerle doluydu. İzmirliyim, ardından Eskişehir’de tiyatro okudum. İstanbul bir hayaller şehriydi, ilk geldiğimde bana her şey o kadar büyük geldi ki. Korkmuştum. O zamanlar Uğur Yücel bir seçme yapıyordu. Arkadaşım başvurmuştu. Onunla gittim, beklerken Uğur Yücel yanıma geldi, “Yavuz Turgul’la ‘Eşkiya’ diye bir film çekeceğiz” dedi. Sonra deneme çekimine girdim, olmadı. Ardından ‘İkinci Bahar’ geldi.
Çektiniz mi güzel olmaktan?
- Sizi güzel olduğunuz için aşağıya çekmeye çalışıyorlar. Siz de güzelliğinizi saklıyorsunuz. Ben de eskiden saklardım. Şimdi bayılıyorum. Güzel olmanın tadını çıkarıyorum. Güzel olmak ayrıcalıklı bir durum. Bunu saklamayı istemiyorum.
Hem dünya, hem Türkiye’de artık seksin ön planda olduğu filmler yok
Yıllardır fotoğraflarda görülen seksi kadın ne kadar sizsiniz?
- O seksi kadın gerçek tabii! Hiçbir kadını sadece tek cümleyle anlatamazsın. Kadınlar pek çok kişiliği aynı bedende toplayabilir. O seksi kadın da benden biri!
Birçok önemli oyuncunun önemli işleri olmasına rağmen Google’landıklarında ilk çıkan hep ‘sevişme sahnesi’ başlığı. Ülkece cinselliği doğallaştıramadık mı?
- Her şeyi üstü kapalı yaşadığımız ve söyleyemediğimiz için bu olabilir. Ama hem dünya, hem Türkiye’de artık seksin ön planda olduğu filmler yok.
Neden? Libidomuz mu düştü?
- Hayır, dünyada bir doymuşluk var. Artık internetten her şeye ulaşıyorsun.
Bunun yanında internet sansürleri ve ekranda öpüşme sahnelerinin buzlanması mevzuları da konuşuluyor...
- Sanata saygısızlık, emeğe saygısızlık diyorum! Sadece o da değil, Contemporary İstanbul’da bir resmin kaldırılması da bana kötü hissettiriyor. Sanata bu kadar müdahale edilmesini asla doğru bulmuyorum. Kimse sanatçının yarattığı ürünün üzerinde tahakküm kuramaz! O zaman sanatı tamamen yok edelim, sanat olmasın diyelim...
Seviyorum âşık olmayı
Yıllardır bir sürü aşk filminde oynadınız. Çözdünüz mü aşk denen şeyi?
- Ay valla çözdüm! Özgürlük. Kendi özgürlüğünü hep sabit tutacaksın. Ona müdahale ettirmeyecek, sen de müdahale etmeyeceksin.
Birlikte olduğunuz erkeklerin fiziksel olarak hiçbir ortak noktaları yok. Nedir sizi çeken?
- Entelektüel ve akıllı olmalı. Nazik ve kibar olsun. Mümkünse çok kıskanç olmasın. Güzel güzel yaşayıp gidelim.
Kadın çalışmalı ama bunu yaparken erkekleşmemeli
Hiç gerçek aşkı yaşadınız mı?
- Çok âşık olmadım ama yaşadım tabii. Seviyorum âşık olmayı.
Aldatma ve aldatılma açıklamalarını sık sık duyuyoruz. Siz yaşadınız mı?
- Ne aldatıldım ne de aldattım.
Bir röportajınızda “Adamların bize erkeklik diye yutturdukları şeye dayanamıyorum” demişsiniz. Nedir o?
- Evet, bize erkeklik diye yutturduklarını, mafyalık gibi falan satıyorlar ve böyle erkekler aslında çok korkaklar.
Nasıl bu tespite vardınız?
- Özgüvenleri yok bu tip adamların. Bu sebeple en ufak bir şeyde birlik oluyorlar. Kim ne kadar maçoysa o kadar da korkak bence. Oysa kadınlar daha bireysel hissediyor, daha cesur.
Erkek egemen bir dünyada yaşadığımıza katılıyor musunuz?
- Katılıyorum ama kadınların erkekleşmesini de doğru bulmuyorum. Kadın mutlaka çalışmalı ama bunu yaparken erkekleşmemeli. Bu da erkek egemen topluma hizmet ediyor.