Güncelleme Tarihi:
Rusya’yla Ukrayna arasındaki savaş başladıktan sonra Türkiye’ye birçok Ukrayna vatandaşı göç etti, bazıları birkaç ay içinde başka ülkelere gitmiş olsa da kalanların pek çoğu hâlâ Antalya’da. Savaştan uzak, kurdukları yeni düzende hayatlarına devam ediyorlardı.
Ancak 21 Eylül’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in seferberlik açıklamasıyla işler değişti. Bu sefer askere gitmek istemeyen Rus erkekler buldukları ilk uçakla Antalya’ya geldi, peşlerinden de aileleri... Antalya Valisi Ersin Yazıcı’ya göre bir günde yaklaşık 16-19 bin arası Rus Antalya’ya giriyor. Fakat şehirden çıkışlar aynı oranda değil. Bugüne kadar dünyaca ünlü sahillerinde hem Rusları hem de Ukraynalıları tatil için ağırlayan Antalya, şimdilerde savaşın iki cephesine de ev sahipliği yapıyor. Bir yanda çocuklarını savaştan uzakta büyütmeye çalışan ve Antalya’da düzen kuran Ukraynalı aileler, bir yanda savaşa dahil olmak istemeyen, çoğunluğu erkek Ruslar... Birçoğu artık aynı sitede komşu. Birlikte Antalya Halk Eğitim Merkezi’nde Türkçe dersi de alıyorlar. Aralarında tartışma çıkmıyor belki ama samimiyet de yok. Arada bir münferit olayların yaşandığına şahit olanlar da var.
“Alıştık artık bu duruma, her milletten insan Antalya’da yaşıyor. Yakında İngilizce kursuna başlayacağım.”
‘Dövizle geldiler’
Ukrayna ve Rus halklarının Antalya’da kurduğu yeni düzeni araştırmak için Kemer, Konyaaltı, Muratpaşa, Beldibi, Çıralı, Lara ve Side’yi dolaştık. Ruslar, Ukraynalılar ve ev sahibi Türklerle konuştuk. İlk durağımız Antalya Göç İdaresi oldu. Kapıda uzun kuyruklar, yoğunluk yok ancak bunun sebebi randevu sistemiyle çalışılması.
Antalya’daki birçok işletme, fiyatları döviz cinsinden yazıyor. Kafe ve restoranların menüleri de şehirdeki yabancıların anadilinde hazırlanmış.
Antalya’ya yerleşenler nedeniyle kira fiyatları da tavan yaptı.
İçerde, elinde sıra numarasıyla bekleyen herkes Ukraynalı. Aldığımız bilgiye göre seferberlik ilanından sonra Antalya’ya gelen Rusların yolu henüz göç idaresine düşmemiş çünkü 90 güne kadar serbest dolaşım hakları var. Ancak 2 ay sonra ikamet isteyenlerin sayısı ortaya çıkacak. 3 aylık vize hakkını dolduran Ukraynalıların önemli bir çoğunluğu bugünlerde 1 yıllık turist ikametine başvuruyor. Eğer göçmenlik başvurusu yapıp oturum izni için talepte bulunurlarsa Antalya’da kalmaları küçük bir ihtimal. Göç İdaresi yoğunluğa göre başvuruları başka illere dağıtıyor.
Ukraynalılar da yıllardır tatil için geldikleri Antalya’yı hem iyi bildiklerinden hem de kendi halkından birçok insan artık burada olduğundan topluluktan uzakta kalmak istemiyorlar. Tüm bunlara rağmen Alanya, Döşemealtı, Konyaaltı ve Muratpaşa’da birçok mahalle yoğunluktan dolayı göçe kapatıldı. Artık hiçbir Rus ya da Ukraynalı göçmen buralarda ikamet alamıyor. Bu durum da Doğu Slav göçünü Antalya’nın gelir seviyesi düşük olan Kepez gibi diğer semtlerine kaydırıyor. Bir Türk emlakçı “Daha önce 1.000 liraya ev kiralayabildiğiniz Kepez’de kiralar şu an 5 bin lira civarında” diyor ve devam ediyor: “Şartlar Türkler için zorlaştı. Memurlar pahalılıktan dolayı tayinini istiyor. Ev sahipleri Türk kiracılarını evden çıkarmaya çalışıyor. Ruslar dövizle geldi, yüksek kiralar ödüyorlar ama işgücünü sürdüremediklerinde bu kiraları nasıl ödeyecekler bilmiyorum.”
Kuaförde sohbet ettiğimiz 66 yaşındaki emekli Suna Hanım “Alıştık artık bu duruma, her milletten insan Antalya’da yaşıyor. Sadece Rus ya da Ukraynalılar değil, İranlılar, Suriyeliler, Özbekler, Kazaklar... Benim oturduğum sitede hepsi var, yakında İngilizce kursuna başlayacağım” diyor gülerek. Türkiye’nin en kozmopolit şehirlerinden biri haline gelen Antalya’da yeni düzeni mercek altına aldık...
1.000’den fazla yetim Ukraynalı çocuk Antalya’da
Savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınanlar arasında Ukraynalı yetimler de var. İki ülkenin ‘first lady’leri Emine Erdoğan ve Olena Zelenska’nın inisiyatifinde hayata geçirilen ‘Savaşsız Çocukluk’ adlı proje sayesinde 1.000’den fazla çocuk Beldibi’nde bir otelde konaklıyor. İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Göç İdaresi’nce desteklenen projede çocuklar için birbirinden farklı organizasyonlar düzenleniyor ve çocukluklarını savaştan uzakta yaşamaları sağlanıyor.
Yanlarında Ukraynalı eğitmenleri var. Denize birkaç adım uzaklıktalar, derslerine çevrimiçi devam ediyorlar ve bir süredir açılan hafta sonu okullarında dil ve sanat eğitimi alıyorlar. Son olarak gerçekleştirilen organizasyonda Yunus Emre Enstitüsü tarafından Ukraynalı çocukların Türkçe öğrenimine katkı sunmak için hazırlanan ‘Ukraynalı Çocuklar İçin Temel Türkçe’ kitabının tanıtımı yapıldı. Sanat ve eğlence atölyesi düzenlendi, çocuklara ipek kozası tasarımıyla deniz kabuğu ve kozalaktan takı tasarımı öğretildi. O esnada yanına yaklaştığım her çocuğun gözünde hüzün değil, sevinç vardı. Benimle hemen iletişim kurup oyunlarına dahil ettiler. Ülkelerinde yaşanan durumun farkındalar ama güvenli bir ortamda ülkelerine dönecekleri günü bekliyorlar.
‘Burada mutlular’
Etkinlikler sonrası programı takip eden Ukrayna’nın Antalya Konsolosu Emir Rustamov’la sohbet ettik. Önce Ukrayna halkını en iyi şekilde misafir ettiği için Türk halkına sonsuz teşekkürlerini sundu. Bu proje sayesinde çocukları savaştan uzakta büyütebiliyor olmanın öneminden bahsetti ve son gelişmeleri aktardı: “On binlerce Ukraynalı şu an Antalya’da yaşamını sürdürüyor. Ülkesinde yaptığı mesleği burada devam ettirenler de var, uzaktan çalışmaya devam edenler de... Çocuklarımız için hafta sonu okulları açtık, onlar da hem buralarda hem de internet üzerinden eğitimlerine devam ediyorlar. Savaştan uzak çocukluk günleri geçirebiliyorlar ve gerçekten burada mutlular. Sık sık gelip onları kontrol ediyorum. Bu çocukların çoğu daha önce Ukrayna’dan hiç çıkmamış, hayatlarında hiç denizi görmemiş. Şimdi burada, Antalya’dalar. Ülkelerini elbette özlüyorlar ama burada hem fiziksel hem de psikolojik olarak güvendeler.”
‘Büyük bir kavga ya da şiddet yaşanmadı’
Antalya’nın yazlık bir beldesinde garsonluk yapan Ukraynalı Viktorya savaştan çok daha önce gelmiş buraya. Savaş sonrası birçok arkadaşının da geldiğini anlatıyor: “Herkes çocuğunu savaştan uzakta büyütmek istiyor. Şimdilik buradalar ama topraklarımıza barış gelir gelmez dönecekler. Tanıdığım hiç kimse ülkesinden uzakta göçmen olarak yaşamak istemiyor.”
28 yaşındaki Viktorya aslında öğretmen. Bugünlerde çevrimiçi olarak Ukraynalı çocukların eğitimine katkıda bulunuyor. Bir yandan da barda çalışıyor. Birkaç hafta önce bara giden Rus bir çiftle yaşadığı olayı gözleri dolarak anlatıyor: “Biz buradaki Ruslara tavırlı değiliz. Biliyoruz ki onlar Putin yönetimine muhalif, savaşa hayır dedikleri için ülkelerini terk edenler. Ama hepsi böyle değil maalesef. Tatile gelenler de çok. Geçen gün bir çift geldi ve sipariş verirken bana ‘Rus musun’ diye sordular. ‘Hayır, değilim’ dediğimdeyse ‘Önemli değil, yakında olacaksın’ diye cevap verdiler. Etrafımdan da birkaç tartışma ve gerginliği arttıran olaylar duydum ama büyük bir kavga ya da şiddet yaşanmadı. Umarım yaşanmaz da... Bir arada yaşıyoruz ama samimi değil, mesafeliyiz.”
‘Bana ve oğluma askerlik kâğıdı geldi’
Side’de bir barda gitar çalıp şarkı söyleyen Alex’le tanışıyoruz. Yıllardır gitarıyla Antalya’nın birçok beldesini geziyor ancak bu sezon farklı. Bir Rus olarak ülkesinin Ukrayna’ya açtığı savaştan son derece rahatsız. Seferberlik ilanından sonra Rusya’daki evine hem kendisi hem de oğlu için kâğıt gittiğini anlatıyor: “Ben 54 yaşındayım, oğlum 26. İkimize de askere katılmamız için kâğıt gitmiş. Ben yıllardır buradayım ama oğlum ülkeden zar zor çıktı. Şimdi Polonya’da, Türkiye’ye yanıma gelmesini bekliyorum. Uzaktan çalışarak geçimini sağlayabileceği bir işi yok. Yarını belli değil. Bu savaş ve alınan kararlar herkesin hayatını altüst etti. Silah artık bize döndü, savaşmak istemiyoruz.”
‘WhatsApp gruplarından işgücü yaratılıyor’
Bir restoranda kaçak çalışan Ukraynalı Daira’nın yanındayız. Savaş başlar başlamaz ailesiyle uzun süredir Antalya’da yaşayan kuzeni Polina’nın yanına gelmişler. Polina, 8 yıl önce bir Türkle evlenerek Antalya’ya yerleşmiş. Vizeleri bitmiş, turist ikametine başvurmuşlar. 1 yıl daha Türkiye’de kalma hakları var. Sonrasında ne yapacaklarını bilmiyorlar. Belirsizlik hayatlarını etkiliyor: “6 aydan fazla süredir buradayız, bir düzenimiz yok ve ne olacağını da bilmiyoruz. Çevremizdeki insanlar artık kendine bir işgücü yaratmaya başladı. Facebook ve WhatsApp gruplarında kadınlar pasta ve ev yemekleri yapıp satıyor. Emlak işine giren de çok oldu. Benim gibi gizli çalışanlar da var.
Az da olsa bir kesim işine çevrimiçi devam edebiliyor. Çocuklar da eğitimine çevrimiçi devam ediyor. Burada bir Rus okulu var ama artık çocuklarımızı oraya gönderemeyiz.”