Biliyor olmak, görüyor olmak demektir

Güncelleme Tarihi:

Biliyor olmak, görüyor olmak demektir
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2022 07:00

Karanlıkta Diyalog’a Ankara’da görev yapan bir kaymakam geldi. Tur sonrasında “Her gün bir yeri değiştiriyoruz, siz bir daha öğreniyorsunuz. Güzelleştirelim derken sizi zorluyoruz” dedi.

Haberin Devamı

İş arkadaşım “Merhabalar, Karanlıkta Diyalog’a hoş geldiniz. Harun Bey’e kadar size ben eşlik edeceğim. Sonrasında Harun Bey’le bir İstanbul turu yapacaksınız. Bastonları önünüzdeki yürüme alanınız kadar yeri tarayarak kullanacaksınız” derken ben de odamdan onları dinliyordum. Misafirlere kör olmayı deneteceğiz.
Bu turu 10 yıla yakın zamandır yapıyorum; en merak ettiğim şey söyleyecekleri ilk cümle oluyor. İki misafirim karanlığa girdi. Körlük denen olgu karanlıkla değil, sessizlikle başlar aslında. Ben konuştuğum sürece onlar kör değiller, sadece görmüyorlar. Ama bunu henüz bilmiyorlar.

‘Endişeliyim’ dedi

“Merhaba, ismim Harun. Rehberinizim. Turunuz boyunca yanınızda olacağım, Karanlıkta Diyalog’a hoşgeldiniz” dedim. Bay E. ve Bayan Ş.’ye hemen ilk sorumu sordum. Eğitim aldığım Alman rehberler “Soruları misafirden bekleyin” demişti ama burası Türkiye. Bir türlü soru sormuyorlar. O nedenle kendimce bu kuralı çiğnemeye karar verdim. Sorduğum soru da basit aslında ama yanıtı benim için çok önemli:
“Şu an ne hissediyorsunuz?” Bayan Ş. “Endişeliyim” dedi. Bay E. yanıtlamak için biraz bekledi. Süre uzayınca “Burada mısınız, iyi misiniz” diye konuşmaya başladım sesimi biraz yumuşatıp... Bay E. “Karışık bir duygu içerisindeyim. Şu an anlatamıyorum” dedi. Üzerine daha fazla gitmedim. “Birazdan her şey daha güzel olacak. Merak etmeyin, daha şimdi kör oldunuz” deyince “Aaaaa” diye şaşırdı Bayan Ş., “İnsanın yüzüne karşı kör denir mi?”
İşte başlıyoruz... İstediğim de buydu! İlk başta “Haklısınız” deyip onayladım ama sonra “Peki, ne diyeceğiz” diye sordum. “Âmâ” diye yanıtladı. E, aynı şey, körün Arapçası o... “Bilmiyordum, peki ne diyelim” diye sordu Bayan Ş. Kendisine ne yanıt verdiğimi yazının sonunda bulacaksınız.
Bay E.’ye “Biraz daha iyi misiniz” diye sordum ve yürümeye başladık. Bayan Ş. heyecanlıydı, “Ne kadar da zormuş yürümek, adımlarım küçücük oldu” dedi eşine. Bay E. onu onayladı ve bir parka girdik. Cıvıl cıvıl kuş sesleri... Ben sürekli etrafta neler olduğunu ve nasıl keşif yapacaklarını anlatıyorum, arada da “Sesime doğru gelin. Solunuzda şu, sağınızda bu var; isterseniz tutunabilirsiniz” diyorum. Bay E. ona söylenenleri tek kelimelik cevaplarla geçiştiriyor, yürümeye devam ediyor; adını söylemediğimiz sürece ikimizle de konuşmuyor. Derken trafikten geçtik, toplu taşımaya bindik ve en son, sessiz bir yere girip kanepelere oturduk. Bayan Ş., nereye geldiğimizi sordu. “Bilmem, ben de körüm. Sizce...” dedim ve beklenen an geldi!
Bay E.: Harun Bey bir şey soracağım. Bu kadar zor mu?
Ben: Ne bu kadar zor mu?
Bay E.: Hayat...
Ben: Sizin hayatınız kolay mı?
Bay E.: Bizimki de zor ama böyle değil.
Ben: Benimkinin size daha zor görünmesi, bilmediğiniz, alışmadığınız bir hayat olması...
Bay E.: Alışınca kolay mı demek istiyorsunuz?
Ben: Hayır, benim hayatımın sizinkinden zor olmasının nedeni, kör olmam değil. Benden bağımsız sebepler...
Bay E. az önce trafikte yaşadıklarımızı hatırlatıp “Bunun sebebi biziz, benim” dedi. “Tabii ki hayır” dedim ve aniden aklıma mesleğini sormak geldi. “Ben kaymakamım, hiçbir şey bize anlatıldığı gibi değilmiş. Bu bir simülasyon olmasına rağmen neler yaşadım” dedi ve koltuğuna gömülüp anlatmaya devam etti: “Ankara’nın bir ilçesinde görev yapıyorum. İstanbul’da biraz ilçeleri gezeyim dedim. Gördüğüm kadarıyla durum Ankara’dan daha iyi.”
Ben aslında söylediğinin tam tersini düşünürdüm hep; Ankara başkent olduğu için... “Yok” dedi, “burası Ankara’ya göre önde”. Bu sefer dedim ki: “Orada yaşayan körler orayı biliyordur. Orası onlara göre daha kolaydır, burası da bana göre... Çünkü biliyor olmak, görüyor olmak demektir.” Bay E. derin bir of çekti, “Öğrenmekle biter mi? Her gün bir yeri değiştiriyoruz, siz
bir daha öğreniyorsunuz. Güzelleştirelim derken daha da zorluyoruz sizi” diye
ekledi.
Bir süre daha konuştuk, bu sorunu nasıl çözebileceğimizi sordu. “Kolay değil. Bölgenizdeki özel insanlarla birlikte çalışın” dedim. “Özel insan mı, ne kadar güzel söylediniz” dedi. “İşte baştaki sorunun cevabı” diye girdi lafa Bayan Ş. Güldük. “Haklısınız, artık bu kelimeyi kullanacağım. Biz sadece sosyal etkinlikler yapıp, geziler düzenleyip sizi mutlu ettiğimizi sanıyoruz. Üstelik ‘Nereye gitmek istersiniz’ diye size hiç sormuyoruz. Kendimize göre planlar yapıp sizi davet ediyoruz” dedi. Bütün çalışmalarımda yanımda olacaklarına söz verdiler ve hep birlikte, aydınlığa yürüdük.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!