Güncelleme Tarihi:
Bartu Küçükçağlayan: Tolga, canım, hoş geldin öncelikle...
Tolga Karaçelik: Şunu sorarak başlamak istiyorum; Biz neden hep birbirimizle konuşuyoruz?
B.K: Bilmiyorum, belki de bazı şeyleri yanlış yapıyor olabilirim. Ama bence güzel yani. Anaakım medyada da birlikte yer almak...
T.K: Benim ilk anaakım medyaya çıkışım metroda Akbil basarken olmuştu hiç unutmam. Neyse hoş bulduk Bartu, beni köşende ağırladığın için çok teşekkürler.
B.K: Şu soruyla başlamak istiyorum; sen salak mısın dizi yaptın?
T.K: Hemen hatırlatayım: O dönem ‘Kelebekler’i televizyona satmaya çalışıyordum çünkü filmin borcu vardı. Konuyla ilgili Necati Abi (Akpınar) ile toplantı yapalım diyoruz. Ve sen de bu toplantıyı ayarlıyorsun diye düşünüyorum. Çünkü fena halde şevklisin: “Salı günü olur mu, saat kaçta” filan arı gibi çalışıyorsun. “Amma uğraşıyor, böyle oyuncuya can kurban, nasıl bir parçası olmuş gerçekten hissediyor” diye düşünüyorum.Toplantı günü taksiye bindik gidiyoruz artık içime bir kurt düştü, “Biz tam olarak ne konuşmaya gidiyoruz” dedim. “E diziyi konuşacağız” dedin! “Ne dizisi” dedim, sen de “Bartu ben” dedin. E çeken? O da sen!
B.K: Abartma lütfen takside de değil! Daha önce sana bahsetmiştim, hatta üç bölümünü anlatmıştım, sen de çekerim demiştin.
T.K: Gece saat 12.00’de aramıştın, uyku sersemi çekerim demiştim ya.... Bu mudur yani?
T.K: Senaryoya gelelim. İsmi ‘Bartu Ben’. Bu senin hikâyen mi?
B.K: Hayır, bu benim hayat hikâyemden çıkan bir dizi değil.Benden önce de dünyada uygulanmıştı.
‘Perihan Abla’ mesela...
T:K Perihan Abla değildi... Perran Abla belki...
B.K: Peki o zaman... İnek Şaban var. Woody Allen var...
T.K: Tamam o zaman kabul et böyle bir dizi olmadı Türkiye’de....
B.K: Evet belki de böyle bir dizi yapılmadı. Ama iyi ki yapıldı yani? Unutmadan peki Havuç? Bir de Havuç vardı?
T.K: Bu bir sektör trollemesi mi?
B.K: Hayır kesinlikle değil. Gözlemlerim. Bence trolleme de yapmadık. Bilmiyorum kötü bir şey mi yaptık?
T.K: Fikirlerimizin ardında duramayacağımız bir şey söylemedik. Ama söylenmeyecek bir şey söyledik mi?
B.K: Anlarlar herhalde! Ne bileyim, ben senin hakkında ileri geri konuşuyorum zaten. Kendimi sokmadığım hal kalmadı. Neyse iyi ki yaptık. İyi ki kandırmışım seni!
Seninle kaç yaz...
B.K: Ya iki yazdır beraberiz, tatil yapamıyoruz, farkında mısın en sevimsizi o?
T.K: Manitalarımız gebertecek bizi..
B.K: Evet, aşk yaşadıklarımızı düşünebilirler.
T.K: Üstüne ne yazık ki kombine aldık: Galatasaray taraftarıyız. Kombine bilet aldık. Birlikte zaman geçirdiğimiz yetmiyormuş gibi...
T.K: Peki 10 bölümlük dizinin en komik bölümü hangisiydi?
B.K: Bence son izledikleri bölüm favori.
T.K: Sondaki bölümü söyle ki izlesinler tümünü. Ben sekizi çok sevdim. Sekiz de!
B.K: O zaman iki! İki çok komik ya! Tam geçiş bölümü!
T.K: Ben çok gerçek buluyorum. Her bölümün farklı bir hissi var. Senaryonun ilk başta nereye gideceğini biliyor muydun?
B.K: Sonunda ne olacağını bilmiyordum aslında. Bölümlerin de nereye gideceğini bilmiyordum ya. İçgüdülerime güvendim. Klasik olmayacak dedik...
T.K Ama klasik dram çektik... İyi de oldu! Başlı başına bir şye anlatan bir dizimiz oldu! İstediğiniz bu mu, işte oldu?
B.K: Her çektiğin şey havada kalıyordu diyorlardı, en azından o yok şu anda! Mutlu musun! İyi de oldu!
B.K: Bir de bir şey diyeceğim: Gerçekten senin de Sundance aldıktan sonra bunu çekmen!
T.K: Gerçekten kariyerimi bitirmeye çalışan bir Bartu Küçükçağlayan var...
B. K: Kusura bakma da senin ödül aldığın filmlerde başroldeyim ama ödül almadım. Sen benim kariyerimi bitirmeye mi çalışıyorsun? Amacın ne?
T.K: Denedim ama olmadı. Halen sana şans verdim. Bir türlü sorumlu hissettim. Bir şekilde “bu çocuk olur” dedim. Potansiyel var dedim. Ama olmuyor.
YAPAY ZEKA HAYATIMIZI NASIL DEĞİŞTİRİYOR?