Güncelleme Tarihi:
Ne kadar dalgın da olsam dışarı çıktığımda etrafımdaki konuşmaları hep duyuyorum. Sözcükler bir dizinin altyazısı gibi teker teker zihnimden geçiyor. Bu düşünceler içinde Yenikapı metroda yürürken biri gelip yine tutuverdi kolumu. “Yürüyen merdiven çalışmıyor, asansörle gitmek ister misiniz” dedi. “Hayır, teşekkürler” diye yanıt verdim. Israr etti ama bir şekilde düz merdivenleri kullanabileceğime ikna ettim karşımdakini. Herkes gibi teker teker basamakları çıkmaya başladım...
Yavaşsam nedeni var
Şehir hayatında birilerinin hep acelesi var. Kimi işine kimi okuluna geç kalıyor. Belki de bazılarının evinde hastası bekliyor. Kısacası herkesin kendine göre geçerli bir sebebi oluyor. Aslında yavaş yürüyenin de en az hızlı giden kadar kendince nedeni var, mesela ben körüm.
Merdivenleri teker teker çıkarken biri dayanamıyor ve “Zor olmuyor mu sizin için merdiven çıkmak” diye soruyor. “Hayır, neden zor olsun? Ortopedik bir engelim yok” diye açıklıyorum. Ardından ben de soruyorum: “Peki, sizin için zor olmuyor mu?” Cevap gelmiyor.
Aslında merdiven çıkmak benim için değil, arkamdan gelenler için zor. Çünkü bende ister istemez hayat biraz yavaş akıyor. Düz yoldaki hızım saatte 1,5 km. Bu da en hızlı gittiğim halim ama bana yetiyor. Güçlük de çekmiyorum çünkü kör bir vatandaş olarak bu şehirde nasıl yaşayacağımı biliyorum.
Fakat geçen haftalarda sizin hayatınız da tıpkı benimki gibi, elinizde olmayan nedenlerle yavaşladı. İstanbul metrolarında yürüyen merdivenler ve asansörlerin çoğu çalışmıyordu. Fakat sosyal medyadan tepkinizi hızlı bir şekilde dile getirdiniz. İşe de yaradı ki benim güzergâhımdakiler hemen düzeldi. Emeği geçen herkese bunun için çok teşekkür ediyorum. İlgili kurumlara ait inanılmaz paylaşımlar vardı. WhatsApp konuşmaları bile çıktı ortaya. Meğer sözleşmeler bitmiş ve yenileri başlatılmamış.
Sosyal medyada bizi epeyce güldürenler de oldu tabii. Malum, ülkemizde mizah hiç eksik olmuyor. Peki, bu isyan nasıl bu kadar hızlı başladı? Çünkü kişisel olarak hayatınız zorlaştı. Belki işinize ya da evinize geç kaldınız. O yüzden hemen tepkinizi ortaya koydunuz, sonuç aldınız. Ama diğer sorunları kim gündeme getirecek?
Çoğunluk söylerse...
Bize, yani benim gibi engelli vatandaşlara en çok sorulan sorulardan biri şu: “Sizin için ne yapabiliriz?” Bu sorunun cevabını şöyle verebilirim: Bizim için bir şey yapmak yerine geçen hafta olduğu gibi kendiniz için bir şeyler yapmayı düşünün. Otobüs duraklarına park eden araçları, kaldırımları zapt eden ‘martı’ları ve motosikletleri konuşalım örneğin. Benim bildiğim bu şehirde günde sadece 85 ila 115 engelli sokağa çıkabiliyor. Tabii şartları uygun bir yerde yaşıyorlarsa. Buna karşılık en az 6 milyon engelsiz vatandaş var şehrin sokaklarında. Yaklaşık 2 milyonu aracıyla, 4 milyonu yaya olarak bir yerlere gidiyordur. Benim azınlık olarak dileğim, bu ve benzeri sorunlarımız çabucak çözülsün. Fakat bunu ancak sizler, yani çoğunluk dile getirirse başarabiliriz.
Acelesi olan da yavaş giden de kızmasın birbirine. Çünkü ikisinin de kendince nedenleri var. Kontrolsüzce uluorta söylenince üzüyoruz birbirimizi. Hassasiyetle yaklaşsak birbirimize ve her şeye, günlük hayatımızdaki birçok basit sorunu çözeriz gibi geldi bana. En azından bir deneyebiliriz, ne kaybederiz?