Güncelleme Tarihi:
Yer: Yoktan var edilmiş yapay cennet Dubai. Burj Khalifa’nın ışıklarının aydınlattığı moda haftası alanındayız. Bir yanda top modeller defilelerde süzülüyor, diğer yanda elinde selfie çubuklarıyla sosyal medya fenomenleri... Sneaker’lı, stilettolu, pür makyajlı, modayı yakalayan binlerce kadın. Buraya kadar Paris-Milano-Londra Moda Haftası ekseninden alışılmış manzaralar... Farkı, bizim Muhafazakâr Moda Haftası’nda olmamız. Her şey Fatih vitrinlerinde görmeye alışkın olduğumuz tarzlardan o kadar uzak ki... Bir şeyler inanılmaz ölçüde değişmiş ama nasıl?
Birdenbire yükselen çığlık sesleri... Etkinlik alanında kurulan bir çadır kızlar tarafından saldırı altında. Ellerinde telefonlar, tek bir kelime yükseliyor ağızlardan: “Halima...” Bu ilginin hedefindeki güzel, benim de röportaj yapmak için beklediğim 19 yaşındaki Halima Aden. Dünyanın ilk tesettürlü top modeli olan Halima, moda dünyasında çok büyük bir değişimin öncüsü. İlk kez tesettürlü bir modeli Vogue’un kapağında, Milano Moda Haftası’nda podyumda gördük. Nike reklamında da, Kanye West’in koleksiyon sunumunda da...
Dünya çapında fenomene dönüşen Halima’yla etkinlik alanında buluşmak için sözleşmiştik. Ama ne mümkün! Aramızda, onun gibi giyinmiş yüzlerce kız, selfie çektirmek için üzerine saldırıyor. Halima, hayranlarıyla bire bir iletişimde olmak istediği için güvenlik kullanmadığından onu heyecanlı güruhun elinden kurtarmak bana kalıyor. Cansiperane onu alandan çıkarırken cevvalliğime şaşkınım.
Kalabalıktan kaçıp arka yoldan yürümeye başlıyoruz. Diva tavırlar hiç yok, aksine o ağırbaşlı bir rol model: “Büyürken örnek alacağım bir isim yoktu. Ama bu yeni neslin, bu sosyal medya neslinin elinde böyle bir isim var. O da benim... Şöyle diyebiliyorlar: ‘Aaa o da benim gibi Müslüman, benim gibi tesettürlü, benim gibi mülteci...’ Kendilerinden görüyorlar. Ben değişimin yüzüyüm. Bana biçilen rol büyük, hakkını vereceğim.” Yürürken küçüklüğünden bahsediyoruz. Hikâyesi hayli acıklı: “Bir mülteci kampında doğmuşum. Babam ben küçük yaştayken öldü annemle Somali’den Amerika’ya göç ettik. O, çok güçlü bir kadın. Kendi kültürümüze sahip çıkarken farklı kültüre de adapte olabilmeyi öğretti bize. Ne kendi kültürümü dışladım, ne Amerikan kültüründen dışlandım. İki tarafın en güzel yanlarını topladım.”
Neden güzellik yarışmasına katıldım?
Kendisini ‘feminist’ olarak tanımlıyor: “Kadınlar birbirine destek olmalı. Ben hiçbir kadını birbirinden ayırmam. Ayrıca muhafazakâr giyinmek, tesettürlü olmak demek değil. Benden çok daha iyi Müslüman olan başı açık arkadaşlarım var. Kimseyi yargılamamak lazım. Ben yargılanmaktan bıktığım için bu noktaya geldim. Çünkü Müslüman kadınların sürekli yargılandığını görüyordum.” Modelliğe nasıl başladığına geliyoruz: “Minnesota’da büyüdüm. Lisede tesettürlü ilk mezuniyet kraliçesi seçildim. ‘Müslüman kızdan mezuniyet kraliçesi olmaz’ algısını yıkmak hoşuma gitti; bir güzellik yarışmasına katılma kararı aldım.”
Güzelliği yarıştıran bir organizasyonda bulunmanın inancıyla ne kadar bağdaştığını merak ediyorum. Şöyle anlatıyor: “Benim gibi birini görünce Amerikalıların tepkileri şöyle oluyor:
1) O, bir Müslüman
2) O, bir yabancı
3) O, bizden değil.
Bundan nefret ediyorum. Biz de spor yapmayı seviyoruz. Ama uygun giysimiz yok. Bu yüzden katılmıyoruz. Şöyle düşündüm: Eğer her kızın bikiniyle katıldığı bir yarışmaya haşemayla katılıp kendimi gösterirsem, benim gibi olan tüm kızlar da ‘İstediğim her şeyi başarabilirim’ diyebilirler. Yani amacım taca kavuşmak değildi. Değerlere sahip çıkarak, duruma uyum sağlanabileceğini göstermek istedim.”
Kadın okumaz ne demek!
Halima için en önemli konu, eğitim: “Kızlarını okula göndermeyen anne-babaları tasvip etmiyorum. Bizim dinimizde böyle bir şey yok. İslam tarihinde, eğitimli, güçlü birçok kadın var. Bu ‘Kızlar okumasın’ anlayışı, erkeklerin uydurduğu bir şey. İşlerine geldiği için.
Muhafazakâr moda dünyasında neler oluyor?
Kırmızı halısı, ön sırası, blogger’ı ile dev bir endüstri Muhafazakâr Moda Haftası. Ama organizasyonun ana sponsorunun bir Türk markası olmasına, etkinlikte sekiz Türk tasarımcı defilesinin yer almasına rağmen organizasyon neden Dubai’de de İstanbul’da değil? Etkinliğin sponsoru Modanisa’nın kurucusu Kerim Türe anlatıyor: “2016’da İstanbul’da, 2017’de ise Londra ve Dubai’de düzenledik. Dubai, kendini İslami modanın merkezi yapmayı amaçlıyor. İstanbul buna niyetlenirse, Dubai’nin rakip olacağını sanmıyoruz. Ama İstanbul’da yeterli ilgiyi göremedik.” Peki böyle bir potansiyel ülkemizde yok mu? Son moda sosyal medya fenomenleriyle ve tasarımcılarla konuştuk...
Moda tektip değil
Selma Sarı
1992 doğumlu tasarımcıdan durum değerlendirmesi: “Moda göreceli bir kavram. Muhafazakârlık da kendi içinde çok farklılık gösterir, tektip değildir... Sadece belli ölçüler vardır, bu ölçülerin dışına çıkmadan muhafazakâr bir kadın güncel modaya uyum sağlayabilir.”
Kadın zaten hep eleştiriliyor
Sosyal medya fenomeni Hilal Küpeli / 328 bin takipçi
YouTube kanalımı 2014’te açtım. O dönemde muhafazakâr markalarda daha kadınsı bir tarz vardı. Ben günün modasına uyum sağlayan bir tarz oluşturdum: Takipçilerim bu durumu çok sevdi. Eleştiren de var: Saçımın görünmesinden makyaj tarzıma kadar... Ama kadın her türlü eleştiriliyor zaten; açık-kapalı ne fark eder. Pek takılmıyorum. Bu durum beni daha da güçlendiriyor açıkçası...
Farklılığa ihtiyacımız var
Sosyal medya fenomeni Sena Sever/595 bin takipçi
19 yaşındayım. Rize’liyim, İstanbul’da yaşıyorum. Takipçilerim 15-25 yaş aralığında. Dünyaya bakış açımız daha güncel ve hayalperest olduğundan dolayı olsa gerek. Birbirimizi anlıyoruz, empati kurabiliyoruz. Sosyal medya aracılığıyla daha aktifiz, hızlı tüketip sürekli yenilik arıyoruz. Pazarın bu hıza ayak uydurması gerekiyor, farklılaşmaya ihtiyacımız var.
Bağnazlıkla ayrımı iyi yapmak gerekiyor
Tasarımcı Meryem Aca
Üç çocuğum var. Kızlarımdan biri başörtülü, diğeri değil. İkisi de aynı ürünü alıyor, farklı şekilde değerlendiriyor. Tepki gördüm mü, gördüm. Ancak muhafazakârlık ile bağnazlık ayrımını yapmak gerekiyor. Bazen istiyorlar ki kendi hayat tarzları neyse diğer insanlar da o şekilde yaşasın. Kullandığım renkten tepki aldığım oldu. Çünkü kendilerince bir kadın o rengi giymemeli....
Dünya İslami Ekonomi Raporu’na göre 2014’te İslami moda sektörünün harcaması 230 milyar dolardı. Bu rakamın 2020 yılına kadar 327 milyar olması öngörülüyor.