Güncelleme Tarihi:
Levent’teki Chicki Boom’un üst katında hummalı bir koşuşturma var. Saç ve makyaj ekibine styling’ciler eşlik ediyor. Belçim Bilgin çok enerjik, “Sadeleşme yolculuğu bana iyi geldi. Sanırım kendimi daha çok sevmeye ve kabul etmeye başladım” diyor. Ardından rol aldığı ‘Kimya’ filminin yönetmeni Umut Evirgen’in objektifine poz vermeye başlıyor. Her kostümle başka bir kadına dönüşüyor. Çekim sonrası kayıt cihazını çalıştırdığımda da daha soru soramadan başlıyor anlatmaya: “Hakancığım yine, yeni, yeniden... Her zaman yenilenip dünyanın başka bir zamanında bir araya geliyoruz...”
O halde şimdi karşımda nasıl bir Belçim var?
Koşullara uyumlanmaya ve bütün o koşulların içinde hem kendisi hem bütün için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bir Belçim var. Ayrıca sadeleşme yolculuğu bana iyi geldi. Yalınlık, özüme daha çok dönmemi sağladı.
Özüne daha çok döndükçe neyle karşılaştın?
Sanırım kendimi daha çok sevmeye ve kabul etmeye başladım.
Neyi kabullendin?
Kusursuzluk diye bir şey yok. Mükemmel olan da kusurlu zaten. Bunu kabullenmeye başladıkça kendinle de etrafınla da barışıyorsun. Bu barışma hali dalga dalga tüm çevrene yayılıyor.
Yaş 38 oldu. 40’a merdiven dayamak ne hissettiriyor?
Sanki kariyerim yeni başlıyor. Hiç masaya kendi mesleğimle ilgili bu kadar heyecan duyarak oturmamıştım. Merdivende basamakları çıktıkça adrenalin de yükseliyor. Adrenalin sayesinde de genç kalıyoruz biliyorsun (gülüyor). Şaka bir yana, kendimi, kariyerimde henüz yolun başındaymışım gibi hissediyorum. Sanki yapacağım her şey yepyeni olacak.
Peki hayat önüne sayfaları bomboş bir defter getirseydi... Geçmişe dair neyi farklı yapardın?
Benim için hayat her doğan günle birlikte önüme sayfaları bomboş bir defter koyuyor gibi. Hiçbir şeyi sıfırdan yapmazdım, bence hepsi mükemmel. Mükemmelliği kibirli bir yerden de söylemiyorum. Olan her şey mükemmeldir.
Kendinle uğraşır mısın?
Evet, kendimle uğraşıyorum. İnsanın savaşı ve yarışı kendiyle olunca, bitmek bilmiyor. Bazen kendime kızıyorum, kendimi sabote ediyorum. Bütün bunlarla ilgili başka bir farkındalık geliştirmek için de hayatıma meditasyon girdi. Şu an ilaç gibi geliyor. Meditasyon yapmadığım zaman dengem bozuluyor, o günüm bir garip geçiyor (gülüyor).
Neden sence?
Meditasyon dengede olmamı sağlıyor. Zihin, kalp, ruh farkındalığına getiriyor beni. O zaman hayatla başa çıkmak daha kolay oluyor. Hayat bitmeyen bir mücadele. Biz bu bedenden ve içine doğduğumuz hayattan çok daha fazlasıyız. Hepimizin birlik olduğu başka bir gerçeklik olduğuna inanıyorum.
Seni özetleyecek kelime nedir?
Sevgi.
Hep sevgi dolu olmak da can acıtmaz mı?
Hayat gerçekten de kırıyor insanı ama sevgiyi rehberim yapmaktan vazgeçmiyorum. Sevgi, anlayış ve empatiye aralanan en değerli kapı. Sevginin olduğu yerde nefret, kin, öfke barınamıyor.
İnsanların senin hakkında duyduklarında şaşıracakları bir şey var mı?
Vejetaryen olmak için çok çaba sarf ediyorum ama bir Diyarbakırlı olarak başaramıyorum (gülüyor).
HEYECANLI VE SABIRSIZ
Şu an kariyerinde nasıl bir noktadasın?
Çok heyecanlı ve sabırsız olduğum bir noktadayım. Daha hiçbir şey görmediniz.
Bundan sonrası için hayallerin neler, biraz bahseder misin?
Sürpriz olsun. Psikoloji diyor ki; hayallerinizi paylaşırken onu yapmış gibi seslendirirseniz, beyin hissediyor ve sanki yapmışsın gibi çeşitli hormonlar devreye giriyor. Sıradışı projeler üretmek için çalışıyorum. Sadece oyuncu olarak değil, yapımcı kimliğimle de...
Bugüne kadar kabul etmediğin için pişman olduğun işler var mı?
Onlara ‘evet’ deseydim, hayatım bambaşka olabilirdi. Ama o zaman belki de inandığı projeler için çabalayan yapımcı kadın içimden çıkmazdı. Her şeyin bir sebebi var.
‘KALBİMİN SONSUZ DOLULUK İÇİNDE OLDUĞU BİR İLİŞKİ YAŞIYORUM’
Alfredo Di Blasio’yla iki yılı aşkın süredir birliktesiniz. Değişiminde aşkın etkisi var mı?
Uzak mesafenin de yardımıyla gerçek anlamda sevgiyi büyütmeyi; yargılamadan, birbirimizi tüketmeden ve birbirimizin ışığına destek olarak sevmeyi öğrendik ve bunu birbirimize öğrettik. Mesafe olarak uzaktayız ama aslında çok yakınız.
Pandemide uzun süre görüşemediniz. İnsan dokunmadan ve hissetmeden aşkı yaşayabiliyor mu?
Bu, partnerinin kalbini ne kadar doldurduğuyla ilgili. Mesafeler sadece bahane. Hiç eksikliğini, boşluğunu hissetmediğim, kalbimin sonsuz doluluk içinde olduğu bir ilişki yaşıyorum.
Aradaki mesafe güven duygusunu nasıl etkiliyor?
Herkes kendi tercihini yaşar ve bunun bedelini öder. Sevgiye olan sadakatim sebebiyle hiçbir zaman köşeli düşünmüyorum. Evet, aramızda kilometreler var. Oralara girersek hiçbir şeyin tadı kalmaz. Yaşadığımız saf duyguya kendi üzerime düştüğü kadarıyla toz kondurmam.
‘HEPİMİZİN MASKELERİ VAR, BU NORMAL’
‘Kimya’da Sevinç karakterini canlandırıyorsun. Senin gözünden nasıl bir kadın Sevinç?
Sevinç ve Ender, alışkanlıklar içinde evliliklerini sürdüren ama birbirlerini seven, birlikte tarih oluşturmuş bir çift. İlişkilerinin rutine bindiği, birbirlerine dışarıdan bakmaya ihtiyaç duydukları bir yerdeler.
İlişkileri adeta mahkûmiyet haline mi gelmiş?
Evet. İlişkiler mahkûmiyet haline gelmemeli. Taraflar öyle hissettiğinde, karşındaki insan için değerse, önce çaba göstermek, ilişkiyi yeniden yeşertmeye çalışmak lazım. Öte yandan orada hayat yoksa uzaklaşmak gerek. Çünkü hayat biricik.
Filmde farklı hayatların kesiştiğini görüyoruz...
Zaten İstanbul’da bütün hayatlar birbirine teğet geçiyor. İnsanların birbirinden öğreneceği çok şey var. Ve hayat tek bir renkten ibaret olamaz. Bazen aydınlık, bazen karanlığız. İstanbul gibi... Filmde de şehrin hem aydınlığı hem karanlığıyla karşılaşıyoruz.
Sen bir geceliğine hiç tanımadığın biriyle farklı bir hayatı deneyimlemeye cesaret eder miydin?
Belki. O an içinde bulunduğum koşullara bağlı.
Sevinç arkadaş ortamında duygularını saklayıp takındığı maskesiyle mutlu bir imaj çiziyor. Artık olduğumuzdan farklı insanlar gibi mi yaşıyoruz?
Hepimizin maskeleri var, bu çok normal. Ama onun da sınırları olmalı. Kendimize yabancılaşmamalıyız. Sosyal medyanın her mecrasında başka bir kişiliğimiz var aslında. Bunlar artık meşrulaştı. Dolayısıyla ‘Biz kimiz’ sorusu artık çok daha önemli. Bu sorunun cevabını da önce kendimize vermeliyiz.
Peki sen?
Ben kendime ve çevreme karşı olabildiğince dürüst olmaya çalışıyorum.
Umut Evirgen’le çalışmak nasıldı?
Daha önce Londra’da karşılaşıp tanışmıştık. Bence Umut’un içine doğduğu hikâyeyi bambaşka bir şeye dönüştürme yolculuğuna uzun yıllar şahitlik edeceğiz. Yönetmen olarak çok tatlıydı. Verdiğimiz fikirleri yargılamadan anlamaya çalıştı. Bu her zaman olmaz, yönetmen egolarıyla karşı karşıya gelebilirsiniz. Ona hep “Lütfen değişme” dedim. ‘Kimya’, bence Umut Evirgen sinemasının başlangıcı olacak.
‘MÜCADELECİ BİR RUHLA SAĞLAM ADIMLAR ATMAYA ÇABALIYORUM’
Rodin 12 yaşına giriyor. O büyüdükçe hayatına etkileri neler oluyor?
Ona hep arkadaş-anne duygusuyla yaklaştım. Şimdi gerçekten arkadaşız. Her geçen gün birlikte bir sürü şey yapmaktan daha da zevk aldığım arkadaşım, ruhum, her şeyim oldu. Büyümesini görmek, sonsuz sevgimle ona yanında olduğumu hissettirmek varlık sebeplerimden biri.
Annelik bir yana, kadın olarak nasıl hissettiğin bir dönemdesin...
Bir kadın olarak hayatta çok güçlü hissettiğim bir yere vardım. Çünkü sevgiye, aşka ve şefkate eşlik eden mücadeleci bir ruhla ve kararlılıkla sağlam adımlar atmaya çabalıyorum.
‘ARALIKLI ORUÇ UYGULUYORUM, UYKU HİJYENİNİ ÖNEMSİYORUM’
Nasıl hiç yaşlanmıyorsun? Doktorun mu iyi?
Çok tatlısın. Doktorum da iyi ama sağlıklı yaşamaya dikkat ediyorum. Eti azalttım, ekmeği kestim. Her gün en az 30 dakika spor yapıyorum. Aynı zamanda yaklaşık 2.5 yıldır aralıklı oruç uyguluyorum.
Kaç saat aç kalıyorsun?
16 saat hiçbir şey yemiyorum. Faydasını gördüm. Uyku hijyenini de önemsiyorum.
Nedir o?
Uyurken yattığınız yerin yüzde 100 karanlık olması önemli. Bu epifiz bezimizin daha sağlıklı salgılanmasını sağlıyor ve daha derin uykuya dalıyoruz. Sonra da güne erken, güneşle başlıyorum. Elbet cilt bakımları falan da yaptırıyorum ama sağlıklı yaşamın etkisi de çok.
UMUT EVİRGEN: ‘YALNIZ HİSSETMEK İÇİN FİZİKSEL OLARAK YALNIZ OLMAMIZ GEREKMİYOR’
‘Kimya’nin derdi nedir?
‘Kimya’, kalabalık çevremizin içinde ne kadar yalnızlaştığımızı sorgularken ortaya çıktı. Yalnız hissetmek için fiziksel olarak yalnız olmamız gerekmiyor. Ve ummadığımız birinin yanında kendimizi bütün o kalabalıklardan daha çok güvende hissedebiliriz. Konfor alanımızın güvenirliğiyle ilgili bir sorgulama durumu var ‘Kimya’da.
İçinde bulunduğun dünya, bu filme ne kadar ilham verdi? Bunlar hayatında şahit olduğun hikâyeler mi?
Bilmediğim, şahit olmadığım, bana değmeyen bir hikâyeyi yazmak, çekmek istemem. Bu sebeple tabii ki kenarından köşesinden benim hayatımdan geçen hikâyeler.
Beyaz yakalı bir adam bir geceliğine yan mekândaki bir kızın İstanbul’unu geziyor. Sen bir başkasının İstanbul’unda hiç gezdin mi?
Ben keşfetmeyi seven biriyim. Filmde benim en çok ilgimi çeken durum, Kimya ve Ender’in birbirini keşfetme hali. Çok naif bir yerden birbirlerine açılıyorlar. İstanbul da bu iç yolculuğa eşlik ediyor. Ben de mutlaka bu yolculuğa çıkmışımdır.
Filmde karakterler aslında göstermekten çekindikleri yanlarıyla da yüzleşiyor. Sen?
Kendimi keşfetmeye ve onunla yüzleşmeye çalışıyorum. Filmdeki karakterler gibi ben de artık bana ağır gelen parçaları ortaya çıkarıp onları dönüştürme çabasındayım.
Film prömiyerini Varşova Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Nasıldı orada olmak ve tepkiler?
İyi bir film festivalinde yarışmak öncelikle çok gurur verici bir durum. Filmimizin ilgi çekmesi ayrıca mutlu etti. Dört gösterimimizde salon tam kapasite doluydu. İnsanların soru-cevaptaki ilgileri çok keyifliydi. İstanbul’un gecesini izlemeye çok alışık olmadıklarını anladım. Şaşırtıcı geldi insanlara. “Burası gerçekten İstanbul mu” diyenler oldu. Bu şehrin gösterilmesine alışık olmadığımız bir yönünü filme yansıttığım için mutluyum.
MELİSA ÇOK PROFESYONEL
Filmde Melisa Şenolsun var. Eski kız arkadaşın. İlişki bittikten sonra film için bir araya gelmek sizi zorladı mı?
Melisa çok profesyonel ve mükemmel bir oyuncu. Set zamanı da biz bu süreci ilişkide gibi yaşamadık. Çünkü ikimiz de ‘Kimya’ya karşı sorumluluklarımızı eksiksiz yerine getirmek istedik. O sebeple konu ‘Kimya’ olduğunda bir araya gelmelerimizde bizim için yeni bir durum yoktu.
Ses getiren mekânların var. Şehrin çok konuşulan mekânına mı yoksa iyi bir filme imza atmak mı seni daha çok mutlu eder?
Şehrin çok konuşulan ve ilgi gören mekânına imza atma kısmını geçtik sanırım Hakan (gülüyor). Şaka bir yana; sinema, benim var olmak istediğim alan. İlerleyebilmek adına yüksek lisansını yaptığım, her gün yazmaya devam ettiğim, her saniye gelişmek adına kafa yorduğum bir yolculuk. Yolun çok başındayım. Düşüp kalkacağım, deneyimleyeceğim.... Anlatmak istediğim çok hikâyem var.
Belçim Bilgin’le çalışmak nasıldı?
Belçim’in varlığı çok önemliydi. Okuma provalarından itibaren sürekli önerileriyle, tecrübeleriyle bana katkı sağladı. Bana karşı hissettiği güven duygusu da setteki özgüvenimin pekişmesine çok yardımcı oldu. Belçim karşısındakine kendini iyi hissettiren bir insan. Oyunculuk bir yana, bu enerjide birinin sette olması şahaneydi.