Güncelleme Tarihi:
Baharda yeni doğmuş kuzular ilk kez dışarı bırakıldıklarında bacaklarını sağa sola savurarak, zıplayarak çılgınlar gibi koşmaya başlar. Aslında insanların da durumu doğaya çıktıklarında sevimli kuzulardan farksız. Bu coşku anlaşılabilir olsa da bunu belli sınırlar içinde yapmamak hem kendimizin hem başka canlıların hayatını riske atmak anlamına gelebilir. Örneğin geçen günlerde, yaşadığım yerde, ormanda dolaşırken bir çifte denk geldim. İçlerinden biri “Bu bir çiğdem, çocukluğumuzda onu yerdik” diyerek bir çiçeği ağzına attı ve alerjik reaksiyon gösterdi. Boğazı şişti. Bugünlerde Van Gölü’nün kıyısındaki sazlıkların birileri tarafından keyfi yere, tam da kuşların oralara yuva yaptığı dönemde yakılması da bu konuya verilebilecek bir diğer örnek. Özetle doğada dikkat etmemiz gereken birçok şey var.
Plastikler baş belası Malum... Doğanın en büyük belalarından biri plastikler. Denizde de karada da birçok canlının hayatını olumsuz etkiliyorlar. Doğaya çıkarken yanınıza plastik almayın. Evdeki kaplarınızı dışarıda da kullanın. Ayrıca yaygın olan ‘Bu organik, bir şey olmaz’ diye bir meyve kabuğu da olsa onu doğada bırakmayın. Bir defasında da muhtemelen hayatında ilk kez muz kabuğu yiyen bir yersincabının fenalaştığına şahit olmuştum.
Ateş yakmayın
Gürültü, sağa sola merakla koşuşturma, ateş yakma, çiçeklerden taç yapma, sazlıklara taş atma, denk gelinirse yuvalara bakma, taş yuvarlama gibi doğaya çıktığımızda ötesini berisini düşünmeden yaptığımız birçok şey var. Doğada yapacağımız bir eylemin başka canlıların hayatına nasıl etki edeceğini bir kez daha düşünün. Örneğin sazlıkların arasında yuvada bir kuşsunuz ve bir anda yuvanıza kocaman bir taş düşüyor. Bu gibi durumlara neden olmamak için doğada bir şeyleri pek ellememekte, sadece gözlem yaparak dönmekte fayda var. Tabii en önemlisi de ne olursa olsun ateş yakmayın. İklim krizinin etkileriyle bir kıvılcımın koca bir ormanı, içindeki tüm canlılarla birlikte yakıp kül etmesi iyice kolaylaştı.