Güncelleme Tarihi:
Sizi araştıran birinin karşısına hemen şu ikisi çıkıyor: ‘Bakan kızı’ ve ‘yeni Türkan Şoray’. Bu sıfatlardan sıkıldınız mı?
- Türkan Şoray’ın gözleri muhteşem, benimse sadece büyük gözlerim var. ‘Yeni Türkan Şoray’ benzetmesini duydukça boynum bükülüyor, garip hissediyorum. Çok yüksek bir çıta ve bu kıyas bazen beni yıpratıyor. Çünkü Türkan Hanım sevdiğim ve muhteşem bir insan.
Peki, ‘bakan kızı’ olmak?
- Babamın görevi 2002’de bitti, o bakanken de ben ‘bakan kızı’ gibi değildim. Çünkü bu benimle alakalı bir durum değildi, babamın göreviydi.
Bilkent’te ‘Uluslararası İlişkiler’, ardından Roma’da ‘Kriz Yönetimi’ okudunuz. Ama siyaset yerine oyunculuğu seçtiniz. Şöhretin parlak yanı mı sizi cezbetti?
- Hayır. Babam da konservatuvar mezunu, hatta Yıldız Kenter’in öğrencisiydi. Bu yüzden bizim evde hep tiyatro ve oyunculuk mevzuları konuşulurdu, ben de denedim.
Türkiye gergin süreçlerden geçerken babam siyasetteydi
Bakan kızı olmanın artı ve eksileri nelerdi?
- Çok stresli bir evde büyüdüm. Türkiye gergin süreçlerden geçerken babam siyasetteydi. Ama çok şükür sağlıklıyım ve olaylara bu taraftan bakıyorum. Babamı çok az görürdüm. Yine fiziken yanımda olmasa da iyi anlamda gölgesi hep üzerimdeydi.
Babanız şimdi ne yapıyor?
- Doçent, Anayasa hukukçusu. Dersler veriyor ve keyfi yerinde.
Sizin siyasetle aranız nasıl?
- İyi ama bu konuları konuşmak yerine isteyen kişinin siyaset adına bir harekette bulunması ve o yoldan devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Siyaset kirli
bir şey değil
Siz neden o yoldan gitmediniz?
- Siyaset çok yıpratıcı ama tabii istemiştim. Siyasetin yaşı ve vakti yok. Bu insanın hazır olmasıyla alakalı bir durum.
İleride düşünür müsünüz?
- “Asla olmaz” dediğim bir mevzu değil. Faydalı olacağım bir konu olduğunu hissedersem olabilir.
Siyaset sizce nasıl bir alan?
- Kirli bir şey değil ve öyle de olmamalı. Orası, insanlarla birebir temas ettiğin, her hanedeki insanın hayatına dokunabildiğin tek alan. Bu yüzden siyaset bana sadece muhalefetten ve söylenen sözlerden ibaret olmayan, herkesin faydalı hissedebileceği zamanda bu işi yapması gereken bir arena gibi geliyor.
Türkiye ve dünyayı nasıl yorumluyorsunuz?
- İyimser olmaya ve umudumu korumaya çalışıyorum. Dünya kutuplaşmaya doğru gidiyor, bir nefret var. İnsanlar birbirlerine karşı önyargılı ve güvensiz. Bu dünyanın içinde bulunduğu süreçle mi alakalı, bilmiyorum. Ama en altta bir yerlerde insanların aslında birbirlerini sevdiklerine inanıyorum. Dönem dönem gerilim yaşasak da majör olaylarda birbirimize kenetleniyoruz. Keşke insanlar birbirlerine biraz daha tahammül gösterseler, öyle daha mutlu olacağız.
Penélope Cruz sandılar
Bir Penelope Cruz’a benzetilme hikâyeniz varmış...
- Barselona’da yaşandı o olay. Yanımda da çok iyi İspanyolca bilen bir arkadaşım vardı. Dolce&Gabbana’ya girdik. Bir anda arkamızdan mağazanın kapıları kapandı. Siesta saatleri geldi sandım. Ama bir tişörte uzanıyorum, görevli sekiz tane uzatıyor falan. Sonradan durum anlaşıldı. Çok şaşırdılar. Meğer beni Penelope Cruz sanmışlar. Zaten kendisi de o mağazaya gidermiş.
Evden çıkmadan önce gözüme bir şey sürmek zorunda hissediyorum
Soyadınız gibi Yalovalı mısınız?
- Hayır, Aydınlıyım. Sanırım dedemin dedesi askerliğini Yalova’da yaptığı için soyadımız öyle.
Birçok büyük yapımda rol almanıza rağmen hakkınızda bilgi az... Bize biraz kendinizi anlatsanıza?
- Pek sosyal değilim. İçine dönük bir tipim. Çevremde az insan var. Ev insanıyım. Hikâye denemeleri yazmayı severim.
Takıntı ve defolar?
- Evden çıkmadan önce mutlaka bir şey sürmek zorunda hissediyorum. Mesela rimel... Kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor. Bazı duygularımı biraz yoğun yaşayabiliyorum. Sevincimi, üzüntümü... Mesela şu an açım. Çıkarıp bana bir kurabiye versen duygulanırım. Bu da beni, bazen de etrafımdakileri yorabiliyor.
Bu durumun babanızın geçmişteki mesleğiyle bağlantısı var mı?
- Sanırım, kimse sana bir şey söylemese de, ne kadar özgür büyüsen de, başka bir çocuğun yaptığı göze batmazken senin yaptığın batabiliyor. Hemen şımarık yaftası alabiliyorsun. Başka çocuklara gösterilen tahammül sana gösterilmiyor. Ben de bu yüzden çocukken kendimi frenliyordum. Belki oyunculuğu da bu yüzden sevdim. Burası açık bir alan ve burada
istediğini yapabiliyorsun.
Hayali arkadaşım ‘Rocky’ydi
İzlemekten en sıkılmadığım film; ‘Rocky’. Bu karakter çocukken hayali arkadaşımdı.
Futbolu çok seviyorum. İyi bir Galatasaray taraftarıyım.
Biyografi okumayı seviyorum. En son eskiciden aldığım, Kennedy’lerin hayatını anlatan bir kitap okudum.
Ayakkabı ve parfüme saplantı derecesinde tutkunum.
İnsanların birbirini tamamlaması önemli
Yıllardır yanınızda kimseyi görmüyoruz?
Aşk mı yaşamıyorsunuz, iyi mi saklıyorsunuz?
- Çok iyi saklıyorum (gülüyor). Ama bu konuları konuşmak istemiyorum.
Siyaset bilen biri mi girer hayatınıza?
- O tip önyargılarım hiç olmadı. İnsanların birbirini tamamlaması ve birbirinden keyif alması önemli.
Dünyayı bir günlüğüne kadınlar yönetse...
Yeni diziniz ‘İnsanlık Suçu’... Sizce şu anda insanlığın en büyük suçu ne?
- Birbirimizi sevmeye müsaade etmiyoruz. Oysa insanlar kendilerini bir bıraksalar...
Çözüm öneriniz var mı?
- Bütün dünya liderleri bir şeyleri insanlığı kurtarmak adına yapıyor ama baktığında arada ölen ‘insan’ oluyor. Başka çözümler üretebilmek önemli. Mesela dünyayı bir günlüğüne kadınlar yönetse -bunu Merkel’i (Angela) duruma katmadan söylüyorum- hayat çok daha farklı olabilir.
Canlandırdığınız ‘Cevher’ karakterini sizin için özel yapan bir şey var mı?
- Uzun zamandır böyle farklı bir yerden oynayabileceğim bir karakter bekliyordum. Cevher, fabrikada çalışan naif bir kız. Cemal’e âşık oluyor. Zamanla yaşadıkları Cevher’i farklı duygulara sürükleyecek.