Güncelleme Tarihi:
Neden farklı semtlerde oturuyoruz? Sadece bütçe meselesi mi? Aynı paraya binlerce alternatif olmasına rağmen, şehrin bir yakasında oturup, öbür ucuna çalışmaya gidip gelen milyonlar var...
Tamam, nostalji önemli etken; insan büyüdüğü yerde kendini çöplüğünde hissediyor. Ana-babaya yakın olmak gibi avantajlı durumlar da var ama bunlar da en nihayetinde bizi aynı yere çıkarıyor: Zevklerde, tercihlerde farklılaşma ve bunun mahalle mahalle şehir sathına yayılması. Bu uçsuz bucaksız kozmopolitlikte, bırakın farklı yaşam biçimlerini artık herkes kendi zevklerine, tercihine uygun insanlarla bir arada yaşamak istiyor. Uzak bir yerde çalışmayı göze alıyor da sevdiği espresso romano, tercih ettiği glütensiz penne, muhakkak alçak binalar, ille de yüksek duvarlar, kaz pişiren yerler, caz çalan kafeler, çizerler camiası, tasarımcılar komünitesi, blogger çevresinden ayrı düşmek istemiyor.
Bu durumu bugün için en net olarak da o semtin/mahallenin mekânları sergiliyor. Semt aidiyeti yükseldikçe yeme-içme, müzik, servis, eğlence anlayışı da lokalleşiyor.
Binlerce insanın toplama kampı gibi yığıldığı, aynı şeylerin giyilip/içilip/dinlendiği mekânlar yok artık. Belki de son temsilcisi Reina’ydı. Mesela arabesk mi dinleyeceksiniz? 90’lar İbrahim Tatlıses ekolü için salı akşamı Beyoğlu-Opera’ya, 2010’lar neo-arabeski için pazar akşamı Nişantaşı-Barcode’a gideceksiniz.
Beyaz İstanbul-Soho İstanbul
Taksim, Karaköy gibi merkezi yerlerden el ayak çekildikçe, ‘Beyaz İstanbul’da Moda, Nişantaşı, Bebek, Cihangir ile Arnavutköy’e; ‘Soho İstanbul’daysa Galata, Sanayi Mahallesi, Yeldeğirmeni ve Reşitpaşa’ya nur yağıyor.
Fakat her birinin ahalisi gibi, mekânları, mönüleri, mimarileri, müzikleri de farklı.
Biri Topağacı’nda (Grey), diğeri Cihangir’de (Hazine) iki mahalle barı işleten Tayfun Topal, “İlk bakışta birbirlerini andırıyor olabilirler ama her ikisi de içinde kurulduğu mahalleye göre tamamen farklı konseptlerde tasarlandı” diyor.
Havalı nedir, nasıl karar verilir?
Boğaziçi Üniversitesi’nden Mine Eder ve Özlem Öz’ün, sivil toplum örgütleri, mekân sahip ve işletmecileri, kent uzmanlarıyla sahada yaptığı ‘İstanbul Gece Hayatının Neoliberalizasyonu’ çalışması da bunu doğruluyor: “Sklair’in de savunduğu gibi, ‘havalı’nın ne olduğunu tanımlayan bu değer yaratma girişimleri arasında, mahalleler öngörülebilir statü ayrımlarının metinleştiği alanlara dönüştü. Bourdieu’nün de dediği gibi şehrin zaten var olan maddi ayrımlarını ve dağılımını kuvvetlendiren bu tarz, statü ve zevk ayrımları oldu.”
8 farklı semt, 8 farklı mahalle barı
Bir tek mahallenin hırsızları eksik
TOPAĞACI’NDA KOZMONOT
Sağdan say: Model Özge Ulusoy, gazeteci Güneri Cıvaoğlu, PR’cı Senem Çapa, çağdaş sanatçılar Birol Demir ile Yasemin Baydar... Üst katta, yan sokakta, karşı apartmanda, çapraz binada kim varsa burada. Kimi dana sosis kemiriyor, kimi Hollanda birası yudumluyor. Semtin yaşına paralel, mekânının da ahalisi orta yaş ve hemen herkes birbiriyle tanışıyor; flört az, samimiyet fazla. Biri ortaya espriyi patlatıyor: “Bir tek mahallenin hırsızları eksik. Herkes burada olduğuna göre, herhalde onlar da evleri talan ediyordur...”
◊ Kim gider? Topağacı’nın beyaz yakalıları, semtin bira delisi delikanlıları...
◊ Nasıl bulurum? Topağacı Meydanı; (0212) 234 73 55
Cipim olmadan asla!
ARNAVUTKÖY’DE ANY
Arnavutköylü Any’nin, Topağaçlı Kozmonot’tan ilk göze çarpan farkı, kapısındaki valesi. Çünkü ne Arnavutköylüler ne de komşuları Bebekliler altlarında spor arabaları, lüks cipleri olmadan şuradan şuraya adım atmayan profiller. Sosis kemirmek mi? Haşâ! Hamburgerin bile minisi olacak, mümkünse modrel mantarlı... Ahali, beyaz yakalısı az, ünlüsü bol cinsinden: Berrak Tüzünataç, Sarp Apak, Mithat Can Özer, Erdil Yaşaroğlu, Demet Gül, Özge Özpirinçci...
◊ Kim gider? Kuruçeşme-Bebek hattı sakinleri, semt dışından misafirleri...
◊ Nasıl bulurum? Arnavutköy-Bebek Caddesi; (0212) 265 02 69
Kadıköy gibi Egeli
MODA’DA AYI
Şehrin Anadolu yakası biraz Ege gibi: Rahat, salaş, rocker ve telaşsız. Yürüyerek gelmen şart çünkü çark yapacaksın, Ayı’dan çıkıp Belfast’a, orada çıkıp Zeplin’e gideceksin. Emre Karayel, Aslı Tandoğan, Engin Hepileri gibi ‘genç abi’leri de görebilirsiniz ama yaş ortalaması 20-25. Zaten patırtılı-kütürtüleriyle üst yaş grubundan kimseyi bırakmadılar mahallede. Egeli dedik ya, herkes birbirini tanıyor ama yine de flört had safhada. Resmi yiyecek patates kızartması, resmi içecek tabii ki bira.
◊ Kim gider? Altıyol-Mühürdar hattının kolej mezunları, üniversiteliler...
◊ Nasıl bulurum? Moda Caddesi; (0216) 418 44 76
Nişantaşılıların iş çıkışı halleri
NİŞANTAŞI’NDA MUST
Kılıklar: Çabalı sade, çabasız seksi... Sportif Nişantaşılıların iş çıkışı halleri... İşyerinden tek fark, gömleklerde fazladan açık bir düğme. Bengü, Hakan Sabancı, Emir Uyar, Ceylan Çapa... Önlerinde trüf enjeksiyonlu köz patates, ellerinde 50 liralık reyhan kokteyli. Ama dışarıdan geçen göremesin diye sokakla arasında bol bitki seli. Salonun en dibinde özel bölümlü bir masa... Çünkü lüks mahalle ahalisi bu; doğum günü olan da var, dizi galası yapan da.
◊ Kim gider? “Maçka’dan çevir, Harbiye’de bitir” ahalisi...
◊ Nasıl bulurum? Mim Kemal Öke Caddesi; (0212) 296 92 86
Mahallenin en yenisi
REŞİTPAŞA’DA MITTAG
Öğle yemekçi Amanda Bravo... Yanına yakında bir çiçekçi-kafe açılacak. Etçi Havan’dan... Yeni komşusu bir waffle-dondurmacı olacak. Tatlıcı Raf... Ekürisi Melez Tea açıldı bile.
Gecekondu mahallesinde bunları gördüğünüze şaşırmayın, Reşitpaşa şehrin yükselen gastronomi üssü. Gelecek vaat eden genç şefler için kiralar hâlâ makul. En yeni sakiniyse Mittag. Semtin alayı gibi, kendisinin iddiası öğle yemeği. Çünkü burası İstanbul’un en büyük iş merkezleriyle çevrili.
Mittag’ın sahibi Fatma Yıldırım, ünlü şef Mehmet Gürs’ün yetiştirmesi. 14 yıl Almanya’da kaldıktan sonra gelmiş, MSA’dan mezun olmuş, mesleğe atılmış. İyi ki de yapmış, eli acayip lezzetli, bilmem kaç yıl sonra ilk semizotumu bana o yedirdi.
Mevsim ürünleriyle modern Türk mutfağı yaptığını anlatıyor: “Normalde akşam 19.00 gibi kapatıyoruz ama bazı akşamlar özel etkinliklerimiz oluyor, uzatıyoruz. Çiçekli yemekler workshop’u yaptığımız da oluyor, paella seansı da. Pazarları 11.00’den 15.00’e kadar brunch’ımız var.”
◊ Kim gider? Emirgân sakinleri, Levent ajansları çalışanları, borsa ahalisi...
◊ Nasıl bulurum? Kongre Caddesi; (0212) 323 61 25
Grafitili soho havası
YELDEĞİRMENİ’NDE GARDA
Sahra Hanım trenleri çok sevdiği için burayı Haydarpaşa Garı gibi dekore etmiş. Semtin grafitilerine nazır, avangard-yaratıcı-soho kafası...
◊ Rıhtım Caddesi; (0216) 418 80 88
İlham alışverişi kaf’ası
MASLAK’TA KAF
“Maslak’ta ne mahallesi?” demeyin. Burası da sanayi mahallesi ve onun yepyeni, genç, sosyal, ilham alıp-vermeye takmış tuhaf ahalisi....
◊ Söğüt Sokak; (0531) 590 27 70
Partili sosyalleşme halleri
KABATAŞ’TA SETUP
Çarşamba partili mahalleli halleri. Semtin o manzarasına karşı da dilli tost ama füme dilli, tartolet ama mozzarellalı, tabule ama avokadolu...
◊ İnebolu Sokak; (0212) 251 09 08
Farkları gibi benzerlikleri de var
Cihangir Hazine, Topağacı Grey ya da Akatlar Dirty... Bistro sayılmazlar. Ama restoran, kafe, gece kulübü de değiller. Dünyanın başka şehirlerinde pek göremeyeceğiniz yeni bir tür bu: Türk tipi mahalle barı... İşte alameti farikaları:
◊ Sabahın köründen ertesi sabahın körüne kadar açık... Çünkü iş kahvaltısında buluşmaya gelen de var, komşusunu kapıp gece eğlencesine de.
◊ Aşırı özgüvenli, döktürülmüş, hatta cüretkâr mönüler... Kahvaltıda sucuklu yumurta, öğle trüflü patates, akşamüstü miniburger, gece jumbo karides.
◊ Önde mutlaka oturup sigara içilebilecek bir bahçe... Çünkü evinde, arabasında sigara içirmeyenin, içenlerle kavgasız-gürültüsüz buluşma noktası burası.
◊ Bahçenin etrafında da bol çiçek, sarmaşık, süs çamı... Çünkü yoldan her geçenin içeride yenileni/içileni, takılanı/giyileni görmesi pek istenmiyor.
◊ Canlı müzik de olabiliyor, DJ performansı da... Ama asıl numara, hepsinin mutlaka sanatsever, sergi dostu olmasında.
◊ Bahçeden arkaya doğru uzayan, kuytulu/köşeli bir salon... Çünkü İstanbul burası, ağustosta sıcaktan, şubatta soğuktan kaçacak kuytu lazım.
Kilitli Poşet İle İlgili 5 Muhteşem İpucu | Yaparım Bilirsin