Güncelleme Tarihi:
Yine her şeyi bilen kalabalık bir grup olarak oturduk. O öyledir, bu böyledir diye dünyanın raconunu kesiyoruz. Konumuz dönüp dolaşıp ofansif mizaha geliyor. Her şeyin mizahı yapılır mı yapılamaz mı? Ekibin, benim de dahil olduğum kısmının bu konuda kafası net! Her şeyin şakası yapılabilir ama şaka komik olmayınca o bir tuhaf oluyor noktasındayız. Herkesin biraz Ricky Gervais olmak istediği bir çağda gözden kaçan da işin bu boyutu... Gervais’in tek olayı provokatif olması değil, komik olması da! Bizim tarafta provokatif olmakta herkes başarılı, komik olmaya gelince oralarda biraz tekliyor olabiliriz. Konu buraya ulaşınca, yaşı tutanlar olarak alıp Kemal Sunal’a götürdük. Oradan da yerli ve milli mizah bazında eskinin mizahının şimdinin şakacılığına göre daha cesur olduğuna kadar geldik.
‘Teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır’
Konunun oradan sonrasını kaçırdım çünkü kendi çapımda insan güldürmeye çalışan biri olarak iç muhasebeye düşmüş bulundum. Zaman ve jenerasyonlar değiştikçe kimin neye güldüğü de değişiyor. Eskiden çok komik olan bir şey, bugün o kadar da güldürmüyor oluyor gibi gibi... En azından böyle olması bekleniyor. Ama ben, dönüp en çok güldüğüm şeyler listesi çıkardığımda ağırlığın hep eskilerde olduğunu görüyorum. Hatta ‘Ya bunların yanında biz komiğin yanından geçmiyoruz, nasıl olacak bu işler?’ diye dertleniyorum.
Buyurun sizinle de paylaşayım bunları düşünürken aklımdan geçen listeyi:
◊ Metin Akpınar’ın ‘Aşk Olsun’da hem kasabı hem kesilen koyunu eşzamanlı olarak canlandırdığı sahne...
◊ Adile Naşit’in ‘Tosun Paşa’da “Sizden âlâ çirkef olmaz, bey kızı size kalmaz” diye başlayıp “Ağzını yırtarım” ile bitirdiği hamam göbeği.
◊ ‘Hababam Sınıfı’ndaki “Teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır” şiiri.
◊Şener Şen’in bütün “Seni hiç sevmiyorum babanı da sevmezdim”leri ve “Evet, çekirge fuhg-hu”su.
◊ Kemal Sunal’ın “Tutmayın küçük enişteyi”si.
Günümüz şakacılığında da çok güldüğüm şeyler var elbette ama sanki şimdilerde hepimiz her türlü iletişimde çok komik olmak durumundayız gibi bir hava esiyor. Belediye sürekli şaka yapacak, reklam komik olacak, tweet mutlaka güldürecek diye gidiyor... Eskilerin “Her espri komik olur” lafının da geçerliliği kalmamış. Aynı espriyi aynı platformda 30 bin kere daha duymak durumunda kalabiliyoruz. Ofansif dediğin de başına iş açacak olana değil, sana bana ofansiflik peşinde zaten.
Bu tabloda benim eskilere gülmeye devam etme alışkanlığım herhalde normal diye bağlıyorum konuyu kendi kafamda. Diğer yandan çocukken yalvar yakar kendimi kulise sokturup Metin Akpınar’ın kucağına tırmanmış bir kişiyim. Bizde hayranlık öyle çağ değişti, mizah başka yere gitti falan diye bitmez.