Güncelleme Tarihi:
Eylül gelince kıpır kıpır olmamız haybeye değil; malum şehrin belki de en güzel ‘peyzaj’ları arz-ı endam ediyor bir sürü tezgâhta... Dolu dolu balık zamanından bahsediyoruz. Daha doğrusu, av yasağının kalkıp da şehrin birçok köşesine kasa kasa balık taşınmasından. Her ne kadar bereket gitgide azalsa da yine de kendimizi teselli edecek görüntüler almayı ihmal etmiyoruz. Vakit palamut vakti, yancı olarak istavritle, zargana da topa giriyor. Daha lüfer başlayacak, izin verirlerse tabii. Herhalde o kadar mevzudan sonra hâlâ daha “Çinakop avlamayın-almayın” demek okur zekâsına hakaret olur. Di mi ama! Uskumru pek uzun zamandır buralara uğramıyor... Uğrayacak gibi de durmuyor; hakikaten ‘vuslatı başka bir âlem’miş. Bari kolyoz iki selam çaksaydı diyoruz, o da yok. Kabahat bizde, izansız avlanmamızda, gönül yapacak halimiz yok. Neyse, tezgâhlar kendi cümbüşünde raks ededursun, biz bu ‘balık günleri’ni bireysel muhabbetle kutsayıp, meraklısına, merak potansiyeli taşıyanına evladiyelik tüyolar verelim. Zira, başka bir şeye benzemez kendi balığını kendi tedarik etmek.
HANGİ BALIĞI AVLAYACAKSINIZ?
Palamut bu ayın en hızlı ve afili balığı malum... Lakin kıyıdan amatör balık işine girecekler için, pek uygun balık değil. Ama bir tekne bulup da açılırsanız, uzun çaparilerinizi de kurarsanız, av da iyi geçerse sadece kendinizi değil, komşularınızı da ihya edersiniz. Sahilden ise istavrit (her daim amatör doyuran), izmarit, kefal, zargana, hatta ve hatta işini bilenler için lüfer de ayın uygun seçenekleridir.
NEREDE AVLAYACAKSINIZ?
İstanbul, noktayı iyi seçerseniz, hem manzara hem de balık garantisi veren nadir şehirlerden. Çocukluğumu Boğaz’da, Kuzguncuk’ta avlanarak geçirdim, en iyi orayı bilirim. Duydum ki Galata Köprüsü, Sarayburnu, Ahırkapı, Tarabya, Bebek, Arnavutköy, Rumelihisarı sahilleri, Anadolu yakasında Çubuklu Koyu çevresi, Küçüksu, Kandilli, Kuleli sahilleri Kuzguncuk ve Paşa Limanı parkı, Beylerbeyi, Çengelköy’deki boşluklar, Şemsi Paşa külliyesi ve Adalar da sahilden olta keyfi için iyi yerlermiş. Eksik var mıdır, vardır!..
BARINAKLARA DA UĞRAYIN
Bir de İstanbul’un çeşitli yerlerinde balıkçı barınakları vardır. Bir müddet takılarak (çayı bile bir başkadır bu barınakların), bir balıkçının gönlü kazanılabilir, peşi sıra da beraber denize açılıp, hem balıkçılık zanaatının hem de balıkçılığın hali pür melali ustasından dinlenilir, bir de tabii güzelim av hikâyeleri ‘eki’yle...
NASIL PİŞİRECEKSİNİZ?
Taze balığa ‘eziyet’ çektirmemek gerek. Balık yağlıysa, bir de tavaya yağ boca edip, işin tadını kaçırmayın derim. Izgara her durumda iyi bir seçenek. Ama konu büyük balık olunca; şöyle fırında, çok değil 15-20 dakika, (etin nemi kaybolmadan) pişirilen balık hani bence en iyisidir. Lezzet mevzuları görecelidir deyip uzatmıyorum. Bu sene farklı bir şey yapıp, balığı buzluğa atmak yerine işleyebilirsiniz. Türlü türlü yöntem var ama en afilisi malum ‘lakerda’... Hem lezzetli hem yapması zor değil.
NEYLE AVLAYACAKSINIZ?
Kıyı balıkçılığı için kritik malzeme kamış olta ve makinesidir. Sebil çeşit ve fiyatta var, seçimi zor. En iyi yöntem, ilk alışverişi bilenle yapmak. 3-3.5 metre civarında karbon elyaflı kamış, 40-60’lık makine, makul miktarda fırdöndü, avlayacağınız balığa uygun iğneler veya çapari takımı, Boğaz’da avlanıyorsanız, yine ava uygun makul miktarda kurşun. Eğer yemli avı tercih ediyorsanız da ne avlayacaksanız ona uygun yem. Makul miktar kritik; çünkü güzel bir avın orta yerinde malzemesiz kalmak çok kötüdür.
HANGİ YEMİ KULLANACAKSINIZ?
İstavrit, kolyoz, uskumru için: Çapari
İzmarit için: Midye, tavuk, sülüne, maun
Kefal için: Ekmek
Lüfer için: Zargana, istavrit veya sahte yemek, kaşık
Zargana için: İpek
NASIL HAZIRLANACAKSINIZ?
Hadise pratik-yoğun bir durum olsa da mevzunun teorik yanı da vardır. Misal tutacağınız balığın biyolojik özellikleri kadar memleket edebiyatına attığı ‘çentik’leri de bilmek lazım gelir. Misal Karekin Deveciyan’la hadisenin ilmine, Reşad Ekrem Koçu ile tarihinin keyfine vâkıf olup, peşi sıra Ahmet Rasim’den bir lüfer tarifi alıp, sonrasında Sait Faik ve Orhan Veli’yle masaya kurulmak gerekir.
TEKNİK TAKTİK OLMAZSA OLMAZ!
Ha keza, bu bilgiler, özellikle evlatla balığa çıkılmışsa, ‘at-çekli’ çapari derslerine keyifli ‘üniteler’ olacaktır. Öte yandan beklemeli av seanslarında ise bazı pratik el işleri önerilir; iğne, fırdöndü ve kurşunu misinaya bağlama, belli başlı düğümler gibi teknikler ne kadar erken öğrenilirse, balıkçımız daha erken zamanda marifet kazanır. Tüm bu şamataya eşlik edecek yaşa uygun ‘içecek’ ve yiyeceklerin, havaya uygun kıyafetlerin tedariki de elzemdir.
‘OLAY YERİNDE' MÜDAHALE ŞART
Tekne üstünde iseniz, hava da uygunsa, yakalanan balığa tekne üstünde muamele yapılması ve yanına da ‘çay bardağı’nda rakı ilave edilmesi, hadiseye ‘master’ düzeyinde yaklaşan balıksevere öneridir.