Güncelleme Tarihi:
Fiziksel performansımızdan cinsel yaşamımıza, bağışıklık sistemimizden cildimizin güzelliğine kadar bakterilerin sağlığımız üzerinde etkileri olduğunu söyleyen biliminsanı Ali Rıza Akın’la yeni kitabı ‘Bakterin Kadar Yaşa-İçimizdeki Evren: Mikrobiyotamız’ vesilesiyle buluştuk. Daha önceki söyleşilerimizde “Her şeyi biliyor, bizi yönetiyorlar” dediği bu canlıların gizli dünyasını konuştuk: “Bakteriler ‘Star Trek’ dizisindeki Borg’lara benziyorlar. Ortak bir bilince sahip organizmalar, yaşadıkları tecrübeleri birbirlerine transfer edebiliyorlar.”
◊ Yeni kitabınızda bakterilerden bahsediyorsunuz. Neden böyle bir kitap yazmaya karar verdiniz?
30 yıldır mikrobiyota yani bakteriler üzerinde çalışan bir biliminsanıyım. İnsanlar hâlâ bakterilerin kötü olduğunu düşünüyor. Mikrobiyatayı kimsenin bilmediğini fark ettim. Oysa bakterilerin hayatımıza ne kadar yararlı olduğunu; kansere iyi gelebildiğini, depresyonu yok edebildiğini, böbrek taşını yiyebildiğini ve daha birçok mükemmel özelliklerini anlatmak gerekiyordu.
◊ Bakterilere “Tanrı’nın görünmez orduları ve bu dünyadaki en mucizevi varlıklar” diyorsunuz. Neden mucizeviler?
Tıp dünyasının ve akademisyenlerin yapmaya çalıştığı şey kanser, alzheimer, demans, otizm, depresyon gibi hastalıkları tedavi edebilmek. Bu dünyada en az
3,5 milyar yıldır var olan bakteriler tıp dünyasının çalıştığı birçok şeyi zaten yapabiliyor. Vücudumuzda trilyonlarca bakteri var ve kimse farkında değil. Bu yüzden onlara “Tanrı’nın görünmez orduları” diyorum. Teknolojinin gelişmesiyle son 10 yılda çok önemli olduklarının farkına vardık.
◊ Kitapta 70 kiloluk bir insanın yaklaşık 2 kilosunun bakterilerden oluştuğunu söylüyorsunuz. Bu ne demek?
Bağırsaklarımız onların kalesi gibi ama sadece orada değil, beynimizde, gözümüzde, burnumuzda, genital organlarımızda, spermde veya anne sütünde bakteriler var. Bakterilerin beynimizde de olduğunu bilim dünyası son 5-6 yılda keşfetti. Vücudumuzun her tarafını kaplamışlar.
◊ Bu bakterilerin tipleri nasıl, akıllı canlılar mı?
Hepsinin rengi farklı, rengârenkler. Siz iki gün önce ne yediğinizi hatırlamıyorsunuz ama bakteriler milyarlarca sene evvel neyle karşılaştıklarını biliyor. Örneğin bundan 1 milyon yıl önce bir bakteri türü bir kimyasalla karşılaştı ve canı yandı diyelim, bunu hatırlıyor. “Ben üzüldüm veya canım yandı” demiyor ama o datayı nesilden nesile transfer edebiliyor. Bakteriler ‘Star Trek’ dizisindeki Borg’lara benziyorlar. Ortak bir bilince sahip organizmalar, yaşadıkları tecrübeleri birbirlerine transfer edebiliyorlar.
◊ Amaçları ne sizce bu mikroskobik canlıların?
Onların sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi için bizim daha çok yaşamamız lazım. Vücudumuzda yaşıyorlar ama biz bir süre sonra toprağa karışıyoruz. İnsanların çocuk sahibi olmasına destek olarak kendi nesillerini de koruyorlar. Bakteriler libidomuzu arttırıyor, eş seçimimizi etkiliyor. Yani amaçları kendi varlıklarını bizim neslimiz üzerinden sürdürmek. Biz ürediğimizde bakterilerimiz de çocuklarımıza transfer oluyor. Uzay filmi gibi geliyor ama gerçek.
◊ “Gözümüzle göremediğimiz mikroskobik canlılar da kendi aralarında muhabbet edebiliyor” diyorsunuz...
Yeni nesil antibiyotik geliştirilmesiyle ilgili bir araştırma yapıyorduk. Bakteriler bizim gibi konuşmuyorlar ama metabolikler yani birtakım kimyasallar üretiyorlar. Diyelim ki bir bakteri tek başına durduğu zaman 100 tane metabolik üretiyor ama yanına başka bir bakteri koyarsanız, bir bakıyorsunuz 101’inci metaboliği üretmiş. Bunu yaparsa yanına koyduğunuz bakteriyi de öldürüyor. Fazla olanın anlamını araştırıyorsunuz, görüyorsunuz ki bu “Öl” demek. Sonra yanına başka bir bakteri koyuyorsunuz, ona dokunmuyor. Yani arkadaşını verirseniz konuşa konuşa anlaşıyorlar.
◊ Mutluluk hormonu üzerindeki etkileri nedir?
Bedenimizdeki tüm hormonlar bakterilerle uyum içinde çalışıyor. Örneğin antibiyotik kullanıldığında ve bakteriler ortadan kalktığında mutluluk hormonu üretimi yüzde 80 oranında düşüyor. İnsanların neden depresif olduklarına baktığımızda görüyoruz ki birçok gıdada pestisit; ette, sütte antibiyotik var. Kalıntıları bile vücuttaki mutluluk hormonunu etkiliyor çünkü bakterileri azaltıyor.
◊ Bakterilerin bağışıklık sistemimizle nasıl bir ilişkisi var?
İnsan vücudunda öğrenilebilir immünite denen bir sistem var. Hücreler neye saldırıp neye saldırmayacağını biliyor. Onlara bunu öğreten bakteriler. Bu yüzden köyde yaşayan çocuklar daha az hasta oluyor ama şehirdekiler sürekli hasta. Çünkü köydekinin bakteri çeşitliliği fazla. Bakteriler azsa savunma sistemi neye saldırıp neye saldırmayacağını bilemiyor. Bazen önüne gelene saldırıyor, bu da otoimmün hastalıklara neden oluyor. Ya da tümör kocaman olana kadar kanser hücresine bir şey yapmıyor. Türkiye’de hastalığın son evresinde ‘ölüm iyiliği’ diye bir laf vardır.
O neden olur biliyor musunuz? Mikrobiyotanın ancak jetonu düşüyor. Bakıyor ki vücut elden gidiyor, bari bir şeyler yapayım diyor. Fakat artık çok geç.