Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1987 yılında 26 Haziran’ı Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü olarak kabul etmesinden bu yana, her yıl bu küresel soruna karşı farkındalık yaratmak için birçok etkinlik ve kampanya düzenleniyor. Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç de geçen hafta bazı verileri paylaşmak için bir basın toplantısı yaptı. Toplantı sonrası görüştüğümüz Dinç’le çocukları uyuşturucu ve teknoloji bağımlılığından nasıl koruyacağımızı konuştuk. Türkiye’nin 107 noktasında Yeşilay danışmanlık merkezleri olduğunu söyleyen
Doç. Dr. Dinç, uzman psikolog ve terapistler eşliğinde ayakta tedavilerin başarılı sonuç verdiğini belirtti.
◊Türkiye’de uyuşturucu bağımlılarının yüzde 87’sinin ailesiyle yaşadığını söylediniz toplantıda. Ne anlatıyor bize bu oran?
Halihazırda uyuşturucu bağımlılarının yuva kurmaları
zor oluyor. O yüzden ailelerle yaşıyorlar. Aileler de çocuklarının bağımlılığını istemeden destekliyorlar. Çalışmıyor, aile besliyor. Borç yapıyor, aile kapatıyor. Halbuki biraz bedel ödese toparlaması daha mümkün olacak. O yüzden YEDAM’larda (Yeşilay Danışmanlık Merkezi) aileyi de eğitiyoruz.
◊Bir diğer veriye göre bağımlıların annelerinin yüzde 90’ı ev kadınıymış. Babalar hakkında bir veri yok mu?
Öyle bir algı oluşuyor ki bütün yük anneye bırakılıyor. Ve olumsuz bir sonuç yaşandığında sanki anne eksik, yanlış davranmış gibi bir algı oluşuyor. Halbuki araştırmalarımız şunu gösteriyor: Tedaviye baba da katıldığında başarısı yüzde 50 fark ediyor.
◊Çok yüksek bir oran...
Evet, haklısınız. Anne ve baba ailede birbirini tamamlayan iki unsur. Çocuk anneden sevgi, ilgi ihtiyacını karşıladıktan sonra sınırlar ve davranışlarını doğru geliştirme konusunda babadan bir çerçeve almazsa kayboluyor.
◊Çapraz bağımlılıklardan bahsettiniz. Zaten bağımlı olan birinin başka bir şeye de bağımlı olması çok kolay dediniz. Toplumun büyük oranının sigara ve sosyal medya bağımlısı olduğunu düşünürsek risk altında mıyız?
Kesinlikle. Diyelim
20 senedir sigara bağımlısısınız, kumarla tanıştığınızda diğer bağımlılığınızın üzerine koyarak yürüyorsunuz. Bizde iki yanlış var. Birincisi, bağımlılıkları kötü alışkanlık olarak adlandırmak. Kişi askere gider ya da evlenirse düzelir zannediliyor. Bu bir hastalık. Tedavi edilmeli. İkinci yanlışsa sulandırmak. “Ya ben de yürüme bağımlısıyım, Fenerbahçe bağımlısıyım...” Bir pop psikoloji dergisi 160 farklı davranışsal bağımlılık listesi yayımladı. Böyle bir şey olamaz. Olsa olsa bunlar alışkanlık, hobi, merak olur.
‘ORTAK AĞ KURULMALI’
◊Çocuğumuzun madde kullandığını nasıl anlarız?
Çocuğun bir anda ders başarısı düştüyse, ilgileri değiştiyse, arkadaş çevresiyle kopmalar yaşadıysa, yeni bir arkadaş çevresi ediniyorsa, odasına kapanıyorsa...
◊Ama bunlar ergenliğin de belirtileri...
Ergen biri bir anda akademik olarak tepetaklak olmuyor. İştahı bir anda kesilmiyor. Belirtilerin üç-beşi bir arada varsa, anne-babalar dikkat etmeli. Bir de bağımlılık ‘
geliyorum’ der. İlgili anne-
babalar kolayca anlar.
◊Bir de teknoloji bağımlılığı var. Eminim ki ailelerin en büyük problemi bu, nasıl sınırlayacağız ya da tehlikelere karşı nasıl koruyacağız?
Bu çok büyük bir mesele. Ailenin kendi gibi ailelerle bir ağ oluşturması lazım. Bu ağ içinde bir sınırlama sistemi kuracaklar ve bu sistem tüm diğer ailelerde aynı olacak. Çocuk o evlere de gittiğinde, arkadaşlarıyla konuştuğunda aynı kurallarla karşılaştığında durumu normalleştirir. Ayrıca çocukların enerjilerini boşaltmak ve akranlarıyla sosyalleşmek için sağlıklı zeminlerde bir araya gelmeleri gerekiyor. Buna ailelerin ne vakit ne para olarak yetişebilmesi mümkün değil. O yüzden sivil toplum kuruluşları, bakanlıklar ve belediyelerden çocukları için alanlar ve etkinlikler istemeliler.