Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2019 08:00
Türkiye’nin karşılaştığı en şoke edici davalardan biriydi: Bursa’da kendisini ‘tarikat şeyhi’ olarak tanıtan Uğur Korunmaz, dergâhına gelenlerle ‘cennet vaat ederek’ cinsel ilişkiye giriyordu. Onlarca müridi sözde şeyhe hem kendilerini hem de eşlerini sunuyordu. Şahıs yargılandı ve 2013’te cinsel istismar suçundan 188 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gazeteci-yazar Timur Soykan, dosya üzerindeki tozları üfledi ve ‘Badeci Şeyh’ davasını kitaplaştırdı.
9 Haziran 2011 günü, saat 11.50’de Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün telefonu çaldı. Arayan erkek, “Bir ihbarda bulunacağım” diyerek konuşmaya başladı: “Duaçınarı Mahallesi Gülveren Camii yanındaki 48 numaralı binanın ikinci katında Kırklari Cemaati’nin dergâhı bulunuyor. Cemaatin kendine ‘Uğur Hoca’ diyen şeyhi, Kur’an öğretme bahanesiyle kız çocuklarına cinsel istismarda bulunuyor. Mahalle sakinleri hocayı linç etme girişiminde bulunacak.”
İki polis memuru verilen adrese gitti. Kapıyı Aysun B. isimli kadın açtı. Polislere, yanındaki Ahmet C.’nin sevgilisi olduğunu söyledi: “Ahmet, onunla birlikte olabilmem için kendisini Şeyh Uğur Korunmaz’dan istemem gerektiğini söyledi. Beni şeyhin ‘sır odası’na götürdü. Şeyh, Ahmet ile birlikte olmak istiyorsam kendisi tarafından badelenmem (oral seks) ya da ona tabi olmam (cinsel ilişki) gerektiğini anlattı. Bundan sonra da cenneti kazandığımı söyledi” dedi.
Cennete gitmek içinBu ifadenin ardından ‘dergâhın şeyhi’ Uğur Korunmaz gözaltına alındı. İfadesinde tüm müritleriyle cinsel ilişki yaşadığını, bunun tarikatlarında bir ibadet olduğunu söyledi. Müritleri de şeyhin anlattıklarını doğruladı. Üstelik Uğur Korunmaz’dan şikâyetçi olmadıklarını, cennete gitmek için bunları yaptıklarını ifade ettiler. Eşlerini, nişanlılarını, kız kardeşlerini de şeyhin ‘sır odası’na götürdüklerini anlattılar. Şüpheli olarak sorgulanan Uğur Korunmaz 12 saat sonra serbest bırakıldı. Bir hafta sonra tekrar gözaltı kararı verildi. Bu sefer tutuklandı.
Korunmaz’a Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘Nitelikli cinsel saldırı, tarikat kurmak ve başmevkiinde olmak, çocukların kullanıldığı müstehcen yayınları depolamak’ suçlamalarından dava açıldı. Davada yer alan 19 mağdurdan yalnızca dördü şikâyetçi oldu. Bunlar da sonra şikâyetlerinden vazgeçti. Uğur Korunmaz müritlerinin zaman zaman cinsel ilişkiye girmek istediklerini, kendisinin de bu isteklerini yerine getirdiğini söyledi. Mahkeme, Korunmaz’ı ‘Tekke ve Zaviyeler Kanunu’na muhalefet’ ve ‘hayvan ve çocuk pornosu görüntülerini depolamak’ suçundan altı yıl hapis cezasına çarptırdı. ‘Cinsel istismar’ suçundansa beraatına karar verdi. Ancak Yargıtay bu cezayı bozdu ve bir yıl sonra, 13 Şubat 2013’te, “Cinsel saldırı suçundan her mağdur için ayrı ayrı ceza verilmeli” diyerek Korunmaz’ı toplam 188 yıl hapis cezasına mahkûm etti. Korunmaz, halen cezaevinde. Bir kişinin en fazla cezaevinde kalacağı süre olan 32 yıllık cezanın sonlanmasını bekliyor.
Amaç, tehlikeye dikkat çekmek
O dönem çok konuşulan ve kayıtlara ‘
Badeci Şeyh Davası’ olarak geçen olay zamanla unutuldu. Gazeteci ve yazar
Timur Soykan, bu ay yayımlanan ‘Badeci Şeyh’in Sır Odası’ kitabıyla şimdi bize bu dosyayı yeniden hatırlatıyor. Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan kitapta ‘Badeci Şeyh’ Uğur Korunmaz, 19 müridi ve bazı tanıkların emniyet ve savcılık ifadelerinin yanı sıra duruşmalardaki beyanları yer alıyor. Ayrıca Uğur Korunmaz’ın avukatı Rıdvan Demicioğlu ve yazar Sadettin Merdin ile yapılmış söyleşiler var. Soykan, davayı neden kitaplaştırdığını şöyle anlatıyor: “Badeci Şeyh olayına gazetede yer veriyorduk. Bir yıl önce sosyal medyadaki bir paylaşımda bazı müritlerin ifadelerini görünce detaylı incelemeye karar verdim. İnsan aklını bir başkasına teslim ettiğinde bu olaylar ortaya çıkabiliyor. Bu kitabın amacı da bir şeyhin müritlerini ne denli aykırı bir noktaya sürükleyebileceğini gözler önüne sermek ve bu tehlikeye dikkat çekmek.”
Kitaptaki bazı ifadeler okuyucuları zorluyor. Soykan, bu bölümlerin ‘şeyhlik’ kavramının anlaşılması için önemli olduğunu vurguluyor: “Davada adı geçen şahısların yaşadıkları ve bunları savunma argümanları akıllara durgunluk veriyor. Ancak bu olguyu anlamak için bunların yansıtılması zaruriydi. Beni en öfkelendiren kadınların, erkek müritler tarafından şeyhin ‘sır odası’na gitmeye zorlanmasıydı. Örneğin kocası günlerce dergâhta kalan bir kadının yaşadıkları var. Kadın evlere temizliğe gidiyor, çocuğunun masraflarını karşılamaya çalışıyor. Kocası, sürekli onu da dergâha götürmeye çalışıyor. Kadın sonunda kabul ediyor. ‘Sır odası’nda yaşadıklarından sonra büyük bir bunalıma sürükleniyor. Bazı erkek müritlerse ‘Hocamın karımla cinsel ilişki yaşamasından mutluluk duyarım’ diyor. Bu ifadeler, şeyh algısının nasıl istismara açık bir iklim yarattığını ortaya koyuyor.”
Soykan’ın 224 sayfalık kitabı herkesin ibret alacağı bir davayı konu alıyor.