Güncelleme Tarihi:
Hiçbirimiz kusursuz değiliz; kabul edelim, türlü türlü huylarımız var. Üstelik yıllar içinde sürekli değişiyoruz. Hayatımıza farklı insanlar giriyor. Bir de emek vererek kurduğumuz, ömür boyu sürmesini dilediğimiz arkadaşlıklarımız var. Fakat bazen öyle bir an geliyor ki o arkadaşımızla frekansımızın değiştiğini, hatta bu ilişkinin bize artık zarar vermeye başladığını fark ediyoruz. The Guardian’daki bir haberde New York’lu psikolog Arianna Brandolini’nin kısa süre önce TikTok’ta bir ‘arkadaştan ayrılma rehberi’ videosu yayımladığını okudum. Açıp izledim. Eğer arkadaşımızla artık görüşmek istemiyorsak Brandolini’nin tavsiyesi şöyle bir konuşma yapmak: “Arkadaşlığımıza değer verdim ama artık hayatta farklı yönlere doğru gidiyoruz. Bundan sonra bu ilişkiye yatırım yapacak kapasitem yok.” Birçok kişi videonun altına bu konuşmayı ‘soğuk ve samimiyetsiz’ bulduğunu yazmış. Haklı olabilirler çünkü bir sevgiliden ayrılırken “Sorun sende değil canım, bende” demeye benzemiş. Ama nasıl bir ayrılık konuşması yapmak gerekir?
Bir arkadaşlık kolay kurulmuyor tabii ama eğer eksiler ağır basıyorsa yani anlaşılmadığımızı, yargılandığımızı, saygısızlığa maruz kaldığımızı, bize yalan söylendiğini, manipüle veya ihmal edildiğimizi düşünüyorsak farklı bir yol izlememiz gerekebilir. Yeditepe Üniversitesi’nden klinik psikolog Özge Şengün bize şu önerileri verdi: “Öncelikle karşımızdakiyle bu davranışının bize hissettirdikleri hakkında konuşabiliriz. Empati her türlü ilişkide olduğu gibi arkadaşlıkta da önemlidir. Bu yüzden konuşmamızda, bu davranışın bizdeki sonuçları üzerinde durmak daha etkili olacaktır. İletişim kurarken zaman zaman karşı tarafın söylemek istediklerinden ne anladığımızı ‘Bunu diyorsun değil mi, doğru mu anlıyorum’ gibi geribildirimlerle onaylatmamız anlaşmayı kolaylaştıracaktır” yorumunu yapıyor.
Fakat konuşmaktan kaçınmak, yani ‘hayalet’ olmak da birçok kişinin kullandığı bir yöntem. Şengün bununla ilgili de “Bu karşı tarafın suçluluk duymasına, özgüveninin zedelenmesine sebep olabilir ve ona acı verebilir” diyor. Tabii iyi bir iletişim kurmamıza rağmen fikir birliği sağlayamıyorsak “Biz ayrı dünyaların insanlarıyız, arkadaş kalamayız” demek bizim seçimimiz.
Çevremdekilere bu konuda yaşadıklarını sordum. Bazıları yüz yüze konuşup kendi yoluna gitmiş ama çoğunluk dostluğun zamanla soğumasına izin vermiş. İşte o hikâyelerden örnekler...
‘Yıllarca tolere ettim’ Ş. Ö. (45)
Yakın bir arkadaşımla 1.5 sene önce aramız bozuldu ve o günden beri de görüşmedik. Alkol problemi vardı. İçtikten sonra asılsız suçlamalar yapıyor ve asabi davranıyordu. Yıllarca bu konuyu tolere ettim ve yanında olmaya çalıştım. Ancak yaşadığımız bir olay son damla oldu. Artık hayatımda olmaması gerektiğine karar verdim. Normalde yüz yüze konuşmayı tercih ederdim ama artık buna bile gerek olmadığını düşünüp direkt görüşmeyi kestim.
‘Dominant bir karakterdi’ A. D. (44)
Lise döneminde yakın arkadaş olmuştuk ama üniversitede aramız bozuldu. Fazla dominant bir karakterdi. Sürekli kendi dediği olsun istiyordu. Ben daha alttan alan, nahif biriydim. Yaşlarımız büyüdükçe bir şeylerin değiştiğini ve artık bu karakterden hoşlanmadığımı fark ettim. İçimde çok fazla duygu birikmişti ama ona hiçbir şey anlatmadım. Sevgiliden ayrılmak gibi bir durumdu. O çok ağladı ama ben kafamda o kadar bitirmiştim ki daha az etkilendim.
‘Bir aşk hikâyesi aramızı bozdu’ C. N. B. (21)
Arkadaşımdan, başka bir yakın arkadaşım hoşlanıyordu. Kendisine ilgi duyulduğunu bilen taraf, diğerini üzecek hareketler yaptı. Bu olaydan hepimiz etkilendik. Arkadaşlığımızı sözle bitirmedik ama artık birbirimizle görüşmüyoruz. Bir aşk hikâyesi aramızı bozdu.
‘Yazdığında soğuk yapıyorum’ E. Y. (23)
Arkadaşım yeni bir ilişkiye başladı ve sonra tamamen değişti. Tüm hayatını yeni aşkına endeksledi ve bana çok daha az zaman ayırıyordu. Bir noktadan sonra hiç görüşmemeye başladık. Bence bu hareketinin farkında değildi ama ben araya mesafe koydum. Yazdığında soğuk yapıyorum.
‘Biz artık görüşmeyelim’ dedi A. B. (45)
Ortaokuldan beri en yakın arkadaşımdı. Üniversite bitene kadar hiç ayrılmadık. Ben iş hayatına daha erken atıldım ama onunla hep görüştük. İşsiz olduğu günlerde farklı birine dönüştüğünü hissediyordum. Bu sırada ben evlendim ama onu hiç ihmal etmedim. Bir seyahat dönüşü ofisine uğradım. Her zamanki gibi sohbet ederken durdu ve dedi ki: “Biz artık görüşmeyelim.” O an çok normal bir şey söylüyormuş gibi “Tamam, görüşmeyelim” dedim. Bu ayrılık teklifine hem güldüm hem de çok üzüldüm ama durumu kabullendim.