Güncelleme Tarihi:
Benim gibi engeli olanlar için daha erişilebilir bir kentteyim. Fakat en kolayı yine de insanın en iyi bildiği yolmuş. Bilindik işaretler koymaya çalışıyorum burada da kullandığım yollara. Erişilebilirlikle bu yaşadığım şeyin ilgisi yok; kişisel bir durum bu... Eskiler demiş ya ‘her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır’. Yapılan düzenlemeler güzel ama benim onları nasıl kullanacağım daha da önemli. Kendimce yeniden bir dil yaratmak gibi bir tecrübe yaşıyorum burada.
Dil deyince aklıma geldi; sizinle paylaşayım... Bu yazıyı yazdığım gün benim için zor bir gündü. Parçası olduğum dans gösterisinin provaları ağırlaştı, koreografi karıştı. Bir de ‘yeni bir şeyler deneyeceğiz’ dediklerinde içimdeki düğmeler çalışmaya başladı. Stres ve endişelerim arttı. Rolüm gereği sahnenin ucunda, ellerim cebimde, boşluğa ifadesiz bakmam gerek; ancak ben boş bakamıyorum!
Bir adım sonra...
Görüyorken de az gören biri olduğum için ifadesiz yüzün hayalini kafamda oluşturmaya çalışıyorum. Bir yandan da sonraki hareketi düşünüyorum. Bir anda fark ettim. Hep bir sonraki adımı düşünürken hatalar yapmaya başlamıştım!
Önceki günler daha başarılıydım. Çalıştıkça başarım artmalıydı. Birden her şey tersine gitmeye başladı. Bütün motivasyonum çöktü! Belli etmemeye çalışsam da dikkat çekmiş olmalı.
Çalışmanın sonunda koreograflardan biri yanıma geldi ve “Nasıl geçti” dedi. Tercüman yardımıyla “Çok iyi olmadı bugün” dedim.
Neden böyle hissettiğimi sordu. “Rahat olman bizim için çok önemli, buranın dışında yolunda gitmeyen bir şey mi var” deyince “Her şey yolunda ama buradaki sorun neydi, tam olarak kendim de anlayamadım” yanıtını verdim.
‘Dans vücudun şiiridir’
“İzlediğim kadarıyla dans ederken düşünüyorsun. Düşünme, vücuduna bırak, o gerekeni yapacaktır ve seni yönlendirecektir. Akışta olmayan bir şey bile yapsan güzel olabilir. Belki o anki hareketin aslında olması gerekendir ve tasarladığımız hareketten daha güzel bile olabilir. Serbest bırak kendini, dans vücudun şiiridir” deyince resmen içimde ışıklar yandı.
Bu cümleler beni kendime getirdi. Aslında yaşadığım şeyin adı ‘anlaşılmak’. Yazılarımı da biliyormuş, bana “Kendini kelimelerinle ifade ediyordun, artık vücudunla ifade ediyorsun ve bir değişim yaşıyorsun. Bu çok normal, hepsi çok güzel olacak. İzin ver kendine. Bırak, vücudun seni doğru yere götürecek” diye bitirdi sözlerini.
Onu dinlerken anlaşılmanın ne kadar değerli olduğunu bir daha, anladım...