Güncelleme Tarihi:
Son karşılaştığımızda ağzından cımbızla laf alınan bir kadındınız...
- Dur bir dakika! Bugün öyle değilim, konuşasım var.
O zaman başlayalım! Çok kısa sürede yan rollerden başrollere, dergilerin iç sayfalarından kapaklara transfer oldunuz. Derviş Zaim’li, Uğur Yücel’li filmler, ödüller... Zirve korkutuyor mu?
- Ne zirvede ne dipte gözüm var. Bir yer arayışında değilim. Tek isteğim işimi yapıp öğrenmek, eğlenmek... Birtakım hayali şeylere kapılmamaya çalışıyorum. Tek derdim kendimle, kendi kazanıp kaybettiklerimle... Ayrıca benim gittiğim yol zirveyse Michael Caine nerede o zaman?
Sizin kuşak biraz apolitik mi?
- Kesinlikle hayır. Kendi adıma bir dönem çok yakından takip ettim. Artık yoğunluktan biraz ilgimi kaybettim.
Nelere kızıyorsunuz?
- Dürüst olayım mı?
Evet, her zaman...
- Bence bütün yaşananlar bir tekerrürden ibaret. Bunların geçeceğine ve yeniden başlayacağına inanıyorum. Düşünceler içinde kaybolmuş durumdayım ama bir yandan da umutluyum. Bu yüzden kaçamıyorum. Kısaca, filler tepişir, olan bizim gibi çimenlere olur işte.
Korkularınız var mı?
- Her şeyden çok korkuyorum. Düşünmek bizi bitiriyor. Ama düşünelim, daha çok korkalım ve onları yenmeye çalışalım.
Dünya görünüşüz ne?
- Barış ve sevgi odaklıyım. Toplumumuzun meseleleri kişiselleştirdiğini düşünüyorum. Başkalarıyla bu kadar ilgilenmememiz gerekiyor. Daha ne diyeyim?
Size 54’üncü Ulusal Yarışma’dan ve Altın Koza’dan ödül getiren filminiz ‘Kar’ın derdi ne?
- Toplumsal normları kabul etmeyen Müzeyyen’in kardeşiyle tanıştıktan sonra yaşadıklarını anlatıyor. Hayatımı değiştiren bir karakter...
Neden?
- Kusurların, yanlışların ve gördüğümüzde yolumuzu değiştireceğimiz insanların tarafında durmayı çok önemsiyorum. Herkesi ve her şeyi bilmek istiyorum. Bu karakter bana bu yolu açtı.
Filmdeki sevişme sahnelerinin filmden daha çok konuşulmasına bozuluyor musunuz?
- Cinselliği çözememiş bir toplumuz. Ahlakı yanlış yerde arıyoruz.
Nerede aramalıyız?
- Durmamız gereken yer neresi? Ahlakı orada ve kendimizde arayalım. Başkasına bakarken, başkasının alanına müdahale ederken...
Hayattan beklentim; yüksüzlük...
Sinemada ‘sanat filmi’ denen yapımları tercih etmenizin nedeni ekranda yaptığınız popüler işlerden biraz sıyrılmak mı?
- Hiçbirini diğerinden ayırmıyorum, ben heyecanın peşindeyim. Heyecanlanmak, yaşamak, mutlu olmak istiyorum. İşkoliğim. Dizi beni inanılmaz besliyor, çok şey öğreniyorum.
‘Hayat Sırları’nda sizi heyecanlandıran neydi?
- Bu işte aradığımız sıcaklık var. Seher karakterinin de dişiyle tırnağıyla hayata tutunmuş olması beni çok etkiliyor. Burak’la (Ekin Koç) üniversite yıllarında ayrılıyorlar. Burak yıllar sonra aşklarının filmini yapıyor. Sonrası da sırlarla dolu...
Peki sizin sırlarınız neler?
- Sır tutamıyorum. Yük sevmem. Hayattan beklentim de bu; yüksüzlük.
Kendime sahip çıkıyorum; nokta!
Babanız Kıbrıs Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, anneniz bir televizyon kanalında amir. Nasıl bir çocukluktu sizinki?
- Sokakta ve köyde geçen... Çok yaramazdım. Annem-babam çalıştığı için yaz aylarını ve bazı hafta sonlarını Yedidalga Köyü’nde anneannem ve dedemle geçirirdim. Anneannemler kendi kömür ocaklarında kömür işçiliği yapıyorlardı. Bizim evde dünya meseleleri çok önemliydi. Haberlerle büyüdüm.
Ergenlik?
- Hırçın bir ergendim. Toparlanmam için beni 15 yaşında tiyatroya gönderdiler. Orada nefes aldım. Yaptıklarımla ve tipimle dalga geçilmeyen bir yerdi. Yoksa o zamanlar beni kimsenin anlamadığını düşünüyordum.
Artık anlaşılıyor musunuz?
- Kendimi anlatmak gibi bir derdim kalmadı. Kendime sahip çıkıyorum, nokta!
Derviş Zaim’in keşfi hikâyenizin neresinde kalıyor?
- Kıbrıs’ta bir tiyatroda oynuyordum. Derviş Zaim’in deneme çekimi yapacağı söylendi. “Tamam” dedim. Ne yaptığımı çok da bilmeden iş bitti. ‘Gölgeler ve Suretler’i beyazperdede görünce bunu herkes izleyeceğini anladım. Sonra konservatuvarı kazanıp İstanbul’a geldim.
Gerçek olan her şeyin
aşk içerdiğine inanıyorum
Bir röportajınızda “Hiç âşık olmadım” demişsiniz. 24 yaşına kadar hiç mi kalbiniz çarpmadı?
- Perişan olduğum, sürüm sürüm süründüğüm, ciğerimin yandığı günler oldu. Ama her gün kendime “Aşk ne” diye sorup bunu içimde tartışmaya başladım. Belki de o lafı da öyle bir yerden söyledim.
Şimdi âşık mısınız?
- Hayır ama ben bir anlığına da olsa gerçek olan her şeyin aşk içerdiğini düşünüyorum.