Güncelleme Tarihi:
Sadece ateş seslerini hatırlıyorum
Meryem Safa (8)
Abim ve iki kız kardeşim var. Beş yıl önce geldik. Neresinden geldiğimizi hatırlamıyorum ama ateş seslerini hatırlıyorum. Okula gidiyorum, en yakın arkadaşımın adı Yağmur, onu çok seviyorum. Diğer arkadaşlarım hep Suriyeli. Annem Suriye’deki eski evimizin çok büyük ve güzel olduğunu anlatıyor, buradaki evimiz çok küçük. Çay içmeye bize gelir misin?
Öğretmen hep bana kızıyor
Muhammed Soub (11)
Ben üç yaşındayken gelmişiz, Suriye’yi hiç hatırlamıyorum. Annem “Artık dönmeyeceğiz” dedi ama orası neresi ben bilmiyorum. Bir tek bu sokağı biliyorum. Geçen sene okula gidiyordum ama öğretmenim vuruyor diye bıraktım. Başka çocuklar benimle kavga ediyor, öğretmen hep bana kızıyor. Türk çocuklara daha iyi davranıyor ama ben de burada yaşıyorum, ben de Türkçe konuşuyorum. Burada çok mutluyuz, geri dönmeyeceğiz.
Bana ‘Dandik Suriyeli’ deyip gülüyorlar
Ahmed Safa (10)
Üç kız kardeşim var. Beş yıl önce Halep’ten geldik. Burada küçük bir evde oturuyoruz. Komşularımız bizi hiç sevmiyor. Bana “Dandik Suriyeli” deyip gülüyorlar. Bize hiç yardım etmiyorlar, ses yapıyoruz diye kızıyorlar.
Annem bir Türk’le evlendi, ben de artık Türküm
Nesrin El-Ali (13)
Beş yıl önce Halep’ten geldik. Beşinci sınıfa gidiyorum. Halep’te güzel bir hatıram yok ama en kötü günümü hatırlıyorum. Ablamla yengemlere gidiyorduk, bir uçak okulu vurmaya çalıştı. Yengeme kapıyı açsın diye bağırmaya başladık ama duymadı bizi. Sonra açtı kapıyı, içeri girdik, o sırada bomba atıldı. Çok korkmuştuk. Dayımın çocuğu da dışarıdaydı, bizimle onun kolu kanamıştı. Sonra hepimiz Türkiye’ye geldik. İlk Gaziantep’e gittik, iki yıl kaldık. Sonra bir yıl Osmaniye’de. İki yıldır da İstanbul’dayız. En çok Osmaniye’yi sevdim, her yerde Atatürk’ün fotoğrafları ve bayraklar vardı, çok seviyordum. Annem burada bir Türk’le evlendi, babam Türk olduğu için ben de Türküm.
Benim anne-baba Suriyeli, ben Türkiyeliyim
Sabriye Soub (7)
Birinci sınıfa gidiyorum. Çok iyi Türkçe konuşamıyorum. Ablam, abilerim var. Bizim sokakta dizi çekiliyor, ben de okul sonrası buraya gelenleri gezdiriyorum. ‘Vartolu’nun evine götürüyorum. 2 lira, 3 lira veriyorlar. Bazen burası çok kalabalık oluyor, o zaman okula gitmiyorum. Suriye’yi hiç görmedim. Benim anne-baba Suriyeli, ben Türkiyeliyim.
Söylemezsem kimse anlamıyor
Muhammed Abbas (16)
Sekiz sene önce Halep’ten geldik. Halep güzeldi; bizim kapının önüne üç bomba atılana kadar. Bacağımdan yaralandım, ameliyat oldum, şimdi iyiyim. Babam felç geçirdi. Balat’ta büyüdüm ben. Halep’teki evimin çatısı ve penceresi kalmadı, artık oraya dönemeyiz. Geç başladığım için altıncı sınıfa gidiyorum, Türk arkadaşlarım da var. Zaten artık kendimi Türk gibi hissediyorum.Söylemezsem kimse Suriyeli olduğumu anlamıyor.
Annem dönmek istiyor, ben burada mutluyum
Emir El-Bakim (7)
Türkiye’de doğdum. Suriye’ye hiç gitmedim. Annemle babam “Belki bir gün döneriz” diyor. Annem çok dönmek istiyor, burada mutlu olmadığını söylüyor. Ben burada mutluyum, arkadaşlarım var. Büyük çocuklar benimle Suriyeli diye dalga geçiyorlar ama ben Suriye’yi hiç bilmiyorum.
Ailem dönüyoruz dese gitmek istemem
Zehra Soub (13)
Beş erkek, bir de kız kardeşim var. Ben beş yaşındayken Türkiye’ye geldik ama çok hatırlamıyorum, annemin anlattıklarından biliyorum. Annem hep anlatıyor Suriye’yi. Ailem de geri dönmeyi düşünmüyor ama bir gün hadi dönüyoruz deseler, ben gitmek istemem. Burada büyüdüm ve çok alıştım Türkiye’ye. Bir sürü arkadaşım oldu. Kendimi buraya ait hissediyorum, burayı çok seviyorum, sorana Türk olduğumu söylüyorum.
1.646.053
Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocuk sayısı
410.000
Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısı
650.000
Okula gidebilen Suriyeli çocuk sayısı
1.000.000
Eğitim alamayıp ‘kayıp kuşak’ olarak kaydedilen Suriyeli çocuk sayısı
Ahmed ve Meryem Safa’nın kardeşleri Suna burada doğanlardan. Henüz iki yaşında. Abisi ve ablası onun bez ve diğer ihtiyaçlarını gidermek için Balat sokaklarında turistlere yol tarif ederek para kazanmaya çalışıyor.
Uzmanlar yorumluyor
Biriken öfke çok ciddi sorunlara yol açabilir
Prof. Dr. Murat Erdoğan (Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi kurucusu)
◊ Görüştüğümüz Suriyeli çocuklar bize Türkiye’de kalmak istediklerini söyledi. Siz de daha önce büyük bir kısmının Türkiye’de kalacağını açıklamıştınız. Nedir son durum?
- 2015’e kadar geri dönme isteği de imkânı da vardı ama sonrasında çok şey değişti. Suriye büyük güçlerin savaş sahnesi oldu, 500 bin insan öldü, ülke harabeye döndü. Dahası, 2011’den itibaren gelenler yeni yaşamlarını kurmaya başladılar, Türkiye’nin her tarafına kendi istekleriyle dağıldılar. Geri dönüş artık imkânsız hale geldi. Bunu çocuklar da biliyor. Mayıs 2011-Ocak 2019 arasında 410 bin Suriyeli bebek Türkiye’de dünyaya geldi. Sadece 2018’de 140-150 bin çocuk doğdu. Ben 2015’ten bu yana yüzde 80’den fazlası kalacak diyordum, şimdi yüzde 90 diyebilirim.
◊ Okul çağındaki çocukların çoğu Türkçe konuşabiliyor ama ne kadarı eğitim alabiliyor? Eğitimsizlik hangi sorunlara yol açar?
- Okul çağında (5-17 yaş) Suriyeli çocuk sayısı resmi verilere göre 1 milyon 45 bin. Ama Afgan ve Iraklı başta olmak üzere diğer çocuklarla birlikte toplam okul çağı mülteci çocuk sayısı 1 milyon 235 bini aştı. Yaklaşık 600 bin çocuk okullaştırıldı. Kapasite ve dil/alfabe farkından kaynaklanan ciddi sorunlar var. 2019’da en az 450 bin, 2011’den bu yana en az 1 milyon çocuk okullaşamayıp ‘kayıp kuşak’ olarak kayıtlara girdi. Eğitim bütün süreçlerin ilk adımı. Bu, artık bizim geleceğimizi ilgilendiren hassas bir konu.
◊ Konuştuğumuz çocuklardan, Türkiyeli ve Suriyeli çocuklar arasında ciddi gruplaşmalar yaşandığını öğrendik. Bu durum çözülmezse ileride nasıl problemler doğar?
- Eğitimde temel sorun stratejik kararsızlık ve kapasite. Suriyeli çocuklar için ilaveten 1300, diğer mülteci çocuklar da dikkate alınırsa 1700 okula, en az 50-60 bin öğretmene ihtiyaç var. Bunlar için paranız olsa bile zaman gerekiyor. Onun için sıkıntıların olması kaçınılmaz. Yine de 600 bin çocuğun okullaşması büyük başarı. Bu sayı Avrupa’da pek çok ülkedeki toplam ortaöğretim öğrenci sayısından bile fazla. Burada Türk velilerin çocukların eğitimde geri kaldıklarına ilişkin ciddi kaygıları ve eleştirileri var. Bunu da mutlaka ciddiye almak lazım. Aksi halde gettolaşma ve hem Türk hem de mülteci çocuklarda biriken öfke çok ciddi sorunlara yol açabilir.
◊ Peki ne yapılmalı?
Hiç kuşku yok ki uyum süreci artık sadece Suriyelileri değil bizi de ilgilendiriyor. Bu çocuklar savaşın parçası değiller ve şu an Türkiye’de olmak hiçbirinin kararı değil. Hem kayıp kuşakları daha da büyütmemek ve onlara onurlu bir yaşam sunmak hem de kendi huzurumuz ve geleceğimiz için çocuklara özel önem vermemiz gerekiyor.
Günde 350-390 arası Suriyeli bebek doğuyor
Prof. Dr. Şebnem Köşer Akçapar (Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi Yönetim Kurulu üyesi)
◊ Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısı kaç?
Günde 350-390 arası Suriyeli bebek dünyaya geliyor. Dünyadaki benzer örneklere bakarak, bu sayının zaman içinde artmayıp azalacağını düşünüyorum.
◊ Peki okul çağındaki çocuk sayısı?
1 milyonun üzerinde. 2017-2018 eğitim-öğretim yılında, bu çocukların 610 bini okullara gidebiliyordu. 2018-2019 döneminde 650 bine yükseldi. Kız-erkek öğrenci sayıları neredeyse birebir. Türkiye’de geçici koruma altındaki çocukları okullaştırma çabaları, kısa sürede oranları yüzde 62’ye kadar çıkardı. Ancak sorunlar bitmedi, sadece evrildi. Farklı sosyoekonomik nedenlerle, halen okullaşamayan çok fazla Suriyeli çocuk var.
◊ Türkiyeli ve Suriyeli çocuklar arasında okullarda uyum problemi yaşandığını öğrendik. Sizin gözlemleriniz var mı?
Evet, bazı okullarda gruplaşmalar, ayrımcılık, sosyal dışlanma vakaları var. Bu durum, zaten gettolaşmanın ve düşük sosyoekonomik mahallelere eklemlenen mülteci ailelerin bir sosyal eşitsizlik döngüsü içine girmesinden kaynaklanıyor. Kaynakların az olduğu bir yerde, çekememezlik de başlıyor. Eğitim kalitesini artırmak ve daha kapsayıcı bir öğretim olanağı sunmak amacıyla, belli bölgelerde sivil toplumun (Hayata Destek Derneği, İltica ve Göç Araştırma Merkezi gibi) ve tüm illerde MEB’in, UNICEF’in projeleri var. Türkiye’de Suriyelilerin yüzde 96’sı şehirlerde, aramızda ama toplumla pek kaynaşmadan yaşıyor. Çeşitliliği yönetmek ve yukarıdan tektip politikalar üretmek yerine, yereldeki sorunları ve farklı gruplar için ihtiyaçları teşhis edip harekete geçmek gerekiyor.
◊ Bu çocukları topluma katmak ve geleceğe kazandırmak için neler yapılmalı?
- Bu gençleri ve çocukları topluma ve geleceğe kazandırmak ülkemizin de yararına. Türkiye’de de kalsalar, bir gün ülkelerine geri de dönseler, her iki ülke arasında bir köprü rolü üstlenecekler. Beğensek de beğenmesek de artık Türkiye bir göç ülkesi ve bunu iyi yönetmemiz lazım. Bunun için onlara eğitim ve insana yakışır iş fırsatları vermeli, istihdam edilebilirliklerini ve kendilerine yeten bireyler olmalarını sağlamalıyız. Göçmen ve mülteci çocukların ulusal yasalar ve uluslararası sözleşmelerle koruma altında olduğu, çocuk haklarını gözeten ve insan güvenliğini ön planda tutacak politikalar üretmeliyiz.