Güncelleme Tarihi:
Konu akıllı telefonlar, tabletler ve diğer mobil cihazlar olduğunda birçoğumuz başka herkesi ve her şeyi unutarak elimizdeki oyuncağa dalıp gidiyoruz. Telefon ve sosyal medya bağımlılığımız öyle boyutlara ulaştı ki bazen en sevdiğimiz insanlarla sohbet etmek veya onların gözlerinin içine bakmak yerine elimizdeki ekrana bakmayı tercih ediyoruz. Hepimize tanıdık gelen bu davranışın bir adı da var: ‘Phubbing’. Bunu birçoğumuz ya yapıyoruz ya da maruz kalıyoruz. ‘Phubbing Psikolojisi’ (The Psychology of Phubbing) kitabının yazarı ve Avustralya Charles Sturt Üniversitesi’nde bilgi teknolojisi doçenti Yeslam El-Saggaf’ın yürüttüğü bir araştırmaya göre de en çok sevdiklerimizi ‘phub’lıyoruz. Eşlerimiz, yakın arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, çocuklarımız ve anne-babamız bundan mustarip oluyor. Bu dijital çağ bağımlılığının bizi hangi noktalara götürdüğünü uzmanlarımıza sorduk. ‘Phubbing’den etkilenenlerin de yorumlarını aldık.
‘Telefon bencilliği diye ifade edebiliriz’
Umut Fırat Eroğlu, Hürriyet Ekler teknoloji yazarı
* Modern insanın anlık ‘ödül’ ihtiyacını gideren en hızlı araç akıllı telefonlar. Beynimizin ödül mekanizmasını çalıştıran dopamin, günümüzde çok küçük dozlarda fakat sürekli tetiklenen bir hale evrildi. Telefon bencilliği şeklinde ifade edebileceğim phubbing konusu etik boyutlarının yanı sıra bir bağımlılık meselesidir.
* Başkalarına ve insani özümüze değer vermek için nefsimizle, irademizin zayıflıklarıyla mücadele etmemiz gereken tuhaf bir tekno-geçiş çağındayız. Akıllı telefonların bilgisayarı avuç içimize sığdırdığı teknolojik seviyeyi 5-6 yıldır deneyimliyoruz. 5G ve 6G ile doruk noktasına ulaşacak. Yani şu anda hastalık olarak nitelendirilen durumla yeni tanışıyoruz.
* 90’larda TV bağımlılık haline gelmeye başlamıştı ancak bugün evin başköşesinden TV’yi kaldıranların sayısı giderek çoğalıyor. Telefonu elinden bırakamama halinin kişinin özfarkındalığıyla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bir görgü meselesi olduğu için başta aile, okul ve sosyal çevre terbiyesiyle küçük yaşlardan şekilleneceğine inanıyorum.
* Geleceğin dünyasında teknoloji, insanın doğal uzuvlarından biri haline gelecek. Akıllı telefonsuz yaşayamıyorsak şimdiden ‘cyborg’ sayılıyoruz. İlerideyse bu eşiği aşıp teknoloji vasıtasıyla sezgisel etkileşim noktasına ulaşabileceğimizi hissediyorum. O vakit insani etkileşimimizi daraltan değil, zenginleştiren bir boyuta evrilebilir. Diğer taraftan insanlığın önemli bir kısmının da gelecekte teknolojik yaşamdan ve sıkışık medeniyetten ayrılacağını öngörüyorum. Bugün farkındalığı yükselen ailelerin yeni nesil çocukları, daha doğal, özle bağlantılı bir kolektif bilinç aurasında yaşamayı başaracaklar. Buna seçkin bir ütopya gözüyle bakabilirsiniz.
‘Sohbeti derinleştirme isteğimi kaybediyorum’
Atakan Altan (49)
Mimik, bakış, beden hareketleriyle desteklenmeyen bir sohbet, sıkıcılığını bir yana bırakın, amacını yerine getirmiyor. Phubbing zorunluluktan sürdürülen bir iletişim gibi hissettiriyor. Bu noktada sohbeti derinleştirme isteğimi kaybediyorum. Özellikle duygularını yoğun yaşayanlar değer verdikleri kişilerle bu deneyimi yaşamaktan olumsuz etkileniyor. İkinci plana atılmak gibi... ‘Yarım ağızla söyleme’ misali ‘yarım kulakla dinleme’ deyimi dilimize eklenmeli sanırım.
‘İşim bağımlılığımın başlıca nedeni oldu’
Burçin Öztınaz (45)
Bu rahatsız edici bir durum ama zaman zaman ben de yapıyorum. Özellikle iş konusunda gelen WhatsApp mesajları bu bağımlılığımın başlıca nedeni oldu. Hafta sonları veya geceleri bile koyu bir sohbetin veya romantik bir anın büyüsünü bu şekilde bozduğumun farkındayım. Arkadaşlarım ve ailemle bu konuda çok büyümeyen tartışmalar da yaşadım. Benimki sanırım orta düzeyde ve işle ilgili. Bazen “WhatsApp 1-2 saat çökse ne güzel olur” diyorum.
‘Duvara konuşmak gibi oluyor; bazen ben bile yapıyorum’
Zehra Tokgöz (21)
Biz buluştuğumuz zaman karşımdaki kişi telefonla oynadığında duvara konuşuyor gibi hissediyorum. Özellikle ben bir şey anlatırken elini telefona götürünce önemsiz hissediyorum ve konuşma isteğim kaçıyor. Bazen bunu ben de yapıyorum farkında olmadan, o zaman hemen bırakıyorum. Arabada giderken hele de kullanan bensem sohbet birden kesilince bakıyorum arkadaşım telefonla oynuyor, bu insana çok kötü hissettiriyor. Yapılmamalı.
‘Çağa uyumlandığını sanan robotlar gibiyiz’
Mine Ünal (46)
Akıllı cihazlar elimize tutuşturulduğundan beri bir bağımlılığa dönüştü. Bu bağımlılığımızdan sosyal ilişkilerimiz ve tabii ki en yakınlarımız, ailelerimiz olumsuz etkileniyor. Çağa uyumlandığımızı düşünen robotlar gibiyiz. Bu sebeple buluşmaların, sofraların, paylaşımların eski tadı tuzu kalmadı. Dijital dünyada geçirdiğimiz zamanı düşünürsek vahim bir tablo çıkıyor karşımıza. Sosyal varlık insan, maalesef bu konuda sınıfta kaldı.
‘Gençlerde dikkat eksikliği yapabilir’
Uzm. Dr. Emel Buyraz, psikiyatr-psikoterapist
* Gençlik çağı, bireyin kimlik yapısının geliştiği; ötekiyle kurduğu etkileşime bağlı olarak varlığını, değerini, yargılarını, amaçlarını belirlediği bir dönem. Böyle bir dönemde ‘phubbing’ yoğun bir şekilde yaşandığında kimlik gelişimi için gereken sosyal iletişim azalır. Bu yüzden de bireyin kendini algılama süreci sağlıklı gelişmeyebilir. Gençlerde sıkça kendinden memnun olmama durumu görülüyor. Ayrıca sosyal medya bağımlılığıyla birlikte dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi durumlar yaşanabiliyor. Bağımlılığa yatkınlık söz konusu olabiliyor.
* Ebeveynlerin phubbing davranışı sergilemesi, çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanmamasına neden oluyor. Buna maruz kalan çocuk, örneğin bebeklik dönemindeyse, otizme benzer sosyal, iletişimsel sorunlarla karşılaşılabilir. Ergenlik öncesi-okul çağındaysa davranış ve kaygı bozukluklarıyla depresif durumlar ortaya çıkabilir. Ergense anne-babadan uzaklaşma ve bağımlılık görülebilir.
* Çiftlerin iletişimi de hasar görür. Birbirini göz teması kurarak dikkatle dinlemeyen, aynı ortamdayken ortak duyguları paylaşamayan çiftler haline gelirler. Çiftlerden biri bu konuda çaba sarf ederse ve empatik bir karşılık alamazsa da hayal kırklığına uğrayarak partnerinden uzaklaşabilir. Phubbing’e maruz kalan taraf önemsenmediğini ve dikkate alınmadığını düşünüp değersiz hissedebilir.
* Akıllı telefon ve sosyal medya alışkanlıkları yoğun olan bireylerde özmemnuniyetin düşük olduğunu ve daha çok depresif duygular yaşadıklarını gözlemliyoruz.
‘Teknoloji geliştikçe birbirimize olan gereksinim azalıyor’
Ufuk Tarhan, fütürist
* Phubbing telefonumuzu kullanırken gerçek hayatta insanları görmezden gelme eylemini ifade eden bir ‘neolojizm’ (dilde önceden mevcut olmayan sözcükleri yeniden oluşturma). Bence FOMO (güncel haberleri kaçırma korkusu) olduğu müddetçe phubbing’i engellemek olası değil. Son derece yaygın. Gençler daha çok yapıyor tabii.
* Ben de zaman zaman bir phubber’ım ama bu durumdan hoşnut değilim. Farkına vardığımda utanarak düzeltmeye çalışıyorum. Eğer aktif iletişimde olduğum biri ya da birileri tarafından ortamda yapılırsa da çok bozuluyorum. Kafamda direkt o kişiyi saygısız olarak yaftalıyorum. Yapan kişi gözümde önemsizleşiyor.
* Yeni bir şeylere alışmak, yerli yerinde, anlamlı kullanmak zaman alır. Bu tip davranış değişikliklerinin ya da bozukluklarının bir yere varabilmesi için farkındalık, hazım, doygunluk, değişim, gelişim ve tabii ki zaman gerekiyor. Gelecekte daha dengeli kullanmayı mutlaka öğreneceğiz ancak şu var: Teknoloji ve içerikler geliştikçe birbirimizle bir şeyler paylaşmak, karşımızdakinin dikkatini çekmek veya ilişkileri ayakta tutmak zorlaşıyor. Yani birbirimize olan gereksinimimiz azalıyor. Daha çoğunu telefondaki dünyada yapabiliyoruz. Onun için genel olarak direkt iletişimin azalacağını, bunun da psikolojik bozukluk olma kategorisinden çıkacağını öngörüyorum.
* Gelecekte telefon her şeyimiz olacak. Şu anda da büyük ölçüde öyle. Ödeme ve sağlık kontrollerimizi yaptığımız cihazımız, radyomuz, televizyonumuz, oyuncağımız, bilgisayarımız, anahtarımız, geçiş kartımız, kimliğimiz ve daha birçok fonksiyona sahip. Bizimle ilgili tüm detayları içeren, son derece kişisel bir parçamız. Onun için bence 20-30 sene sonra vücuda entegre edilen çiplere dönüşecek.
* Akıllı telefonları ‘bağımlılık yapıyor’ diyerek otomatikman olumsuz bir yere koymamalıyız. Çünkü artık bu insani bir hak ve gereklilik. Telefonsuz hayatımız ne kadar karışık ve eksik hale gelir, düşünsenize. Her alanda elimiz ayağımız oldu. Geri dönüşü yok.