Güncelleme Tarihi:
Çok değil bundan iki elin parmakları kadar yıl önce iklim krizini anlatmak için örnek arar dururdum. Ne de olsa günlük hayatta bir karşılığı olmayan şeyi dinlemek insanlara çok da cazip gelmiyordu. Çok kısa sürede, çok şey değişti. Şimdi artık gün geçmiyor ki iklim kriziyle ilgili ürkütücü bir haber, rapor, araştırma ve bunların gezegendeki örneklerine dair bilgi gelmesin.
Bunun son örneği, Meksika’nın kıyı şeridini vurup, Acapulco kentini yerle bir edip 48 kişinin ölümüne neden olan Otis Kasırgası...
Otis’in yoğunlaşma hızı daha önce görülmemişti; 12 saat içinde sıradan bir tropik fırtınadan en güçlü kategori olan ve dünya çapında her yıl yalnızca birkaç kez meydana gelebilen ‘Kategori 5’ gücünde bir kasırgaya dönüştü. Kasırganın ardından biliminsanları mevcut tahmin araçlarının iklim krizinin atmosfere getirdiği yenilikler nedeniyle artık yetersiz kaldığının altını çiziyor.
Gelelim Türkiye’ye... Malum iklim değişti. Kışa yavaştan girmemiz lazım ama aşırı yavaşız, bir türlü giremiyoruz! Havalar güllük gülistanlık...
Bunun da bir bedeli var. İstanbul’da barajlardaki doluluk oranı yüzde 20’nin altına indi, birçok kentte de barajlar alarm veriyor. Yağışların azlığı sadece karadaki canlıları değil, denizlerdekileri de olumsuz yönde etkiliyor.
Nehirlerdeki su azlığı nedeniyle besinler deltalara taşınamıyor. Bunun bir sonucu olarak da balıkların beslenme alanı deltalar, verimliliğini yitiriyor.
Etki bunlarla da sınırlı değil. Tarlaya atılıp yeşermeyen tohumdan ısıdan etkilenip tekrar açan çiçeğe kadar birçok canlı iklim krizinin etkilerini günbegün yaşıyor.