Güncelleme Tarihi:
Üstümüzde bunaltmayan mis gibi bir güneş var.
Tam nisan havası.
Lokantaların önündeki masalar tıklım tıklım. Tünel’de Lübnanlılar’ın açtığı vegan lokantası Falafel Karim Sahyoun’un kapısında, mönüyü inceleyen turistler ne yiyeceklerini düşünüyor. Az ileride, Ürdünlü bir çift bir gün önce geldikleri İstanbul’da balayı kutlamasındalar. Oturdukları sokaktan kulağımıza, hafif bir Arap müziği çalınıyor. Nereye baksanız, Arapça tabelalar. Fal kafelerde bile Arapça tercüman çalıştıran falcılar... Lübnan’dan gelen iki kardeşin ülkesinde su ve el falı çok meşhurmuş, mesela. Daha önce hiç Türkiye’de fal baktırmadıklarını ama falcıların meşhur olduğunu duyunca dayanamadıklarını söylüyorlar.
Meydanda bir grup genç: Mood Band. Arap bir müzik grubu. Hareketli bir şarkı söylüyorlar. Grubun gitaristi Ömer Alkilani, iki buçuk yıl önce İstanbul’a gelmiş. Üç arkadaşıyla birlikte canlı müzik yapıyorlar. Bazı Türk dinleyicilerin onları çok sevdiğini ama bazılarının da “Burada ne yapıyorsunuz? Gidin Suriye’de savaşın” dediklerini anlatıyor. Alkilani’nin Suriye’deki savaş ortamında bile hiçbir şeyi çalınmamış. Ama Tarlabaşı’nda cüzdanı, telefonu ve anahtarının çalındığını anlatırken, yanımızda bizi dinleyen Türkler’in başları öne eğiliyor. Hemen yanımızda başka bir Arap çift, zorla sahte parfüm satmaya çalışan bir adamdan kaçmaya çabalıyor.
Nihayet Talimhane tarafına vardığımızda, ‘Baba-Oğul Tatlıcısı’nın bir çalışanının da dediği gibi:
“Bölgede Türk yok.”
Aşk Türkiye Turizm Acentası Genel Müdürü Ahmet Durmaz’ın ofisi de burada. 18 Ortadoğu ülkesiyle çalışan Durmaz, geçen hafta Mısır’dan Türkiye’ye sırf ‘Diriliş’ dizisinin setini görmek için gelen dokuz turist ağırlamış.
“Bu, onlar için Boğaz’ı görmekten daha önemliydi” diyor.
Tünel, meydan ve Talimhane’de konuştuğumuz Arap turistlerden Sultanahmet’e gitmeden ülkesine dönen yok ama sanat müzesi veya sergi gezeni de yok. Acentayla gezenler Dolmabahçe ve Beylerbeyi saraylarına, Çamlıca Tepesi’ne de gidiyor. Akşamları da gemilerdeki yemek ve eğlencelere katılıyorlar. Çoğu Türkiye’de kendilerini iyi hissettiğini söylese de kötü muamele gördüklerini söyleyenler de az değil.
Çarşamba günü, saat: 15.00 civarı, İstiklal Caddesi. Kameramızdan önce rahatsız olan turistler sonra meraklarına yenildi ve onlar da bizimle ilgilenmeye başladı.
900.810 - 2017’de İstanbul’a gelen İranlı turist sayısı
ONLARIN GÖZÜNDEN TAKSİM, ESNAFIN GÖZÜNDEN ARAPLAR
Burada her şey ‘first class’!
İstanbul Roma’dan bile güzel
Iraklı Halim Al Bakeem’in İstanbul’a üçüncü gelişi. İstanbul’un havasını çok seviyor: “Taksim bizim ülkemizde çok meşhur. O kadar ki İstanbul’a gidip Taksim’i görmemişsen, İstanbul’a gitmemiş sayılırsın. Avrupa’yı da gezdim ama İstanbul, Roma’dan daha güzel benim için. Çünkü kendimi burada daha rahat hissediyorum.”
Fuhuştan dolayı gece çıkmıyoruz
Abdullah Soub ve Ashar Kifaubelu çifti Ürdünlü. Balayı için Türkiye’yi seçmişler: “İstanbul dendiğinde akla hemen Taksim geliyor. ‘Ezel’, ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Gönülçelen’, ‘Gümüş’, ‘Cesur ve Güzel’ dizilerini izledik. Taksim’i sadece sabah ve öğlen seviyoruz, akşamları sevmiyoruz. Meydan civarında fuhuş yapan kadınlardan rahatsız oluyoruz. Tek sıkıntımız, bu.”
Burada her şey ‘first class’!
Iraklı Süleyman ve Ali Cuburi kardeşler, Taksim’i “Burada her şey first class” sözleriyle özetliyor: “Alışveriş yap, yemeğini ye, üstelik genelde mekânlar temiz. Burası Batı’nın güzel bir örneği. İnsanların çoğu kibar ama kötü davrananlar da oluyor.”
Bahreynli Damra ve eşi Yusuf Abbas bir haftadır burada. Yusuf Abbas, Türkiye’nin ucuz olduğu görüşünde. Hatta Bahreyn’de de şubesi olmasına rağmen, buradaki Zara’dan bol bol alışveriş yapmışlar. Abbas, “Başı açık var, kapalı var; içen var, içmeyen var. Burada kimse kimseye karışmıyor. Biz Türkleri sevdik.”
Mini barlar ve küvetler kalktı
Talimhane’de ağırlıklı olarak, Filistin, Suudi Arabistan, Kuveyt, Lübnan ve Mısır’dan müşteri ağırlayan bir otelin ön büro müdürü: “Taksim’deki bütün oteller Arapça bilen personel arıyor. Odalardaki mini barları kaldırdık. Mini barı kullanıp, ‘Paralı olduğunu bilmiyorduk’ diyerek kavga çıkaranlar oldu” diyor. Başka bir otelin görevlisiyse banyolardan küvetleri kaldırdıklarını, yerine duşakabin koyduklarını anlatıyor.
Taksim’de iki kez soyulduk
Lübnanlı anne-kız Firas ve Arwaa Hajyehia, İstanbul’a çeyiz alışverişi için gelmiş. Bebe, Zara ve Mango’yu çok beğeniyorlar. Camileri gezdiklerini, Boğaz turu yaptıklarını söyleyen anne-kız, Taksim’de güvenlik sorunu olduğunu söylüyor: “İki kez soyulduk. Birinde 100 dolarımız gitti, diğerinde içinde 6 bin dolar olan çantamız.”
Suudi Arabistanlı Suna’nın (Soyadını söylemek istemiyor), Küçükçekmece’de evi var. Ama artık Türkiye’de mutlu değil: “Bizim için ‘Şu Araplar neden çok geliyor?’ diyorlar. Adres soruyorum, cevap vermeden gidiyorlar. Bunlar beni üzüyor.” Yanındaki arkadaşı da çeyiz alışverişine geldiklerini ama mağazalarda kendilerine kaba davranıldığını söylüyor: “Türk dizilerini izleyerek az çok Türkçe öğrendim. Ne konuştuklarını anlıyorum ama onlar benim anlamadığımı zannediyor. Hakkımızda çok kötü şeyler söylüyorlar. ‘Pisler, hiç sevmiyorum’ diyorlar. Biz onlara kötü ne yapıyoruz ki, bize böyle davranıyorlar?”
Propaganda’nın yerine VIP ARABIC
31 yaşındaki Muhammed El Assad, Mısırlı. 12 yıl önce geldiği İstanbul’da evlendi ve buraya yerleşti. “Burası benim ülkem. Nerede evlendim, aile kurdum, benim ülkem artık orasıdır” diyor. Bir zamanlar gece eğlencesinin sembol mekânlarından Propaganda’nın yerine VIP ARABIC isminde bir restoran açtı. Mekânında Arap yemekleri servis ediliyor, Arap şarkıcıların canlı performanslarının yanı sıra ‘Ümmü Gülsüm’ geceleri de düzenleniyor.
En sert birayı sipariş ediyorlar
VIP ARABIC’ın hemen yanındaki Çaykolik Kafe’de çay/kahvenin yanı sıra alkollü içecekler ve nargile de var. Üç yıl önce açılan kafenin çalışanlarından Mustafa Arslan, “Arapların içkiden kaçtığı düşünülür ama onlar da içiyor. Alkol oranı en yüksek, en sert olan biradan istiyorlar. Bu sokak (Gönül Sokak) Araplardan oluşuyor. Lübnanlı anne-kız Firas ve Arwaa Hajyehia mekânın müdavimleri. Müslüman olduğu için gece kulüplerine gitmediğini, içki de içmediğini söyleyen Arwaa Hajyehia, “Sadece nargile seviyorum, burası güvenli de” diyor.
Hacı Baba da artık Al Madina
Taksim’in girişinde meşhur Hacı Baba’nın yerine açılan Al Madina’da bütün Arap ülkelerinden misafirler görebilirsiniz. Mönü Türkçe, Arapça ve İngilizce. En çok künefe tüketiliyor. Bahreynli Yusuf Abbas, bir numaralı mekânının burası olduğunu söylüyor. Mekânın sahibi İsmail Özdemir’e göre burası, nispeten modern Araplar’ın tercih ettiği bir yer: “Davul, türkü, köçek, horon gösterilerinin yanı sıra bir de ‘gelin çıkarma’ şovumuz var. Bir Türk gelininin evden nasıl çıktığını gösteriyoruz.
Arap garson önemli detay
Gönül Sokak’ın hemen köşesinde Arapların ikinci favorisi olan MADO var. Bahreynli Yusuf ve Damra Abbas çifti, burayı sadece yemekleri ve tatlıları için değil, Arap garson çalıştığı için de sevdiklerini anlatıyor.
5-6 bin lira para bırakan var
Hafız Mustafa 1864; tatlıya çok düşkün Araplar’ın favori tatlıcısı. Taksim Meydanı’nın göbeğinde. Mekânın önündeki masaları boş görmek imkânsız. İşletme Müdürü Fatih Aktaş, “Onlar için tatlıda tüketim limiti yok. Hepsinden sipariş verip tadına bakıp yemeden bıraktıkları da oluyor. 5-6 bin lira para bırakan müşterimiz var.”
Güvenli gece kulübü soruyorlar
Suriyeli barista Abdulghani Al Chhabi; dört yıl önce Halep’ten gelmiş: “İstiklal Caddesi’ndeki bir kafede barista olarak çalışıyorum. Kafede bana güvenli bir gece kulübü bilip bilmediğimi soruyorlar. Sormalarının nedeni, daha önce gittikleri yerde eşyalarının çalınması veya fazla hesap istenmesi...”
Otellerin alarmları çaldı
Taksim Süpermarket çalışanlarıysa Arap müşterileri hakkında, “Konakladıkları otellerde pişirmek üzere pirinç satın alanlar olur. Kahve, çay pişirmek için aldıkları minik ocaklarda pilav yaptıklarını söylüyorlar. Birkaç kez otellerin yangın alarmları çaldı” diyor.
Arap çocukları para istiyor
Suudi Arabistan’lı Abdullah Al Safa’ya yaklaştığımızda iki eşi yanımızdan uzaklaşıyor. 10 gün kalacaklar, burada ikinci günleri. Al Safa’nın tek sıkıntısı, İstiklal Caddesi’nde para isteyen Arap çocuklar: “Sadece Araplardan para istiyorlar. Türklerden veya İranlılardan istemiyorlar.”
2.533.355 - 2017’de Arap ülkelerinden gelen turist sayısı
UZMANLAR NASIL YORUMLUYOR?
Kozmopolit Beyoğlu artık renksiz ve erkeksi oldu
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOGU YRD. DOÇ. DR. BÜLENT KÜÇÜK
Bizde ‘ötekileştirme’ iki figür arasında şekilleniyor. Kaba bir tasnifle iki türlü temsiliyet var: Biri; mağdur yoksul mülteci figürü... Diğeri; alışveriş ve eğlence düşkünü, saç ektirme ve botoks için gelen paralı figür... Siyasi veya iktisadi sebeplerle göç edenler kaçınılmaz olarak gittikleri yerde kamusal alanı, sokağı, eğlence ve mutfak kültürünü dönüştürür. Beyoğlu evvelden daha kozmopolitti şimdi daha renksiz erkeksi bir manzara teşkil ediyor.
Gelenler orta sınıf Araplar
MÜLTECİLER ALANINDA ÇALIŞAN ANTROPOLOG ŞENAY ÖZDEN
İstiklal Caddesi’nde gördüğümüz turistler, çoğunlukla Körfez ülkeleri, Irak ve İran’dan gelen orta sınıf turistler. Bu ülkelerin refah seviyesi yüksek vatandaşları İngiltere ve Fransa’yı tercih ederken, orta sınıfları Türkiye’ye geliyor. Taksim’de, Suudi Arabistanlı zengin bir turist de ona hizmet eden Suriyeli mülteci garson da Türkiyeliler tarafından genelleme yapılarak “Araplar” olarak tanımlanıyor. Farklı konumlarda olduklarını görmeden “Ne zaman gidecek
bu Araplar” şeklinde ırkçı bir söylem yükseliyor.
NARGİLEDEN FUHUŞA TAKSİM GECELERİ
Bir dönem Avrupalı turistlerin otellerini doldurduğu, restoranlarında şarap ve balık servis edilen Talimhane’deyiz. Saat 20.00... Burnumuzda elmalı nargile kokusu, kulağımızda kafelerden yükselen Arapça müzikler... Arap turistlerin geceleri nerelerde eğlendiğini öğrenmek için keşfe çıkıyoruz. Bir gözümüz de Talimhane’de fuhuş yaptıklarını öğrendiğimiz Faslı ve Tunuslu kadınlarda... Neredeyse her mekanda trend haline gelen spot ışıklar ve yanıp sönen renkli tabelalar arasından geçerek geceye dalıyoruz...
10.840.595 - TÜRSAB’a göre 2017’de İstanbul’a gelen toplam turist sayısı
Saat: 21.00
◊ Lamartin Caddesi ve onu kesen dört sokak boyunca, nargile satmayan bir tane bile mekân yok. Buna yıllar önce açılan, tasarımı ve barıyla popüler olan Irish Pub dahil... Nargilenin fiyatı ortalama 30 lira.
◊ Arapça tabelalı turizm acentaları hâlâ açık, acentanın önüne stant kurup gezi broşürleri dağıtıyorlar. Biz ve mekân sahipleri dışında herkes Arapça konuşuyor. Garsonlar, tezgâhtarlar, otel personelleri, hanutçular...
Saat: 21.30
◊ Gece yüzünü iyice gösterdiğinde seks işçileri arka sokaklardan çıkıp gelmeye başlıyor. Ne allı pullu elbiseler, ne abartılı makyaj ne de topuklu ayakkabı... Konuştuğumuz kadınlar alelade bir penye elbise ya da kot üstü tişört giymiş.
◊ Talimhane’nin en dibinde bulunan katlı otoparkın arkasındaki tuvaleti üst baş değiştirme kabini olarak kullanıyorlar. Bir yıldır burada yaşayanı da var sık sık ülkesine gidip geleni de...
◊ Saat 22.00’ye doğru sayıları giderek artıyor. Ortada görünen 15-20 kişi var. İkili gruplara ayrılıp Talimhane’nin birbirini kesen dört sokağının içinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar dönüp duruyorlar.
◊ Gözleri bir yandan yoldan geçen Araplar’da bir yandan telefonlarında. Kendilerine kaş göz işareti yapan her erkekle rahatlıkla konuşuyorlar ancak konuşma çok kısa sürüyor.
◊ Buluşma noktası ve saat telefonda kararlaştırılıyor. Pazarlık sokak ortasında yapılsa da telefonda sözleştikleri otele ayrı ayrı gidiyorlar.
◊ Türkçe konuşan hiçbir erkeğe cevap vermiyor ve yanaşmıyorlar. Arkadaşımız Murat Şaka İspanyol olduğunu söyleyerek bazılarıyla İngilizce iletişim kuruyor. Pasaportunun yanında olması gerektiğini hatırlatıp isterse arayabileceğini söylüyorlar.
◊ Bir kadın Murat’a önce oteli olup olmadığını soruyor. Çünkü pazarlık ona göre yapılacak. Eğer otel yoksa toplam ücret 500 dolara çıkıyor.
Talimhane’de belli bir saatten sonra müşterileriyle pazarlık eden Faslı ve Tunuslu seks işçilerine rastlanıyor.
Saat: 22.00
◊ Gecenin ilerleyen saatlerinde seks işçiliği yapan Arap transseksüellerle karşılaşıyoruz. Talimhane girişinde Türk trans bireylerle yan yana bekliyorlar. Volta atmıyor, telefon numarası alışverişine hiç girmiyorlar. Ayak üzeri konuşup anlaşıyorlar.
◊ Murat onlardan biriyle de konuşuyor. Arap trans birey bir buçuk senedir burada yaşadığını söylüyor. 150 lira istiyor. Metronun Talimhane çıkışının arkasında kalan basamaklar insan dolu. Ellerinde çekirdek ve birayla olup biteni izliyor, translara laf atıyorlar.
Saat: 22.30
◊ Talimhane’nin meydan girişinde bekleyen üç Türk trans bireyden ‘Eda’ ile konuşuyoruz. Eda, Talimhane’de her geçen gün sayısı artan Arap seks işçilerinden memnun değil: “Onlar yüzünden ekmek yiyemiyoruz artık. Gitsinler buradan!”
Saat: 23.00
◊ Talimhane’nin en meşhur gece mekânı Şehzade’deyiz. Müşterileri tamamen Arap ve onlara yönelik dekore edilmiş. Altın varaklar, abartılı süslemeler, taht gibi yapılmış localar... Mekânın tam ortasında ‘Şehzade Locası’. Altın sarısı kaplanmış ve en pahalı olanı.
◊ Mekân saat 21.00’de açılıyor; program sabah 05.00’e kadar. Gece sonuna kadar üç farklı sanatçı sahne alıyor. Sadece Arapça şarkılar seslendiriliyor. Aralarda DJ yine Arapça müziklerle eğlendirmeye devam ediyor.
Saat: 01.00
◊ Şehzade’nin masaları ve locaları bir-iki tanesi dışında dolu. Hangi ülkeden geliyorsanız masanıza o ülkeye ait bayrak geliyor. Yan masamızda Suriye’den iki erkek ve tam karşımızda Suudi Arabistan’dan altı çarşaflı kadın var. Gece boyunca nargile içip eğleniyorlar.
◊ Tam arka masamıza Lübnan-Tunus-Fas karışımı kalabalık bir grup geliyor. Kadınlar son derece bakımlı. Dikkat çeken stiletto ayakkabıları ve kürkleriyle gece boyunca pistte dans ediyorlar. Çoğunlukla bira ve viski içiyorlar.
◊ Gece boyunca mekânı davul şov, tennure ve dansözler renklendiriyor. Arap turistler dansözlere para takarken cömert. Her dansözün üzerinde en az iki bin lira olduğunu sayabiliyorsunuz.
Saat 02.00
◊ Assolist yaklaşık yarım saattir sahnede. Assolistle birlikte Arapların meşhur geleneği ‘tahiye’ de başlıyor. Bahşiş karşılığı sanatçıya adını anons ettirip istediğin kişilere selam göndermek demek ‘tahiye’.
◊ Hemen hemen her masa ülkelerine selam göndererek 100-200 dolar tahiye yapıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde Iraklı bir masa Saddam Hüseyin’e selam göndererek 400 dolar ‘tahiye’ yapıyor. Bir başka masaysa Kaddafi’ye... İstanbul’dan Kaddafi’ye bu selamın bedeli 750 dolar...
Saat: 03.00
◊ Artık şov bitti, halay havaları başlayınca pist kalabalıklaşıyor. Bu tempo hız kesmeden 05.00’e kadar sürecek. Yan masamızda oturan ve votka içen üç genç kız, başka masalarla telefon alışverişi yapıyor. O sırada ‘Şehzade Locası’ndan personele dağıtılan bahşişler gözümüzden kaçmıyor: En küçük banknot 100 lira.
Saat: 04.00
◊ Müzik hız kesmiyor. Tuvalette, her biri 50’sinin üstündeki yedi kişilik Lübnanlı kadın masasından birkaçıyla karşılaşıyoruz. Çat pat İngilizceleriyle, buraya gelip nargile içmeyi çok sevdiklerini, Beyrut’ta bu mekânın çok meşhur olduğunu söylüyorlar.
◊ Müşteriler en çok viski içiyor. Şişe fiyatı 700 liradan, 2 bin 250 liraya kadar çıkıyor. Bir büyük rakının fiyatıysa 300 lira. Ama tuhaf bir durum var: Eğlenceye içki ve nargileyle başlayan Araplar, sabaha karşı masalarına yemek siparişi vermeye başlıyor.
Saat: 04.30
◊ Program ayrı tempoda devam ediyor ama biz buradan ayrılıp hemen karşıdaki Al Khaleej Club’a geçiyoruz. Burada konsept farklı. Daha pavyonvari bir hava var: Ortada bir sahne ve etrafında masa ve localar... DJ Arap pop çalıyor.
◊ Pistte dört Arap kadın hafifçe salınıyor. Masalarda oturan erkekler de onlara bakıyor. Sıra gecesi düzeninde dizilmiş masalarda neredeyse hiç kadın yok. Masa fiyatları 300, loca fiyatları 500 liradan başlıyor. Bu fiyata çay, kahve ve fıstık dahil.
563.231 - 2017’de Türkiye’ye en çok turist yollayan Suudi Arabistan’dan gelenlerin sayısı.