Güncelleme Tarihi:
Teknolojiyi seven, kodlama yapmaktan hoşlanan, tablette matematik ve kelime oyunları oynayan, Netflix’te çizgi film izleyen bir erkek çocuk annesi olarak, teknoloji konusundaki gelişmeleri yakından takip ediyorum. YouTube’taki oyuncak tanıtma videoları ve rap şarkıcılarının yarım yamalak bir Türkçeyle söyledikleri şarkıları dinlemesinden hoşlanmasam da neye, neden ilgi duyduğunu anlayabilmek ve onu siber zorbalık, çevrimiçi istismar, yaşına uygun olmayan içerikten koruyabilmek için, iletişimimizi koparmıyorum.
Haliyle bu hafta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Google’ın, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü işbirliğinde oluşturduğu programları dinlemek için Ankara’ya davet edildiğimde, büyük bir merakla gittim.
1 milyon öğretmen sertifika alacak
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, Google’la 2017’den beri ortak çalışmalar yürüttüklerini belirtiyor. Örneğin ‘Keşf@ Bilinçli İnternet Hareketi’ projesi, internet ve teknoloji kullanımıyla ilgili temel becerileri çocukların henüz ilköğretim çağında kazanmalarını amaçlayan bir program.
Birinci sınıftan altıncı sınıfa kadar internetle ilgili temel kavramlar, çevrimiçiyken güvenli ve etik davranışlar geliştirme, kodlama, dijital okuryazarlık gibi konularda, öğretmenlerin bilişim teknolojisi derslerinde uygulayabilecekleri kapsamlı bir içerik sunuyor.
Bakanlık ve Google’ın ortak yürüttükleri, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Adnan Boyacı’nın açıkladığı yeni projeyse öğretmenler için dijital dönüşüm sertifika programı.
Google Türkiye Kamu İlişkileri Müdürü Pelin Kuzey, şirket olarak sertifika programına katılan her branştan öğretmenlerin algoritma tasarımı, soyutlama, ayrıştırma, örüntü tanıma gibi bilgi işlemsel düşünme becerilerini anlayıp matematik, Türkçe, sosyal bilgiler gibi temel ders içeriğine entegre etmelerini sağlamayı amaçladıklarını belirtiyor.
Şubat 2020’de, uzaktan eğitim modeliyle başlayacak programla yaklaşık 1 milyon öğretmene ulaşılması hedefleniyor.
Google için bir ilk
Google Türkiye Kamu İlişkileri Müdürü Pelin Kuzey, Milli Eğitim Bakanlığı’yla yaptıkları bu işbirliği modelinin şirketleri için bir ilk olduğunu belirtiyor. Türkiye bu konuda Japonya, Ukrayna, Nijerya gibi ülkelere de ilham ve örnek oluyor.
Evladım, kapat şu tableti artık!
Okul tarafındaki gelişmeler güzel, peki biz ebeveynler olarak evde nasıl bir yol izlemeliyiz? Yol gösterici cevaplar uzmanlardan geliyor.
Üç yaş öncesi çocuklar ekran önünde yalnız kalmamalı
Esra Bilgiç (Dr. Öğr. Üyesi/Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölüm Başkanı, Dijital Medya ve Çocuk Platformu Genel Koordinatörü)
0-3 yaş grubu çocuklar tablet veya telefon kullanmamalı. Bunun yerine onlara bol bol kitap okunmalı ve etkileşimli iletişim kurulmalı.
Üç yaş öncesi çocuklar dijital ekran önünde tek başına bırakılmamalı. Yine üç yaş altında ekranla ilişki kurulması halinde bu süre 15-20 dakikayı aşmamalı.
Daha büyük yaşlarda ekran süresinden önemli, başka bir husus devreye giriyor: İçerik. Altı yaşında bir çocuğun bir saat boyunca YouTube algoritmaları tarafından önüne çıkarılan videoları art arda izlemesiyle aynı süreyi ScratchJr uygulamasında kodlama yaparak kullanması arasında büyük fark var. Çocuk ilkinde pasif konumdayken, ikincisinde bir öğrenme süreci içinde, aktif konumda deneyim yaşıyor. Bu nedenle, çok iyi seçilen içeriklere odaklanmak, ekran süresine odaklanmaktan daha önemli.
Kesin süreler dile getirmektense her yaş grubunda ekrana, sosyal etkinliğe, kitap okumaya, açık havada vakit geçirmeye, fiziksel egzersize, aile içi iletişime ve uykuya dengeli vakit ayrılmalı.
********
Ona cihaz almaya karar verirken tehlikeleri fark etme olgunluğuna bakılmalı
Selenga Gürmen (Dr. Öğr. Üyesi/Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Bölümü, aile terapisti)
Ebeveynler çocukları için rol model olmalı, yani kendi kullanımlarını gözden geçirmeli.
Özellikle sekiz yaş ve sonrasında ödev ve eğlence için kullanılan ekran saatleri ayrılmalı; bu süreler çocukların fiziksel sağlığını tehdit etmeyecek şekilde düzenlenmeli.
Cihaz almaya karar verirken çocuğun eşyasına sahip çıkma becerisine, kural ve sınırlara uymasına, tehlikeleri fark etme olgunluğuna bakılmalı. Bu özellikler varsa ortak bir planla kullanım yer ve zamanlarına karar vererek telefon veya tableti alıp takibini yapabilirsiniz.
*******
Onu çevrimiçi istismar ve zorbalıktan nasıl korumalı?
Ebeveynler dijital dünyanın riskleri hakkında bilgilenmeli. Çocuklarıyla bu riskler hakkında gözetleyerek değil, samimiyetle konuşmalı ve onların sanal dünyada ne yaptıklarını kesinlikle bilmeli. Çocukların çevrimiçi araçlarla odalarında tek başlarına değil, ailenin ortak kullanım alanlarında vakit geçirmesi pek çok riski en baştan önleyebilir.
(Esra Bilgiç)
Onun zorbalığa maruz kalan çocuk olabileceği gibi, zorbalık yapan bir çocuk olabileceği ihtimali de düşünülmeli. Çocuklar siber zorbalığı kötü oldukları için değil, popüler olmak için ya da çok zarar gelmeyeceğini düşündükleri için uygulayabilirler. Onlara sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların da en az fiziksel zarar kadar kötü etkileri olabileceğini anlatmak çok önemli. (Selenga Gürmen)
Nereden öğrenilir?
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü’nün çocuk haklarını gözeterek hayata geçirdiği ‘Dijital Medya ve Çocuk’ platformu aileler için iyi bir kaynak. Sitede çocukların dijital medya kullanımına dair akademik olarak güvenilir pek çok veri ve bilginin yanı sıra oyun ve uygulama önerisi bulabilirsiniz. dijitalmedyavecocuk.bilgi.edu.tr