Güncelleme Tarihi:
Benim kaygım, kadınların korkmaya başlayıp, sahip oldukları özgürlükleri bu korkuya teslim etmeleri...
Her gün kadınlara uygulanan ve maalesef kimsenin hak ettiği cezayı almadığı pek çok baskı ve şiddet haberi okuyoruz. Kuşaklarca üzeri örtülen ve susulan ev içi şiddetin sokağa da taşması olarak görüyorum bunu... Kadına dönük şiddet evde ailenin kadınlarından sokakta gördüğü tüm kadınlara kadar giden bir bütün... Bazı kişiler kadınlara böyle davranmayı bir hak olarak algıladı korkarım, sessizlikten alınan cesaretle bu tür tacizler kamusal alanlarda da rahatlıkla ve sıklıkla tekrarlanmaya başladı.
İki buçuk yıldır kickbox eğitimi alan Berrak Tüzünataç, bu kareyi geçen yıl ‘Filinta’ dizisindeki rolüne hazırlanırken paylaşmıştı. Oyuncunun saldırganlara yönelttiği tweet sonrasında, aynı kare yeniden sosyal medyayı salladı.
Bir kadının giyinirken kendine soracağı soru “Başıma ne gelir” olmamalı...
Sokakta şiddet görmek kadar ‘Sokakta şiddet görürüm’ tedirginliği de ürkütücü. Ama hiç kimse yalnız değil, birbirimize sahip çıkmalı ve bir güç olmalıyız bence. Bir kadının giyinirken kendine soracağı soru ‘Başıma ne gelir?’ olmamalı. Her şeye rağmen bu soruyu kendine sormayan ve mesleğim gereği medyada da görünürlüğü olan bir kadın olarak, o attığım ‘kickbox’ tweet’iyle, bu hakkın sadece belli bir grup kadının değil, her kadının hakkı olduğunu hatırlatmak; cesaret ve güç vermek istedim,
böyle bir kaygı yaşayan her kadına...”
TEDİRGİNİZ AMA TAVİZ VERMİYORUZ
Kadınlar, taciz ve saldırılar karşısında ne düşünüyor? Şort giymek, onlar için neden önemli?
Şortumu giyiyorum ama çantama biber gazı spreyi de atıyorum
Biri kız, iki çocuk annesiyim. Geçen yıl Eminönü’nde dizimin bir parmak üzerinde şort giydim diye yaşlı başlı bir kadın tarafından “Milletin nefsini bozuyorsun” hakaretini işittim. Kadın, erkek, farklı bir zihniyet var burada... Giysilerim, kent yaşamına uygun ve kesinlikle kışkırtıcı değil. Olsa bile kanımca karşılığı saldırı olmamalı zaten... Kickbox bilmiyorum ama çantamda biber gazı spreyi taşıyorum. Bir kadının böyle korumalara ihtiyaç duyması bile derdin büyüklüğünü gösteriyor.
Pınar Kul, 36, Tasarımcı
Sadece belli semtlerde değil, her yerde tedirginim
Son iki-üç senedir giyerken en azından boyu konusunda dikkatli davranıyorum ve daha fazla tedirginim. Bu tedirginliği istisnasız her yerde yaşıyorum. Genelde laf atıldığı zaman tepkimi ortaya koyuyorum. Kendimi savunmam gerekirse, savunurum da. Ama korkuyor muyum, evet. Sanırım bu korkunun kaynağı, saldırganların alınıp sonra serbest bırakıldığını duymamız. Gerçekten caydırıcı bir ceza olsa, kendimizi bu kadar tedirgin hissetmeyiz.
Selin Türkmen, 36, İletişim Uzmanı
Birbirlerinden cesaret alıyorlar, sesimi yükseltince de korkuyorlar
Dört Levent’te oturuyorum, işyerim de Bağcılar’da. Saldırı olmasa da, laf atma gibi durumlarla oldukça sık karşılaşıyorum. Geçenlerde metro girişinde toplanmış birkaç kişi şortuma laf etti, ben de “Ne var?” diye çıkıştım. Bağırdım, bunun üzerine “Sana söylemedik” gibi laflar geveleyip dağıldılar. Zaten bunun şortla da ilgisi yok, bu zihniyet pantolon giysem de saldıracak. Korkup sustuğumuz vakit, her şey daha kötü olacak. Onun için sesimi yükseltiyorum.
Merve Dündar, 27, Gazeteci
Sanırım ben de panter gibi saldırırım
Gideceğim yere ya da kullanacağım taşıta göre kıyafet seçiyorum. Annem, Melisa Sağlam’ın minibüste uğradığı saldırı görüntülerini izleyince ilk iş beni aradı ve “Sakın bir daha şort giyme” dedi, tabii iyi niyetinden. Ben de bir kız çocuğu annesiyim, ona böyle bir şeyi asla söylemek istemiyorum. Belki de sırf bu yüzden, daha da çok giyiyorum. Tedirginlik yaşıyorum ama taviz vermiyorum. O görüntüleri de izlediğimde “Helal olsun” dedim. Ben olsaydım belki panter gibi üzerine de saldırabilirim.
Nil Paçal, 32, Pazarlama Uzmanı
UZMAN GÖRÜŞÜ
Amaç, özgür kalma yetisini sınırlama
Yard. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu
Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi
Yaşadığımız toplumun kadınların giyim seçimlerini kısıtlama pratiği yeni değil. Bu son olaylar bu yerleşmiş pratiğin sadece yeni bir şekli. Engellenmek istenen kadının giyim objelerini değil, özgün karar verme yetilerini ve seçimlerini kısıtlamak. Kadının kamusal alanda var oluşuna getirilmek istenen bir engel. Bu kısıtlar kadına, sadece erkin belirlediği şekillerde kamusal alanda var olabileceğini bildirir. Bu ‘kabul edilebilirlik’ kriterleri hep ataerkil sistem tarafından verilir. Yani bu olayların kişi özelinde olaylar olduğunu düşünmemeliyiz. Erkeklerin tepkisizliği de büyük bir sorun; aleni olarak, kalabalık yerlerde gerçekleşse de bu olaylar, kadınlar nedense hep yalnız bırakılıyor. Erkekler tepkisiz kalmayı seçiyor.