Güncelleme Tarihi:
Thomas Crowther, COP28’de (2023 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) ‘Doğa Günü’ etkinlikleri kapsamında söz aldığında, kitlesel ağaçlandırmaların iddia edildiği gibi çevresel bir çözüm olmadığını savundu ve “Yeni oluşturulan ormanların karbonu azaltma potansiyeli çoğu zaman abartılıyor. Biyolojik çeşitliliğe zarar verebilirler” dedi. Oysa Crowther daha 2019 yılında dünyaya ilave 1.2 trilyon ağaç dikilebileceğini, bunun da atmosferdeki karbonun üçte ikisini tutabileceğini söylemişti.
Peki, ne oldu da ünlü ekolojist fikrini değiştirdi? Nedenleri ülkemizin gerçeklerinde saklı. Avrupa-Sibirya iklim kuşağının hâkim olduğu Karadeniz yaprak döken ormanlarla kaplı. Biraz aşağı indiğimizdeyse İran-Turan denen bizimse bozkır olarak nitelendirdiğimiz iklim kuşağının etkileri hüküm sürüyor. Bu coğrafya ağaç yapmayan, ancak bol bol otların hâkim olduğu bir görünüme sahip. Buğdayın da anavatanı olan bu bölge biyolojik çeşitliliğimizin üçte birine ev sahipliği yapıyor. Daha aşağıdaysa Akdeniz iklimi etkili. Bu iklim kuşağı da makilikler ve kızılçam ormanlarıyla kendine özgü bir çeşitliliğe sahip.
Ülkemizde doğa ağaca indirgendiği için genelde bozkıra yolu düşenler neden buralar ağaçsız diye üzülür ve akla ilk gelen bomboş görünen uçsuz bucaksız bozkırın ağaçlandırılması olur.
Bir yer orman olacaksa, bir yerde ağaç yetişecekse doğa zaten bunu kendi yapıyor.
Bu nedenle Ankara’nın ötesine geçildiğinde adım başı hatıra ormanıyla karşılaşırsınız. Ağaç dikme faaliyetleri iyi niyetle yapılmış da olsa sonuçları açısından doğa için bozkırın bağrına saplanmış bir hançer işlevi görüyor.
Şimdi düşünün: Bozkırda yaşayan bir çiçeksiniz. Üstünüze konan kelebek ve böceklerle binlerce yıldır aynı yere tohum bırakıp aynı yerde hayat buluyorsunuz. Ve bir gün biri gelip tam tepenize bir ağaç dikiyor. Doğanın binlerce yılda yapmadığı bir şey yapılıyor ve siz onun gölgesinde bir daha gün yüzü görmemek üzere yok olup gidiyorsunuz. Tabii sizinle birlikte orada yine binlerce yıldır yaşayan kelebek ve böcekler de...
İşte Thomas Crowther tam da buna dikkat çekiyor. Daha önce kendi çağrısıyla dünya çapında popülist bir kampanyaya dönüşen ağaç dikme furyasının biyolojik çeşitliliğe zarar verdiğini ve bunun bir kandırmacaya dönüştüğünü, bazı gerçekleri kamufle ettiğini söylüyor. Oysa iklim kriziyle baş etmenin yolu çok basit: Fosil yakıtlardan vazgeçmek!
Eğer bir yer orman olacaksa, bir yerde ağaç yetişecekse doğa zaten bunu kendi yapıyor. Ağaç olmayan yere ağaç dikmek doğanın dengelerini bozmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor.
KISA KISA
Soğuklardan kaçtı
Yeni yılın ilk güzel haberlerinden biri Gediz Deltası’ndan geldi. Ülkemizde yaşamayan ve buralara çok uzaklardan gelen Moğolistan örümcekkuşu, kuş gözlemcileri tarafından görüntülendi. Bu kuşun ülkemizde ikinci kez arzı endam etmesinin nedeninin kuzeydeki soğuklar olduğu düşünülüyor.
En sıcak yıl oldu
2023 yılı, insan faaliyetlerinden kaynaklı iklim değişikliğinin yol açtığı ve doğal El Niño hava olayının da etkisiyle, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu. Avrupa Birliği’nin iklim izleme servisi Copernicus, 2023’ün fosil yakıtların insanlar tarafından yaygın kullanılmaya başlamasından önceki dönem ortalamasına kıyasla 1,48 derece daha sıcak olduğunu söylüyor.
Tehdit altındalar
Natura Ecology and Evolution dergisinde yayımlanan araştırma Afrika’daki yırtıcı kuş popülasyonunun çöktüğünü gösteriyor. Araştırmaya göre incelenen 42 yırtıcı kuş türünün yaklaşık yüzde 90’ında azalma yaşandığı ve üçte ikisinden fazlasının küresel boyutta tehdit altında olduğu belirtiliyor. Araştırmada bu durumun ileride ciddi sorunlara yol açabileceğine de dikkat çekiliyor.