Güncelleme Tarihi:
Bu yıl ekili alanları tarımsal kuraklık vurdu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, üretim açısından son derece kritik olan bahar yağışlarında bölgelere göre yüzde 83.3’le yüzde 65.5 arasında değişen oranlarda azalmalar oldu. Kuraklık yazın da devam ederek birçok ekili ürünü olumsuz etkiledi. “Türkiye’yi bütün dünyayı beklediği kadar büyük bir gıda krizi bekliyor mu” diye sorduğumuz Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz “Evet” diyor... “Biz çocukken dünyada az sayıda kendi kendine yeten ülkeyiz diye gururlanırdık ama şu anda pek çok ürünü ithal ediyoruz. Bizim çiftçimiz de buna karşılık yurtdışına ihraç edilecek ürünleri üretiyor. Bütün bu sistem biz yurtdışından buğday alabildiğimiz sürece çalışır” diye anlatan Kurnaz şunları söylüyor:
“Ülkemiz yaklaşık olarak 10 bin yıldır tarımın yapıldığı bir yer. Toprağımız yorgun. Artık toprağa özel önem vermeliyiz. Bu nedenle acilen tarımın öncelikli problem olarak masaya yatırılması gerekiyor. Çiftçilerin desteklenmesi, damlama sulama, doğru tohumların üretilip kullanılması gibi önümüzde duran birçok konu var.
Tohum açısından dışa bağımlılığımız oldukça ciddi mesela. Tüm üretim ve tedarik zincirinde köklü değişiklikler yapılması gerek.
Bu da üreticileri teşvik ederek gerçekleştirilebilir.
Çiftçi atadan ne gördüyse öyle yapıyor ve ‘şunun yerine bu para ediyormuş’ diye devam ediyor. Gelecek konusunda çiftçinin hiçbir fikri yok. Özetle; bizim çiftçiye çok iyi bakmamız, yol göstermemiz ve onun kazanmasını sağlamamız gerekiyor.”
Krizin parça parça da olsa yaşandığına dikkat çeken Kurnaz şunları anlatıyor: “Belki yarın, belki yarından da yakın bu krizin içine sert bir şekilde girebiliriz. Bulguru buluruz, fasulyeyi bulamayız. Birtakım ürünlerde aşırı fiyatlar yaşanması da ürünün bulunamaz olduğu manasına geliyor. Aslında parça parça bu krizi yaşıyoruz. Bunun için artık aşırı hava olayları gibi şiddetli bir şeyin olmasına da gerek yok. Örneğin, bu yıl Karadeniz’de fındık rekoltesi çok düştü. Çünkü fındığın kurutulması gereken ağustos ve eylülde güneşli bir gün olmadı. İnce ince yağmur yağdı, aşırı hiçbir şey yok. Ama kırılganlık o kadar arttı ki koşulların biraz değişmesi artık çok şeyi etkiliyor.”
KİMYASALLAR DA GIDA GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDİYOR
(Gıda Güvenliği Derneği)
Gıdalardaki tehlikeli kimyasallar çok çeşitli. Son yıllarda, bitki koruma ürünlerinin kalıntıları, küf gibi doğal toksik maddeler, işleme sırasında oluşan toksinler, gıda alerjenleri, kurşun ve cıva gibi ağır metaller, endüstriyel kimyasallar, ambalaj materyallerinden geçen maddeler ve hile amaçlı katılan maddeler de gıda güvenliğini ciddi ölçüde tehdit ediyor.
KAYISI, ÜZÜM, FINDIK... KAYIPLAR GİDEREK ARTACAK
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi’nin yaptığı çalışmalara göre 2021-2050 arasında Malatya kayısısında yüzde 40, fındıkta yüzde 13, üzümde Ege Bölgesi’nde yüzde 20, Güneydoğu Anadolu’daysa yüzde 40’lara varan verim kaybı bizi bekliyor. Araştırmaya göre sıfır derecenin altındaki soğukların ve 36-37 derecenin üzerindeki sıcaklıkların tarımsal ürünlerde yıkıcı etkisi var.
811 MİLYON KİŞİ YETERSİZ BESLENDİ
Birleşmiş Milletler’in bu yıl temmuzda yayımladığı Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu Raporu’na göre, 2020’de dünyada yaşanan açlıkta pandeminin de etkisiyle çarpıcı bir artış oldu.
2020’de nüfusunun yaklaşık onda biri (811 milyon kadar insan) yetersiz beslendi.
Yetersiz beslenenlerin yarısından fazlası (418 milyon) Asya’da; üçte birinden fazlası (282 milyon) Afrika’da; daha az bir kısmı da (60 milyon) Latin Amerika ve Karayipler’de yaşıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleşti: 2020’de gıda güvensizliği yaşayan her 10 erkeğe karşılık 11 kadın gıda güvensizliği yaşadı.
2020’de 5 yaşından küçük 149 milyon çocuğun bodur veya yaşına göre çok kısa olduğu tahmin ediliyor. Buna karşılık
yaklaşık 39 milyon çocuk fazla kilolu.
2 MİLYON HEKTAR BOŞ ARAZİ VAR
(Türkiye Ziraat Odaları Birliği)
Kuraklığın bir sonucu olarak önümüzdeki dönemde piyasada yaşanacak arz-talep dengesizliği tüketiciyi de olumsuz etkileyecek. Tarım ürünleri fiyatlarında istikrar kalmayacak. Bu nedenle üreticiler desteklenmeli ve üretim yapılmayan bir karış toprağımız kalmamalı. Bu artık hayati bir öncelik. Atıl durumda bekleyen 2 milyon hektar arazimiz hızla tarımsal üretime kazandırılmalı.
KISA KISA
GÖKYÜZÜNÜN GERÇEK SAHİPLERİ SEMALARIMIZDA
Yırtıcı kuşların sonbahar göçü devam ediyor. Avrupa’dan Afrika’ya doğru 40 bin kilometreyi bulan yırtıcı göçünün yıldızları kartallar, şahinler ve akbabalar. İstanbul’daysanız çok şanslısınız. Açık bir havada gökyüzüne baktığınızda süzülen bir yırtıcıyı görme olasılığınız çok yüksek. En iyi gözlem noktaları ise Sarıyer ve Çamlıca gibi şehrin daha kuzey tarafları. Öte yandan Çoruh Vadisi ve Karadeniz hattıyla Amanos Dağları’ndan geçen güney hattı göçün iyi izlenebileceği yerler.