Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2019 08:30
ABD Başkonsolosu Jennifer Davis ve oyuncu Mert Fırat, kadının güçlendirilmesini ve cinsiyet eşitliğini merkeze alan bir sanat projesi için bir araya geldi. Amerikan Başkonsolosluğu ve A ‘Zero1’ işbirliğiyle InogarArt’ta gerçekleşen proje kapsamında, Davis ve Fırat’la InogarArt’ta buluştuk. Kadın haklarından ve cinsiyet eşitliğinden bahsederken ikisi de ‘Atatürk’ dedi.
Baharı karşılamaya hazırlandığımız ılık bir nisan günü Amerikan Başkonsolosu Jennifer Davis ve oyuncu ve InogarArt’ın kurucularından olan Mert Fırat’la Ataşehir’de, genç sanatçıları ve girişimciler için bir vaha niteliğindeki InogarArt isimli merkezde buluşuyoruz. Amerikalı Başkonsolos Davis’e ilk olarak Mert Fırat’ı tanıyıp tanımadığını soruyorum, “Biliyorsun, sana daha önce ‘Ezel’ dizisini ne kadar sevdiğimi söylemiştim, Mert Fırat’ı da tabii ki dizilerden tanıyorum!” diyor. Karşımdaki herhangi bir Amerikalı diplomat değil, internetten Türk dizileri seyreden, Kenan İmirzalıoğlu’nu beğenen, Orhan Pamuk okuyan, cinsiyet eşitliği için çalışan, iki çocuk annesi bir kadın. Şimdi de kadını merkeze alan bir sanat projesi için Mert Fırat’ın kurucu ortaklarından olduğu InogarArt’a destek veriyor. Jennifer Davis ve Mert Fırat’la toplumsal cinsiyet eşitliği ve sanat üzerine konuştuk...
Jennifer DavisZiyaret sebebimizle başlayalım: Nedir projenin amacı?- AAI, ABD’de Dışişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan ve 6 eyalette var olan bir program. Türkiye’deki projede anafikir, buradaki yerel sanatçıları desteklemek. Bunun için dijital sanatlarda uzman olan Amerikalı yeni medya sanatçısı Heidi Boisvert de genç yeni medya sanatçılarına destek vermek amacıyla buraya geldi.
‘Fırat’ın sosyal sorumluluk projeleri takdire şayan’Mert Fırat’ı tanıyor muydunuz? Filmlerini ya da dizilerini seyretmiş miydiniz? - Tabii ki, çok ünlü! Onu herkes tanıyor. ABD Başkonsolosluğu’nda da çok hayranı var! İyi bir aktör olmak önemli bir şey tabi - ki bu Mert’te var, ancak kadın-erkek eşitliğ, vs. gibi sosyal fayda projelerine bu kadar kendini adamış olmak çok daha başka bir şey. Yaptığı sosyal sorumluluk projeleri çok takdire şayan.
Türkiye ve ABD arasında daha güçlü diplomatik bağların kurulmasında sanatın ve sanatçıların rolü nedir? - Bence çok önemli çünkü ben her zaman sanatın, eğitim amaçlı öğrenci değişimlerinin ve sporun diplomaside çok gerekli olduğunu düşündüm. Ancak Türkiye’de yaşamaya başlayana kadar ne kadar önemli olduklarının tam anlamıyla farkında değildim. Bu tür projelerde daha çok sanatçıları ve öğrencileri birbirlerine bağlamanın gücünü gördüm. Ben vaktimin büyük bölümünü bu tür projeler üzerinde çalışarak geçiriyorum çünkü Türkiye’deki genç insanlara ABD’nin güzelliklerini gösterebilmeyi ve aynı şekilde Amerikalı öğrencilerin de Türkiye’yi öğrenmeleri için onları buraya getirebilmeyi umuyorum. Bu nesiller büyüdüklerinde daha anlayışlı, işbirliğine daha yakın nesiller olacaklar ve iki ülkenin ilişkilerini daha da geliştirecekler.
‘Kadınlar her gün aile içi şiddet ve cinsel tacizle karşı karşıya kalıyor’ Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlendirilmesini savunmak neden önemli?- Cinsiyet eşitliğini desteklemek her ülkede çok önemli. Bu, benim çok tutkulu olduğum bir konu. Kadınlar gerek hükümetlerde, gerek iş dünyasında gerekse de medyada son derece az temsil ediliyor. Ben şuna inanıyorum, kadınlar toplumlarda daha büyük rol oynasaydı çok daha barış dolu bir dünyada yaşıyor olurduk. Şu anda dünya nüfusunun yüzde 50’si kadın olduğu halde dünyadaki liderlerin sadece yüzde 5’i kadın. En son Yeni Zelanda’daki katliamın ardından ülkenin Başbakanı’nın (Jacinda Ardern) gösterdiği türde bir liderlik gördüğünüz zaman, şunu anlıyorsunuz: Yeni Zelanda Başbakanı da benim gibi bir anne ve bunu liderliğine de yansıtıyor, oradaki kurban yakınlarıyla ne kadar güçlü bir empati kurduğunu görüyorsunuz. Buradaki sanat projelerinin de yansıttığı gibi kadınlar her gün aile içi şiddet, cinsel taciz, işyerinde ayırımcılıkla karşı karşıya kalıyor. ABD’de kadınlar her 1 dolar için erkeklerden 80 cent daha az kazanıyorlar. Amerika’daki CEO’ların ise sadece yüzde 15’i kadın.
Bu tür karar verme pozisyonlarında kadınların olmasının önemi hakkında ne düşünüyorsunuz? - Evet, benimki gibi pozisyonlarda ya da güçlü noktalarda kadınların olması kesinlikle gerekli. Hatırlıyorum da ben küçük bir kızken avukat ya da yargıç olmak istemiştim. Ben küçükken ABD Anayasa Mahkemesi’nde hiç kadın yargıç yoktu. Hiç kadın yargıç olmadığı için de anneme o zaman “Ben avukat ya da yargıç olabilir miyim” diye sormuştum. Bu nedenle küçük kızların, bu önemli görevlerde kadınların olduğunu görmesi çok önemli ve etkili. Bence her kadın, kendinden daha genç kadınlar için bir tür kılavuz olmalı.
Siz kendi mesleğinizde kadın olmanın zorluklarıyla karşılaştınız mı? - Evet ayırımcılığa da tacize de maruz kaldım, bence iş yerinde her kadın maruz kalmıştır. İş hayatında “hayır, henüz değil, yeterince sempatik değilsin, fazla sempatiksin” gibi tüm kadınların karşı karşıya kaldığı şeyler bana da söylendi. Bir kadın olarak kendinize sürekli, neredeyse her gün aynanın karşısında değerli olduğunuzu hatırlatmak zorundasınız.
Her kadın, kendisi için seçtiği hayatı yaşamalıTürk kadınlarına kendilerini güçlendirmeleri ve sizinki gibi karar verici pozisyonlarda olmaları için ne tavsiye edersiniz?- Türkiye’yi özel yapan şeylerden biri, kurucunuz olan Mustafa Kemal
Atatürk’ün kadın haklarına çok önem vermiş olması. Atatürk, birçok Avrupa ülkesinden daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş. Dolayısıyla Türkiye’de kadın erkek eşitliği, Atatürk’ün kurmuş olduğu bu altyapıya sahip, o yüzden de Türkiye’de güçlü ve başarılı kadınlar görüyor olmamız şaşırtıcı değil. Ben her zaman için Türk kadınlarının bu kadar güçlü ve toplumda bu kadar aktif olması karşısında çarpılmışımdır. Türk kadınlarının kendilerinin değerini bilmesi gerekiyor ki, onlara sürekli geride durmalarını söyleyenleri dinlemeden, toplumda istedikleri rolü oynayabilsinler. Her kadın, kendisi için seçtiği hayatı yaşamalı. Türk kadınlarına, küçük rolleri kabul etmelerini ve yerlerini bilmelerini söyleyenleri dinlememelerini, kendi yerlerini kendileri belirlemelerini tavsiye ederim.
Mert Fırat American Art Incubator (AAI- Amerika Sanat Kuluçka Merkezi) ile Inogarart’taki projenin bağlantısı nedir?- Inogarart’ta yapmaya çalıştığımız şey, farklı fikirlerden farklı disiplinlerden insanların buluşması. Dolayısıyla Amerika’daki ZERO1’den gelen arkadaşlarla tanıştığımızda çok heyecanlandık çünkü farklı ülkelerden sanat için kurulan kuluçka merkezlerini Türkiye’ye davet etmek, onlarla projeler yapmak hayalimizdi. Bunu ilk kez AAI ile birlikte yaptık. Burada cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir proje yapıyor olmak benim Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) İyi Niyet Elçiliği şapkamla da çok örtüşüyor. Çünkü cinsiyet eşitliği, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin de beşinci maddesi.
‘Yeterince param yoktu ama tiyatro eğitimi almak istiyordum’ Siz daha önce ‘İhtiyaç Haritası’, BM İyi Niyet elçiliği gibi projelerde yer aldınız. Bu proje de toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine. Özellikle mi bu tür sosyal sorumluluk projelerini tercih ediyorsunuz?- Ben çok küçük yaşta başladım aslında. Ankara’da kürek çekiyordum ve futbol oynuyordum, sonra futboldan çok sıkıldım çünkü kamp düzeni içinde fırsat eşitliği olmadığını fark ettim. Kürekteyse, yani tek başınıza yaptığınız sporda sadece siz, su ve kürek var. O zaman dedim ki ben önce kendimi geliştirip sonra takımın bir parçası olmanın yolunu aramalıyım. Bu felsefeyle başladı benim için her şey. Hemen sonra da 13 yaşında Halkevleri’ne girdim zaten. Orada tiyatro eğitimi almaya başladım. Yeterince param yoktu ama tiyatro eğitimi almak istiyordum. Sonra altı yıl boyunca hem tiyatro yaptım hem de kürek çektim ve milli sporcu oldum, çeşitli ülkelerde Türkiye’yi temsil ettim. Bu mantaliteyle büyüdüğüm için de refleksim hep öyle gelişti. Mahallede çorba dağıtmak, yaşlı teyzeyi alıp kan testine götürmek gibi şeyler yapardık... İhtiyaç Haritası, BM İyi Niyet Elçiliği gibi bütün yaptığım işler bu görüş etrafında şekillendi.
Cinsiyet eşitliği Türkiye’de çok erken başladıSizin için cinsiyet eşitliği projelerinin önemi nedir?- Cinsiyet eşitliği Türkiye’de çok erken başlamış, Atatürk daha 1934’te, Avrupa’daki birçok ülkeden daha erken bir dönemde, anayasal bir hak olarak kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş bir lider. Galiba ona bunu yaptıran şey de Kurtuluş Savaşı’nda, kadınların, bir varoluş mücadelesinin içinde erkeklerle birlikte yer almalarıydı. BM’nin “HeForShe” projesi gibi, “Yanındayız” derneği gibi yerlerde de cinsiyet eşitliği için çalışıyorum. Cinsiyet eşitliğinin sözde kalmasındansa, pratiğe geçiren tarafta olmak istiyorum.
Kendinizi “cinsiyet eşitliği için mücadele eden bir erkek” olarak tanımlar mısınız?-“Cinsiyet eşitliği için mücadele etmeye çalışan bir erkek” olarak tanımlayabilirim. Hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Cinsiyetçi söylem, mesela “Ne kadar delikanlı kız” lafı gibi laflar dilde de var, dilde de bu söylemden arındırılmış metinler oluşturmaya çalışıyoruz.
Oyuncu Mert Fırat’ın kurucu ortaklarından olduğu ‘InogarArt’ kültür-sanat merkezi ile ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun ortak projesi “AAI- (Amerika Sanat Kuluçka Merkezi) 2019 - Türkiye Yaratıcı Değişim Programı”, ülkemizde ilk kez yapıldı. InogarArt’ta gerçekleşen proje kapsamında, Amerikalı yeni medya sanatçısı Heidi Boisvert’in destek verdiği Türk sanatçılar, toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan, teknoloji ve yeni medyayla sanatın birleştiği projeler ortaya çıkardılar. Katılımcıların kreasyonları, 27-28 Nisan’da Maçka KüçükÇiftlik Park’ta sergilenecek.