‘50’li yaşlardan sonra dinginliğin gelmesi harika bir şey’

Güncelleme Tarihi:

‘50’li yaşlardan sonra dinginliğin gelmesi harika bir şey’
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2024 07:00

Yıllar önce Türkiye güzeli olarak hayatımıza girdi Aydan Şener. Fiziği kadar kalbi de güzel, tam bir hayvansever. 2 köpeği, 20’ye yakın kedisi var. Oyuncu ama sosyal anksiyetesi olduğunu söylüyor, kalabalığı pek sevmiyor. Epeydir gözlerden uzaktı. Şimdilerde ‘Kadına Dair’ isimli kitabıyla karşımızda. Şener’le bir araya geldik kitabını, hayatı konuştuk.

Haberin Devamı

Aydan Şener’in ‘Kadına Dair’ adlı nehir söyleşi kitabı kısa süre önce raflarda yerini aldı. Bu vesileyle röportaj için Pizza Emirgân’da buluşuyoruz... Öyle zarif ve güzel ki ekranda gördüğümden daha fazlasıyla karşılaşıyorum. Mekâna geldiğinde fotoğraf çekimi için hazırlanırken çantasından gümüş aynasını çıkarıp makyajını düzeltiyor, çok havalı. Ve başlıyoruz sohbete... Kitabını oyunculuğu, güzelliğini ve hayatı konuşuyoruz...

Güzelliğiniz hiç değişmiyor, bunu nasıl başarıyorsunuz?

Aslında yaptığım özel bir şey yok. Kendine iyi bakmak, kiloya, beslenmeye dikkat etmek... Bunlar çok önemli. İç enerjisi çok mühim, iyi insan olup pozitif enerjiyle dolu olmak... 

- Türkiye güzeli unvanıyla birlikte gelen, insanların sizi hep güzel görme beklentilerini yük gibi hissettiğiniz oldu mu?

Haberin Devamı

Tabii ki oluyor. Çünkü herkes “Acaba gerçekten güzel mi,
değil mi” diye bakıyor size. Hep iyi görünme ihtiyacı duyuyor insan. Bu oyunculuktan yani şöhret olduktan sonra da yaşadığım bir şey, gözlerin üzerinizde olması... Sürekli bir kusur arıyor insanlar.

Şimdilerde herkes estetik operasyonlarla birbirine benzemeye başladı.

Evet, muhtemelen aynı doktorlara gidiliyor. Elmacıkkemikleri, dudaklar, dişler, badem gözler... Sonuç olarak herkes birbirine benziyor. Tabii ki doğal güzel kızlarımız var. Ama çok genç yaşta başlıyorlar estetik işine. En önemlisi insan kendisiyle barışık olmalı, tabii ki küçük dokunuşlar yapılır. Herkes çok güzel, çok zayıf olmalı gibi bir şeyler dayatıldı insanlara sosyal medya sayesinde.

Kitabınız hayırlı olsun. Bir oyuncu olarak size teklif geldiği zaman neler hissettiniz?

Bu teklif geldiğinde ben de çok şaşırdım. Nehir söyleşisi tadında bir tarz olduğunu bile bilmiyordum. Hiç denk gelip okumamışım. Benden bir hatıra, kalıcı bir şey olması açısından beni heyecanlandırdı. Dijitalde var artık röportajlar da ama böyle basılı bir şey olması fikri hoşuma gitti. Deniz Ertem Aydoğar editörlüğünü yaptı, Dr. Nur Topçu estetik ve kadın operasyonlarıyla ilgili bilgiler verdi. Güzel gidiyor, iyi geri dönüşler alıyorum.

Haberin Devamı

‘50’li yaşlardan sonra dinginliğin gelmesi harika bir şey’

‘Kadına Dair’de nelerin altını çizmek istediniz?

Kadının karşılaştığı zorluklara ve şiddete dur diyebilmesinin... Kendi değerinin farkında olabilmesinin, sadece bir erkekle değil, kendi başına da var olup bu hayatta başarılı olabileceğinin üzerinde durmak istedim.

Ekranda, sinemada çok az görünüyorsunuz...

Çok güzel işler yapılıyor ama ben tam anlamıyla istediğim gibi bir öneriyle karşılaşmadım uzun süredir. Tiyatroyla ilgilendim, ona biraz ağırlık verdim. İstediğim gibi bir proje gelmedi, onun için uzak kaldım. Konuk oyuncu olarak en son Kanal D’deki ‘Üç Kız Kardeş’te oynadım. Yine böyle işler olursa dönmek istiyorum ekrana.

Haberin Devamı

Son birkaç yıldır tiyatro sahnesine çok iyi işler taşınıyor, çok iyi oyuncuları seyrediyoruz.

Ne kadar güzel değil mi? Çoğu oyun kapalı gişe oynuyor. Korona döneminden sonra insanların sosyalleşmeye çok ihtiyacı oldu. Ekonomik olarak zor tabii, bilet fiyatları çok arttı, keşke herkes erişebilse. Biz de ‘Kibarlık Budalası’na devam ediyoruz.

Göz önünde yaşamayı tercih etmiyorsunuz...

Evet, yapım ev hayatına uygun. Bende sosyal anksiyete var. Bu kadar tiyatro yapmama rağmen, insanların karşısında çıkıp oyun oynamama rağmen... Kalabalık bir davette bir süre sonra sosyal anksiyetem tutuyor. Mümkün olduğu kadar böyle etkinliklere katılmıyorum. Dostlarımla çıkayım, yemek yiyeyim, arada canlı müziğe gideyim, o hoşuma gidiyor. Ömrüm zaten setlerde geçti, o yüzden işimi yapıp evime gideyim, onu seviyorum.

Haberin Devamı

1981’de Türkiye güzeli seçildikten sonra sahne tekliflerinin geldiğini biliyorum. Neden şarkı söylemeyi tercih etmediniz, oyunculuğa yöneldiniz?

Hiç düşünmedim sahneye çıkıp şarkı söylemeyi. O dönem daha çok assolistlik teklifleri geliyordu. Gelen teklifler arasından mankenliği seçtim, bana o uygun olabilir dedim. Bir süre yaptım ama onu da sevmedim. Reklam tekliflerini değerlendirdim, dizilerden teklifler geldi. 80’lerin sonundan bahsediyoruz, sinema çalkantılı bir dönemdeydi. Ben dedim dizi yapayım, yolumu böyle çizdim.

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?

Ben gazeteci olmak istiyordum. Lise çağlarında hep aklımda o vardı. Bir de psikolog olmak isterdim. Çünkü insanlar bana gelir, dertlerini anlatır, iyi bir dinleyiciyimdir; yardımcı olmayı, yol göstermeyi severim.

Haberin Devamı

‘50’li yaşlardan sonra dinginliğin gelmesi harika bir şey’

‘İNSANLAR KENDİ DEĞERİNİ ÇOK GEÇ ANLIYOR’

Meslek hayatınızda unutmadığınız bir anı var mı?

Bir dönem bir markanın reklam filminde oynamıştım. Çok heyecanlıydım tabii ki… Beni gönderdiler sete, “Şuradaki arabaya geçin” dediler. Ben de geçtim, oturdum. Başkaları da var, minibüs gibi bir şey. Bekliyorum, bir saat geçti, 2 saat geçti, kalkmıyoruz. En son birisi geldi, “Aydan Hanım burada mı” diye sordu. Herkes beni arıyor. Ben o arabada yardımcı oyuncularla bekliyormuşum saatlerdir.

O yıllardaki Aydan Şener bugün karşınıza çıksa ona ne söylerdiniz?

“Şu an üzüldüğün hiçbir şeyi çok fazla dert etme” derim, “Hepsi geçecek. Çok hassas olma, onlar törpülenecek, kendi değerini bil” derdim. Bu çok geç anlaşılan bir şey; insanlar kendi değerini çok geç anlıyor. Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermemek çok önemli; bunları söylerdim.

60’larınıza adım attınız, nasıl başladı, nasıl geçiyor?

Bunu belirtmen şart mı (gülüyor)…. Yok, benim hiç öyle bir derdim yok. Çok mutluyum yaşımdan, görünümümden. Hiç fark etmiyor biliyor musun? Yaş sadece bir sayı. Herkes belli yaşları tabii ki yaşayacak. Tecrübeli olmak, 50’li yaşlardan sonra dinginliğin gelmesi harika bir şey… Farkındalık kazanmak çok değerli ve çok güzel. Ben her yaşımın tadını çıkartıyorum.

‘O HAYVANLAR BİZE ALLAH’IN EMANETİ’

- ’Kadına Dair’de yer yer hayvanlara olan sevginizden bahsediyorsunuz... Şimdilerde hemen herkesin gündemi olan sokak hayvanlarının uyutulması meselesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

2 köpeğim var benim, 4 taneydi, 2 tanesi öldü, 20’ye yakın kedim var… Çok eğlenceli bir evim var, o yüzden hiç yalnız hissetmiyorum, onlar için bahçeli, büyük bir evde oturuyorum. Çok üzülüyorum bu gündemdeki meseleye. O kadar iyi huylu, o kadar masum, yaşadığı muhite mahalleye alışmış, oradaki insanları seven, koruyan kollayan o kadar hayvan var ki… Kurunun yanında yaş da yanacak. Tabii ki çok üzülüyorum çünkü çeteleşiyor hayvanlar kendi aralarında, saldırılar olabiliyor. O hayvanların toplanıp, rehabilite edilip iyileştirilmesi lazım. Ben barınağa her gittiğimde haftalarca kendime gelemiyorum. Çok üzücü barınakların durumu, keşke çok güzel barınaklarımız olsa da orada toplanıp yaşasalar. O kadar sapık, tecavüzcü, kadınlara şiddet gösterenlerin uyutulması lazım! Çok üzülüyorum; o hayvanlar bize Allah’ın emaneti…

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!