Güncelleme Tarihi:
Bir süre önce Hürriyet’te bir haber vardı, Türkiye’nin 4’üncü beşizleri 3 yaşına gelmiş ve kreşe başlamışlar. Bir ikiz annesi olarak hemen o anneyle empati kurdum. “Kadıncağız gün yüzü görmüştür biraz” diye düşündüm.
Aradım Sibel Ödemiş’i. “Melis Hanım çok isterim ama çocuklardan ikisi hastalandı, iyileşsinler ben sizi arayayım” dedi. “Tamam” dedim. Aradığında benim ikizler okuldan koronavirüs getirmişti, ailece ateşler içindeydik. İyileşince yine aradım, bu kez onunkilerin beşi birden hasta olmuş, “Kısmet bu işler” diye bir kabullenme sürecine girmişken telefon geldi: “Şu an sadece biri hasta, buluşabiliriz!”
Beşizlerin gittiği TOL Kreş ve Gündüz Bakımevi’nde buluştuk Sibel’le. Durup durup çocukların öğretmenlerine teşekkür ediyordu. Çünkü beşizler doğduğundan beri eşiyle ancak karınlarını doyurup, temizleyip uyutmaya yetişebilmişler. “Eğitimleriyle hiç ilgilenemedik ki... Ancak kreşe başlayınca konuşmaya, gelişmeye başladılar” dedi. Ben ona “İlkokula gittiklerinde çok daha rahatlayacaksın” diye teselli verirken
benimkilerin okulundan telefon geldi, benim oğlan düşüp dişini kırmış! Sibel’le birbirimize bakıp gülmeye başladık...
*Bir ikiz annesi olarak sana hayranım Sibel, idolümsün...
Neden ki?
*Beşini birden sapasağlam 3 yaşına getirebildiğin için tabii ki! En büyük sıkıntın ne oldu?
Üç senedir uyumuyorum geceleri. Birinde gece terörü vardı. Sabaha kadar ağlardı. Üçü kolikti. Hatta Ebrar kaç kez hastanede yattı. Birinin onun yanında kalması, ikisini muayeneye götürmemiz lazım. Biri evdekilere bakmalı. Çok zorluk çektim. Benim de eşimin de ailesinden kimse yanımızda değildi.
‘Ayaklandılar, ev gitti’
*Şu anki zorluklar neler peki?
Bir süre önce tuvalet eğitimine başladım. Tabii hâlâ kaçırıyorlar. Şimdi kreşe başladılar. İlk zamanlar nasıl iyi geldi anlatamam sana. Sabah kreşe gittiklerinde evde müthiş bir huzur ortamı oluyordu. Ama bu sefer de hastalıklar başladı.
*Kreş dönemi öyle. Bağışıklıkları oturana kadar çekiyorsun. 4-5 yaşından sonra o da bitecek, bak gör, çok rahat edeceksin.
Ben 28’imde anne oldum. Şimdi 30 yaşındayım ama kendimi 40-50 yaşında gibi hissediyorum.
* Peki, onlar büyüdükçe evde ne gibi değişiklikler oldu?
Bir yaşa kadar onları bir odada tutabiliyordum. Ne zaman ayaklandılar, ev gitti. Perde yok artık, hepsini yırttılar. Salonda koltuk takımı vardı, çıkıp üstüne birbirlerini itiyorlar, camı açıyorlardı. Eşimle düşündük, “Biz mutfaktayken camı açıp birbirlerini camdan atsalar fark etmeyiz” dedik. Koltukları verdik. Oda bomboş şu anda.
“Biz mutfaktayken birbirlerini camdan atsalar fark etmeyiz dedik, koltukları verdik, pencerelere çivi çaktık.”
‘2 yıl dışarı çıkaramadım’
*Ben de salona kaydırak, salıncak, trampolin koymuştum.
Biz pencerelere çivi çaktık, düşün. Peteklerin üstüne çıkıp camı açmasınlar diye... Kapıları iplerle bağladık, açıp kapayamıyorlar şimdi. Ev, evlikten çıktı anlayacağın. Ben normalde çok titiz kadınım. Onlar evdeyken temizlik yapamıyorum ki... Ancak pazartesi sabah okula gittiklerinde artık.
*Evden çıktıklarında ne hissediyorsun?
Annelik yapamıyormuşum da başımdan savıyormuşum gibi geliyor.
*Vicdan azabı mı duyuyorsun?
Evet ama onlar için kreş çok iyi oldu aslında. İki sene onları dışarı bile çıkarmadım. Pandemi dönemi... Hem de çok güzellerdi, nazar değer diye. Sonra “Artık yeter” dedim. Saldım bahçeye. Okul her şeyi değiştirdi ama. Yemeklerini de daha iyi yiyorlar okulda. Çok seviyorlar okulu. Evde tutamıyorum artık.