15 yıldır, şehirlerin kimliğini feda ederek büyüyoruz

Güncelleme Tarihi:

15 yıldır, şehirlerin  kimliğini feda  ederek büyüyoruz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2017 15:19

Erdoğan’ın son dönemde İstanbul’la ilgili yaptığı “İhanet ettik”, “Yatay mimariden yanayım”, “İnsan toprağa yakın olmalı” gibi açıklamaları üzerine, Prof. Dr. Murat Güvenç’in kapısını çaldık. Bir şehir planlamacısı ve Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi Müdürü olan Güvenç, “Sadece konut değil, altyapı yatırımlarıyla ekonomi rahatlatılıyor. Şehirlerimizin kimliğini, peyzajını feda ederek 15 yıllık büyüme süreci yaşadık” diyor.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz bu şehre ihanet ettik. Hâlâ da ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum” sözlerine katılıyor musunuz?
- Doğru söylüyor da, bu saatten sonra artık ne yapılabilir, niye bu kadar sene beklendi, bu noktaya 15 yıl sonra mı gelinmesi gerekiyordu? Ama bu sözün içinde bir samimiyet noktası da görüyorum. Artık pek çok gelişmiş ülkede hükümetlerin bekası, şehirsel alana nasıl müdahale ettiklerine, verdikleri imar kararlarına çok bağlı.
Şehirlerin satılacak birer ürün haline gelmesinden mi bahsediyorsunuz?
- İnşaat sektörü ne yazık ki dünyanın her yerinde ekonominin motoru haline geldi. Bir emlak kralı Amerikan Başkanı oldu. Küreselleşmeyle birlikte hükümetler, ekonomiler üzerindeki kontrollerini büyük ölçüde kaybetti. Bu kontrolü sağlayacak anahtar sektörlerden biri inşaat. Sadece konut değil, altyapı yatırımlarıyla ekonomi rahatlatılıyor. Şehirlerimizin kimliğini, peyzajını feda ederek 15 yıllık büyüme süreci yaşadık.
İnşaat döneminin sonuna gelmişiz gibi söylediniz...
- Hayır, gelmedik. Ne zaman biter, onu da bilmiyoruz. Başka türlü bir büyüme modeline geçmek zorundayız. Siyasetçiler, toplumu söylemleriyle hazırlarlar. Erdoğan da belki başka türlü bir büyüme modeline geçileceği konusunda işaret vermek için bu sözleri söylemiştir.
Ama öte yandan Kanal İstanbul projesinde ısrar ediliyor, Bakırköy’de hastane arazisi, Tarihi Yarımada imara açılıyor...
- Bu tür çelişkiler, içinde bulunduğumuz dönemin, zamanın ruhunda var. Neoliberal demokrasilerde, büyük halk desteğiyle seçilmiş olan liderlerin söylemlerini iç tutarlılık analizine tabi tuttuğumuzda çok sayıda tutarsızlık bulabiliriz.
İstanbul’a ihanetlerin tarihi son 15 yıldan daha eskidir, değil mi?
- Tabii. Ama ben bu ihanet kelimesini pek sevmiyorum. İnsan ilişkileri alanından devşirilip şehir yönetimi alanına aktarıldığı zaman doğru olmuyor. Onun yerine ‘yanlış’ diyebilirsiniz. Ya da Avrupalıların, ‘kente karşı işlenen suçlar’ kavramı vardır. Bu suçun cezası olmayabilir ama meşru değildir.
Son 20 yılda şehre karşı işlenmiş en büyük suçlar listesi yapsak, ilk sıralara neleri koyardınız?
- Yapılanlar ve yapılmayanlar diye ayırmak lazım. Marmaray, Gebze’den başlayıp Halkalı’da bitmesi planlanmış bir proje. O hattın işlememesi büyük yanlış. Marmaray güzel bir yatırımsa, onun yanına yapılan Avrasya Tüneli’ni anlayamıyorum. Marmaray’ı yaptıysak toplu taşımayı özendiriyoruzdur, onun yanına neden lastik tekerlekli araçları şehir merkezine sokan bir tünel açıldı? Sonra 3. köprü var; Kuzey Ormanları’nı yapılaşmaya açtı. Kentsel dönüşüm, benim temel olarak karşı çıkmadığım bir şey. Ama bu biçimde yapılan kentsel dönüşüm çok sakıncalı. Bugün Kadıköy’ün tamamı inşaat alanı, çoluk çocuk içinde yaşıyor. Bir insan yedi sene inşaat alanında yaşar mı? Yerin metrelerce altına beton dökülüp otopark yapılıyor. Ağaçların kökleri kesiliyor, fırtınalarda birbiri ardına devriliyor. Fırtınanın gücünden değil, ağaçların tutunacak kökü kalmadı. Mütevazı evlerde oturup kentsel dönüşümden etkilenenler mahalleyi terk etmek zorunda kalıyor, çünkü yeni evlerin masraflarını karşılayamıyorlar.
Tamamlanınca Marmaray’ın kente etkileri nasıl olacak?
- Kadıköy’de yıkılıp yeniden yapılan apartmanlardaki evlerin konut olarak kullanılacağı düşünülüyor. Ama tren hattı boyundaki o binalar, Marmaray’la 15 dakikada Yenikapı’ya bağlanır hale gelince, o daireler işyerine dönüşecek. Kiralar artacak. Oralarda yıllardır hizmet veren terziler, ayakkabı tamircileri kiraları karşılayamadıklarından gitmek zorunda kalacak. Oturanlar başka semtlere taşınmak zorunda kalacak. Banliyö hattı açılıp bağlantıları yapıldığında Göztepe, Mecidiyeköy gibi olacak.
Peki ya Kanal İstanbul Projesi?
- Niye yapıldığını hiç anlamadım. Büyük gemiler Boğaz’dan geçmek yerine buradan geçecekmiş. Niye geçsinler, Boğaz’dan geçmek için para vermiyorlar ki! Üstelik Karadeniz ile Marmara arasındaki kot farkından dolayı, gemileri Karadeniz girişinde durdurup havuza alıp aşağı indirecekler. Bugün çeperde, atıl duran binlerce konut, Kanal İstanbul sayesinde acayip şenlenecek elbette. Konut pazarını canlandıracak. İstanbul’un Trakya tarafında on yıllar sürecek bir inşaat faaliyeti başlayacak.
Tarihi Yarımada’yla ilgili öngörüleriniz de var sizin... Manhattan gibi olacak, Kapalıçarşı’ya zincir mağazalar açılacak diyorsunuz...
- Suriçi İstanbul’un, bilimkurgu filmlerindeki gibi iki koruma kalkanı var. Birincisi Haliç, ikincisi Boğaz. Coğrafi olarak metropolün merkezi olmasına rağmen, denizler yüzünden erişmek her zaman zor olmuş. Bu koruma kalkanları şimdi Avrasya Tüneli, Marmaray, Haliç metro geçişi ile deliniyor. Tarihi Yarımada’nın şehrin kalanıyla ilişkisi güçlendikçe, kiraların alıp başını gitmesinin önünde hiçbir şey duramaz. Emlak pazarı hiç gürültü patırtı yapmadan burada oturan insanları değiştirir. Binaları müze gibi korursunuz ama içinde insanlar olmayınca dekordan başka bir şey değildir.

Haberin Devamı

Kentsel dönüşüm seçim coğrafyasını değiştirebilir

Haberin Devamı

İstanbul’un göç coğrafyası ile seçim coğrafyasının üst üste oturduğunu ortaya koymuştunuz. Yani dışarıdan göç edenler hemşerileri ile aynı mahallelerde oturuyor ve oy verme eğilimleri de benzer oluyor. O coğrafya bugün hâlâ aynı mı?
- Pek değişmedi. İstanbul’da, Türkiye’nin batısındaki büyük şehirlerden göç alan üç ilçe vardır: Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy. 90’lı yıllarda bu ilçelerde ANAP hâkimdi. Şimdi CHP hâkim. Yaşam tarzları, eğitim düzeyleri, meslekleri diğer ilçelerden farklıdır. Yüksek eğitimli, beyaz yakalı, yönetici sınıf oturur. Bununla birlikte İstanbul, Karadeniz’den gelenler tarafından kontrol edilir. Şehirsel rantlardan yüksek gelir getiren işleri yaparlar. Müteahhitlik, taksi plakası sahipliği, restorancılık gibi.
Kentsel dönüşüm bu haritayı değiştirir mi?
- Kadıköy’de değiştirebileceğini düşünüyorum.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!