Güncelleme Tarihi:
Bu aralar İstanbul’da sanatsal anlamda bir hareket var. Ancak bir hazır giyim mağazasında sergi görmeyi beklemiyorduk. Neden burayı seçtiniz?
- Bu İstanbul’a ilk ziyaretim değil. Yaklaşık altı sene kadar önce gelmiştim. Ziyaretimde birkaç koleksiyoner işlerimi beğendiklerini söylemişlerdi. Burada bir iş yapmayı düşünüyordum açıkçası. Mozaik Art Vakfı’nın kurucusu Sinan’ı (Uzan) yaklaşık 10 yıldır tanıyorum. Les Benjamins de tanıdığım ve çok sevdiğim bir marka. Böyle bir sergi açmamı önerdiler, sonra da fotoğraflarla mağazanın dokusunu gördüm. DNA’larımızın uyduğunu hissettim. Sanatsal anlamda da İstanbul için önemli bir dönem. Benim de bir katkım olsun istedim.
◊ Eserlerinizde hep bir zaman vurgusu var. Hayatınızın hangi kesitini görüyoruz bu heykellerde?
- Aslında çocukluğumdan, ergenlik çağımdan izler bunlar. Air Jordan ayakkabılarım, Snoopy telefonum, sırt çantam... O ara hayatımda kullandığım ve dönemi anlatan kült parçaları heykelleştirdim. Bir nevi hayatımın fosillerine dönüştürdüm. Ya da manifestosuna.... Bunu yaparken selenit taşı, kuvartz ve alçı kullandım.Çalışmalarım da böyle; sıradışı... Birçok sanat disipliniyle interaksiyona giriyor. Koreografi, kısa film, heykel, mimari... Hepsi birbirini besliyor. Eserlerimi de farklı yerlerde sergilemeyi biraz da bu yüzden seviyorum. Geleneksel anlşayış beni çok cezbetmiyor. Sanat dışı disiplinlerle de çalıştığım zamanlar oldukça sıklıkta. Ama bu benim sevdiğim bir şey. Beni besliyor.
◊ Moda alanında çok önemli çalışmalarınız var. En son, Christian Dior ile özel bir işbirliği yaptınız. Sizce moda dünyası sizi neden bu kadar çok seviyor?
- Bilmiyorum, moda yaratıcılığın domine ettiği bir yer sonuçta. Bu sektörde de pek çok yaratıcı isim arkadaşım. Farklı işler yapmayı sevdiğim için de bana doğal geliyor. Farklı ve yeni kitlelere de ulaşmamı sağlıyor.
◊ Heykellerinizde hep ‘zaman’ konusuna bir vurgu oluyor. Nedir bu zaman takıntısı?
-Merak diyelim. Farklı zaman dilimleri arasında geçiş yaparak, aslında bir nevi zamansızlık kavramını vurgulamaya çalışıyorum. Burada gördükleriniz de zamansızlığa vurgu.
◊ Peki geçmişte mi gelecekte mi yaşamak istersiniz?
- Tabii ki gelecekte... 100 yıl, hatta 1000 yıl ötesinde...