Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2019 08:00
‘Fazlalıklara veda’ son dönemin yükselen trendi. Trend olmanın ötesinde artık bir gereklilik de bu anlayış. Çünkü aslında her şey birbirine bağlı ve gezegenin kurtuluşuna giden ilk adımlar bile, evimizde fazladan bir tişörte daha yer vermemekle atılabilir. Nasıl mı? ‘Sadeleş Rahatla-Japon Minimalizmi Danshari’ kitabı kısa yolları gösteriyor.
Daha birkaç gün önce, 29 Temmuz Dünya Limit Aşımı Günü’ydü. Açıklanan rakamlar gezegenimizin 2019 için sunduğu kaynakları tükettiğimizi ve bir sonraki yıla borçlanmaya başladığımızı gösterdi. Küresel Ayak İzi Ağı verilerine göre halihazırda tüm insanlığın talebini karşılayacak doğal kaynak ihtiyacı için 1.7 yani yaklaşık iki Dünya gerekiyor.
Peki gardırobunuzdaki o fazladan tişört koskoca Dünya’da dengeyi nasıl değiştirir? ‘Minimal’ bir örnekle açıklayalım: Öncelikle daha az giysi, daha az çamaşır yıkamak anlamına gelir. Bu da Dünya’yı sorumsuzca kirleten daha az temizlik malzemesi, daha az su ve elektrik sarfiyatı demektir.
Bitmedi... Şimdi bir de bu tişörtün üretim aşamasında harcananlara bakalım. Bir tişört ortalama 250 gram pamuk içeriyor. Bu da siz onu giyene kadar dolaylı olarak 2 bin 700 litre su harcandığı anlamına geliyor. Bir de senelerdir giymediğiniz, dolap bekleyen giysileriniz var...
Başta önemsiz bir hamle gibi gelebilir ama şimdi bir de bu küçük adımı tüm insanlığın attığını ve elbirliğiyle yaratacağımız farkı bir düşünün... Üstüne, daha az eşyanın sadece somut değişiklikler değil ruhu ferahlatıp hafifleten etkiler de yarattığını hatırlatan uzmanlara kulak verin.
İşte elimizdeki kitap ‘Sadeleş Rahatla-Japon Minimalizmi Danshari’, tüm bu anlattıklarımızı bir araya topluyor. 1979 doğumlu yazar Fumio Sasaki, Tokyo’da neredeyse 20 metrekarelik bir evde yaşayan bir editör. Satın almadan, biriktirmeden duramayan bir ‘maksimalist’ken nasıl ‘minimalist’ olduğunun hikâyesini de bu kitapta anlatıyor. Evet, yine ‘Japonlar yapmış’ ama içimizde hepimizi ilgilendiren ve çağın ruhunu yakalayan önemli bilgiler var. İşte sayfalardan derlediklerimiz...
Tam şu anda bir şeyi atınVaktim olunca diye beklerseniz belki hiç vaktiniz olmaz. Minimalist bir yaşama doğru ilk adım budur, ‘şimdi’dir.
Attığınız için pişmanlık duyacağınız bir tane bile eşya yokturGardırobunuzun arkalarında ikamet eden o 10 yıllık monta ya da üç yaşındayken sahilden topladığınız deniz kabuklarına ihtiyacınız olacak mı diye merak ediyorsanız, hiç durmayın, kendinize atmaktan pişmanlık duyacağınız bir tane bile eşya olmadığını söyleyin.
Bariz çöp olan şeylerden başlayınKullanılmayan boş konserve kutularını ya da yiyecek kaplarını atın. Buzdolabınızı karıştırın ve tarihi geçmiş ürünleri atın. Yırtık ya da delik kıyafetleri atın. Kırık mutfak aletlerini kaldırıp atın. İşe bariz bir şekilde hurdaya çıkmış eşyaları ortalıktan kaldırmakla başlayın.
Elinizde aynı şeyden bir sürü varsa sayısını asgariye indirinÜç yerine iki makasınız olunca da bir şeyler kesebilirsiniz. Daha az kalemle de yazı yazabilirsiniz. Sahip olduğunuz birden fazla ne varsa, hepsinin sayısını bire indirmeye çalışın.
Bir yıldır hiç kullanmadıysanız vedalaşınBir şeyi son dört mevsimdir hiç kullanmadıysanız, muhtemelen ona ihtiyacınız yok demektir. Buna tek istisna, bir felaket durumunda kullanılacak ilkyardım malzemeleridir. Toz pek hoş bir şey değildir ama bir eşyayı yerinden kaldırmanız gerektiğini gösteren kullanışlı bir işarettir. Bir şeyin üstündeki toz tabakası ne kadar kalınsa, onu o kadar az kullanmışız demektir. Son bir yıldır kullanmadığımız bir ürün muhtemelen önümüzdeki sene ya da ertesi sene birdenbire gerekli olmayacak. Her üç yılda bir çıkarıp kullandığımız bir şey varsa da onu kiralamayı düşünebiliriz.
Fumio SasakiAyrılmakta güçlük çektiğiniz eşyaların fotoğraflarını çekinMaddi eşyalarınızı atmakla anılarınızı atmak iki farklı eylem. Resmi sizde olduğu sürece o deneyiminizi hatırlayabilirsiniz. Çocuğunuzun ilkokulda yaptığı bir resim, bir seyahatten alınmış hatıra eşya ya da birisinin size verdiği bir hediye... Hepsinin resimlerini çekin, atamayacağınızı hissettiğinizde işiniz kolaylaşır.
Bir şeyleri elden çıkarmaya çalışırken yaratıcı olmaya kalkmayınBir şeyle vedalaşmak istemiyorsak bir anda yaratıcılık dehası kesilebiliriz. (...) Bu düşüncelerin çoğu, eski eşyalarımıza gerçekten veda etmek istemediğimiz için zihnimizde yanıp sönen çaresiz fikirlerdir. Tam da bir şeyleri atmaya kalktığımız günler, en yaratıcı günlerimizdir. Bu fikirler ne kadar şahane olursa olsun, onları kulak ardı etmek bence en iyisidir.
İstiflemeye hiç gerek yokBirçoğumuz tuvalet kâğıdı, mendil, kâğıt havlu gibi şeyleri tomar tomar alırız. Her şeyden bir paket yedek bulundurmakla başlayın. Sonra yenisini almayın. Bir dahaki sefere bittiği zaman çıkıp yenisini alabilirsiniz (sadece bir yedek). Her an savaş çıkabilirmiş gibi evde yedek malzemeler bulundurma alışkanlığından bugün vazgeçelim.
Kaybetmiş olsaydın aynısını yine alır mıydın?Sahip olduğunuz herhangi bir şeye karşı tutkunuzu ölçmenin anahtarı kendi kendinize, “Bugün bunu kaybetsem, gidip yine bu parayı ödeyip aynısından almak ister miydim?” diye sormaktır.
Sosyal medya, azaltma motivasyonunuzu artırabilirRejime başlayınca işe yarar bir numara, bunu cümle âleme duyurmaktır. Aynı yöntem eşyalarınızı azaltırken de işe yarayabilir. Tek başınıza yaparken bahaneler bulmak kolaydır, oysa başkalarının hakkımızda ne düşündüğünü çok önemseriz, o halde bunu avantaja çevirebiliriz. Örneğin sosyal medyadan kıyafetlerinizi yarıya indireceğinizi açıklayabilir ve bu süreci herkese açık yapabilirsiniz. Elden çıkardığınız giysilerin ya da temizlenmiş gardırobunuzun resmini yükleyebilirsiniz. Tek başınıza yapmanın aksine, arkadaşlarınızın teşvikiyle motivasyonunuz daha da artar.
Sırf ucuz olduğu için satın almayın, sırf bedava diye cebe atmayınBir şeyi sırf ucuz olduğu için almak tehlikelidir. Bedava bir şey bile riskli olabilir. Bir kez sahip oldunuz mu, onun bilincinde olursunuz ve sırf bu bile beyninizde yer işgal eder. Zaman ve emek harcayıp onu idare etmeniz, bakımını üstlenmeniz gerekir. Ne anladık? Meğerse o ‘bedava’ ürün de size bir bedel ödetecekmiş. Bunu hatırlamak sırf ucuz ya da bedava diye bir sürü ıvır zıvır biriktirmeden önce kulağımıza küpe olsun.
Eşyalarınızdan neden ayrılamadığınızı açık ve net bir biçimde anlayınBir dakika durup ayrılamadığınız her parçadan neden ayrılamadığınızı irdeleyin. Pahalıya aldığınız için mi? Onu çöpe atma fikriyle vicdan azabı duyduğunuz için mi? Bu nesneyi hiçbir zaman kullanışlı hale getiremediğiniz için utanıyor olabilir misiniz? Bunu size hediye eden kişiye karşı mahcubiyet mi duyuyorsunuz? Yoksa bu nesneyle beraber ona yüklediğiniz o tatlı anıyı da attığınızı mı hissediyorsunuz? Acaba olduğu yerde bırakmak daha mı kolay? Eşyanızı hemen elden çıkaramazsanız endişelenmeyin. Önemli olan kendinize neden bazı eşyalarınızdan ayrılmakta zorlandığınızı sormaktır. Aldığınız cevaplara şaşırabilirsiniz.
Kitabın sorduğu en önemli sorulardan biri şu: Evinizin kaç metrekaresini eşyalarınız, kaç metrekaresini bizzat siz kullanıyorsunuz?Doğan Novus, 200 sayfa, 26 TLÇİLEKLİ YULAFLI CRUMBLE | MUCİZE LEZZETLER