‘Yere çarşaf serip üzerinde uyuduğum günler oldu’

Güncelleme Tarihi:

‘Yere çarşaf serip üzerinde uyuduğum günler oldu’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2023 07:00

Babasının izinden gidip futbolla ilgilenecekti ama o dümeni oyunculuğa kırdı. Şimdi “İyi ki böyle olmuş” diyor. Geçmişinde ‘Best Model of The World’ unvanı olsa da, onu işin fizik ve şöhret değil, oyunculuk kısmı ilgilendiriyor. “Güzel görünmem, tanınmam hiç umurumda olmadı” diyen Berk Atan’la buluşuyoruz; hayallerinin peşinden koşarken yaşadığı zorlukları, vazgeçmemenin önemini ve hayatını konuşuyoruz.

Haberin Devamı

Berk Atan, 30’lu yaşların başında ama en fazla 20’lerin başında gibi görünüyor. Uzun boylu, bebeksi bir yüzü var. Bir jönde aranacak bütün kriterlere sahip. Adeta Barbie’nin ‘Ken’ini andırıyor. Şehir dışındaki dizi setinden bulduğu ilk fırsatta buluşuyoruz. Çekime iki senedir birlikte olduğu kız arkadaşıyla (Selin Yağcıoğlu) geliyor ve başlıyoruz sohbete...

Fotoğraflar: Muhsin Akgün/MAStüdyo

* 32 yaşına giriyorsun ama 20’lerinde gibi gösteriyorsun...

Yaşımı göstermediğimi söylüyorlar, evet. Anacığım, babacığım sağ olsun, ellerinden öperim, genlerini bana aktarmışlar. Onlar da böyle genç durur. Annemi görenler genelde annem olduğunu düşünmüyor; ablam gibi gözüktüğünü söylüyorlar.

* Konu onlara gelmişken. Baban eski futbolcuymuş...

Evet, profesyonel olarak Altay ve Altınordu takımlarındaydı. Hepsi İzmir’deki takımlar. Ben de İzmirliyim, orada büyüdüm. Annem kuafördü, iki kuaför salonu vardı. Sonra benim işler güzel gidince “Siz bana baktınız, beni büyüttünüz, artık biraz hayatın tadını çıkarın, şimdi ben çalışacağım” dedim. 

Haberin Devamı

İçine kapanık biri değilim, hatta tam tersi sohbet olsun, oturulsun, kalabalıklar severim.

* Hayırlı bir evlatsın demek... Tutan işlerine ve milyonlarca sosyal medya takipçine rağmen zaten görünüşünde de bir efendi çocuk havası var... İyi aile çocuğusun diyebilir miyiz?

‘İyi aile çocuğu’, ‘efendi’ ve bu tip sayısız sıfat tamamen sübjektif ve de kişinin kendisi için söyleyebileceği şeyler değil. O nedenle sorunu nasıl cevaplarım ki? Günün sonunda hayata karşı dürüstüm. Sivrihisar’dan, setten döndüğümde burada bir sosyal yaşamım var ama mutlaka her hafta istisnasız aileme vakit ayırırım. Onlar bir beklenti içinde olduğundan ya da bir nedenden ötürü değil, tamamen kendi isteğimle. Onların en ufak bir sıkıntısından haberim olsun isterim. Keza geniş ailem için de aynısı geçerli. Bunlar ‘efendi çocuk’ tanımının karşılığıysa öyleyim demek ki o zaman.

Rol modelim babamdı

* “Hayata karşı dürüstüm” dedin. Bu ne anlama geliyor?

Şöyle; seviyorsam seviyorumdur, sevmiyorsam sevmiyorumdur. Kimseyi yalandan dolandan seviyor gibi yapıp politik davranmam.
Netimdir. O yüzden günün sonunda bana ‘sinsisin, yılansın’ gibi şeyler diyebileceklerini sanmıyorum. İçine kapanık biri değilim, hatta tam tersi, sohbet olsun, oturulsun, kalabalıklar severim.

Haberin Devamı

* Sen de kaleciymişsin...

Öyle bir sevdam vardı, rol modelim de babamdı. Ama profesyonel olarak yapmadım.

* Neden?

Futbolu televizyondan izlerken yorum yapmak ve eleştirmek çok kolay. Ama çok zor bir meslek, özellikle kalecilik daha da zor. Kaleciler sahanın içinde yalnız insanlar, onların arkasını toplayacak kimse yok. Ama soruna gelirsek, demek ki yeteneğim yokmuş,
olsaydı o işte ilerlerdim. Şimdi bakınca gerçi iyi ki olmamış diyorum. Zaten yaş ilerledikçe
insanın neyi daha çok istediğine dair fikri oluşmaya başlıyor,
benim de öyle oldu.

* Oyuncu olmak istediğine dair fikrin nasıl oluştu?

Ailede bu meslekle ilgilenen kimse yok. E, kimsenin de oyunculukla alakalı bir fikri yoktu tabii. 2012’de İstanbul’a yerleştim, Beykent Üniversitesi Konservatuvarı’na girdim. Okumaya başlayınca işin rengi de hayatım da
değişti.

Haberin Devamı

* Bir de Best Model geçmişin oldu...

Evet, 2012’de.

* Türkiye’deki yarışmanın ardından ‘Best Model of The World’de de birinci seçildin. O yarışma oyunculuk için bir
basamak mıydı? Yoksa gerçekten model olmayı mı hayal ediyordun?

O dönem İzmir’den İstanbul’a yeni gelmiştim, işin neresinden tutmam gerektiğini bilmiyordum. Sektöre ve oyunculuk mesleğine dair hiçbir fikrim yoktu. Oradan başlayabilirim diye düşündüm. Basamak olarak gördüm gibi bir haksızlık yapmak da istemem. Bir şekilde katıldım ve hayatımın bir rengi olarak kaldı; üzerinden 11 yıl geçti. Oyuncu kimliğimin temelini sanki bu yarışmanın oluşturduğu algısı olabiliyor. Ancak dediğim gibi bu yarışmayı oyunculuk için bir basamak olarak görmeyip katıldım. Zaten o yarışmadan çıkan pek çok oyuncu bugün salt ekrandaki, beyazperdedeki başarılarıyla konuşuluyor. Ben de işimin başarısıyla anılmaktan ötürü çok mutluyum.

Haberin Devamı

* O yarışmadan sonra senin de önüne teklifler geldi mi?

Aslında enteresan bir keşif hikâyem yok. Ben nasibe, kısmete çok inanırım. Bazen bir işi ne kadar istesen de olmaz, bazen istemediğin bir iş olur ve hayatın bambaşka yerlere gider. O dönemde de öyle oldu, yarışmadan çıktık ve yapımcılarla tanıştık, başladık...

‘Yere çarşaf serip üzerinde uyuduğum günler oldu’

Biraz eksi puanla başladım

* Hiç deneyimi olmayan birinin kamerayla ilk tanışması nasıldır?

İlk işim ‘Her Şey Yolunda Merkez’di. Sudan çıkmış balık gibiydim, ilk defa set ortamına giriyordum. Ne oluyor, ne bitiyor, ben neredeyim? Çok garipti.

* Kendini izleyince ne hissettin?

Kötüydü.

Haberin Devamı

* Bununla yüzleştin mi?

Evet, bununla yüzleştim. ‘Bir işi yapıyorsun ama iyi değilsin.
Bu böyle olmaz ve bu böyle devam etmez’ dedim kendime. O sırada bunların kararını da ben vermiyordum ki. Beklemeliyim gibi şeyleri düşünmek elimde değildi. Bir iş gelmiş ve orada olmalısın yani... Biraz eksi puanla başladım. Sonra öğretmenlerle, bu işle ilgilenen isimlerle çalışmaya, eğitim almaya başladım. Kendimi çalışarak geliştirmeyi seçtim.

Hayat mücadele edeni seviyor

Son işinde canlandırdığın karakter çocukluk aşkını bekliyor yıllarca. Seninaşka bakışın da o kadar takıntılı ve romantik mi?

Çocukluk aşkını beklemek gibi bir şey çok ütopik geliyor bana. Çünkü artık teknoloji çağındayız. Ama ben aşkımı, ilişkimi dürüst ve düzgün yaşayan biriyim. Herhalde romantiğimdir de; yani kız arkadaşım Selin (Yağcıoğlu) de böyle düşünüyor diye umuyor ve öyle olduğunu düşünüyorum (gülüyor).

* Taner karakteri hayallerinin peşinden koşan biri. Sana ne kadar benziyor?

‘Gönül Dağı’nda canlandırdığım Taner çok nahif. Hayallerini hiç bırakmamış biri. Zorluklarla karşılaşıyor ama pes etmiyor. Ben de
20 yaşında hayalimin peşinde koşarken zorluklarla karşılaştım. İstanbul’a ilk geldiğim zaman kaldığım evde yatacak yer yoktu, yere bir çarşaf serip üzerinde uyuduğum günler oldu. Bazen izlerken ben de ona üzülüyorum. Ama umudunu hiçbir zaman bırakmaması benim de bu coğrafyada yaşayan sayısız insanla bağ kurmamı sağlayabiliyor. Şehrin dışında hayatını sürdüren pek çok pırıl pırıl çocuğun, gencin başarılarına tanık oluyoruz haberlerde. Taner de onlardan biri.

* Sen o duvarları hayatında aşmışsın. 2015’te ‘Güneşin Kızları’ dizisiyle popüler oldun. Bir anda gençlerin radarına girdin...

Evet, o dönem beni tanıyor, fotoğraf çektiriyorlardı. Ama ben oralarda değildim.

* Nerelerdeydin?

Hakan bu meslekte iki seçenek var.

* Nedir onlar?

Birincisi, bu işi gerçekten sevip yapmak isteyenler. Bir de bu mesleği tanınır olmak için yapanlar. Sadece tanınır olmak isteyenler tanınıyor olabilirler ama günün sonunda ilerleyemiyor, kaybolup gidiyorlar.

*Sen hangi taraftasın?

Benim güzel görünmek, tanınmak hiç umurumda olmadı. Bu mesleği gerçekten yapmak istediğim için hep her şeyimi vermeye hazır oldum. Sette işim biterdi ama oradan ayrılmazdım. Emre Kınay’la oynuyorduk o dönem, onun ağzından çıkacak bir cümleyi bile bir şeyler öğrenebilirim diye beklerdim.

* Peki, şimdi nedir oyunculuk senin için?

Hayatım. Ailem, sevdiklerim ve oyunculuk mesleğim var.

* Yaşadıklarından çıkardığın en önemli ders ne oldu?

Hayat çalışanı ve mücadele edeni seviyor. 100 kere denedin ve olmadı, 101’inciyi denemekten vazgeçersen o zaman zaten kaybetmiş olursun. Hiç vazgeçmemek lazım. İçinde bir pırıltı varsa da hayat sana bir yerde, bir şekilde veriyor. O noktada sen de hazırsan
ve onu alabiliyorsan alıyorsun.

‘Yere çarşaf serip üzerinde uyuduğum günler oldu’

Selin Yağcıoğlu’yla iki yıldır birlikte olan Berk Atan ilişkilerini dürüst ve düzgün yaşadığını söylüyor.

İyi insan ol, mesleğini iyi yap!

* Hep yakışıklı mıydın?

Bilmiyorum, bunun cevabını senin vermen lazım.

* Ben ortaokul ve lisedeki hallerini bilmiyorum.

Yani yakışıklılık, güzellik hayatın neresinde? Yakışıklı olsan ne olacak? İyi insan ol, mesleğini iyi yap, önemli olan bunlar.

* Ben de dünyanın en iyi modeli seçilsem böyle rahat konuşurdum sanırım...

Hayatımda aslında hiç “Çok yakışıklısın” falan gibi şeyler yoktu. ‘Gönül Dağı’ başlarken mesela 15 kilo verdim. Güzel bir iş gelse “50 kilo al” deseler alırım. O yüzden tipin benim için hiçbir önemi yok. Bu sebeple ayna karşı-
sında da vakit geçirmiyorum.

Çapkın değilim

* Seni hiç tanımayan birine kendini üç kelimeyle nasıl anlatırsın?

Beni tanıman lazım.

* Hayattaki en büyük tutkun ne?

Galatasaray. Babamın adı Metin. Metin Oktay’dan geliyor.

* Totemlerin var mı?

Mesela, maçta ben ayaktayken gol atıldığında, maç bitene kadar oturmamışlığım vardır. Veya diyelim annem yanımda oturuyor, gol oldu. Maç bitene kadar kalkmamasını isterim.

* Senin “Ben çapkın görünüyorum ama değilim” gibi bir açıklamanı okudum. Ne demek bu, açsana...

Çapkın değilim demek. Zaten iki senedir devam eden bir ilişkim var. Çapkın adamın iki senedir ilişkisi
olur mu Hakan?

* Instagram’da 5 milyon takipçin var. Gelen teklifler oluyordur. Hiç aklının kaydığı olmuyor mu?

Yok, çünkü orayı sadece işle ilgili kullanıyorum. Sosyal medyayı sosyalleşmek için kullanmıyorum.

* Hiç saçma bir teklif geldi mi?

Gelmedi ama galiba bunda o dönem yaptığın işin rengi de etkili oluyor. Taner jön bir karakter değil. Anlatılan hikâye nedeniyle de ailelerin sıklıkla izlediği bir dizi. Bu nedenle “Seni oğlumuz gibi seviyoruz, görüyoruz” tarzı mesajlar yoğunlukta.

* Kimleri stalk’larsın?

Akşamları yatağa yattığımda Chris Hemsworth’ün (oyuncu) videolarına bakıyorum. Fanıyım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!