Yenikapı'dan 39'A binip son durağında indik: ‘İstanbul’un manevi fatihi’ burada oturmuyor

Güncelleme Tarihi:

Yenikapıdan 39A binip son durağında indik: ‘İstanbul’un manevi fatihi’ burada oturmuyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2017 14:46

Bu hafta otobüs, adını Fatih Sultan Mehmet’in hocası olarak bilinen Türk âliminden alan Akşemsettin’e götürdü. Ama bu mahalleden öyle tarihi bir hava beklemeyin. Tapu sorunu, metro kazısı, yeni sitelerle ortalama bir İstanbul semtine hoş geldiniz!

Haberin Devamı

Tabeladaki Akşemsettin yazısını görünce küçük bir tarih yolculuğuna dalıyorum ister istemez. Akşemsettin, çok değerli bir Türk âlimi ve en çok Fatih Sultan Mehmet’in hocası olarak biliniyor. Hatta ona fetih sürecindeki danışmanlığı sebebiyle ‘İstanbul’un manevi fatihi’ deniyor. Hacı Bayram-ı Veli’nin öğrencisi olarak başladığı ilmi hayatında, mikrobun tanımını Batı dünyasından çok önce yaptığına dair belgeler var (Türkçe kaleme aldığı ‘Maddetü’l-Hayat’ veya ‘Risâletü’n-fi’t-Tıb’ kitabı). Soyu baba tarafından Hz. Ebubekir’e dayanan bu bilge, aynı zamanda 1 Haziran 1453’te Ayasofya’da ilk hutbeyi okuyan ve fethin ilk cuma namazını kıldıran kişi.

Eyüp’e bağlı Akşemsettin Mahallesi’nde ise bu mühim zatın sadece adı yaşıyor; izlerini takip edecek bir tarihi doku bulunmuyor maalesef.

Haberin Devamı

İstanbul’un pek çok semti gibi burada da gündem maddeleri metro inşaatı, sitelerle artan kalabalık ve gecekonduların tapu sorunu. Nüfus 2009’dan beri hep artmış; 2016 verilerine göre rakam 41 bin 599. 42 yaşındaki mahalle sakini Serpil Demiralp’e göre metro tamamlandıktan sonra artış daha da hızlanacak.

Yenikapıdan 39A binip son durağında indik: ‘İstanbul’un manevi fatihi’ burada oturmuyor

Yehova şahidi İspanyol çift bu mahalleyi seviyor

Fotomuhabiri arkadaşım Hüseyin Alsancak’ı hararetli bir sohbetin ortasında buluyorum. Hüseyin, “Bu İspanyol çift Yehova’nın şahitlerindenmiş ve burada oturuyorlarmış” diyor. Gerçek isimlerini söylemiyorlar. Erkek olan “Yusuf diyebilirsiniz” diyor. Yusuf 41, eşi 40 yaşında. Sekiz sene önce Alicante’deki evlerini satıp Türkiye’ye gelmişler; hâlâ o parayla geçiniyorlar. Altı sene Fethiye’de yaşamışlar, 1.5 senedir de Akşemsettin’deler. Seviyorlar bu mahalleyi; iyi komşuları olduğunu, güzel sohbetler yaptıklarını anlatıyorlar. Fotoğraf çektirmiyorlar ama. Tüm dünyada 8 milyon 200 bin Yehova şahidi var ve 240 ülkede yasal olarak faaliyet gösterdiklerini söylüyorlar.

Gecekonduların yoğunlaştığı bölgeye ilerliyorum. Sokağın başında beş neşeli kadın beliriyor. Yanaşıyorum, “Güne gidiyoruz” diyorlar. “Yakında mı ev?” diye sorunca kahkahayı patlatıyorlar: “Modernleştik biz, İstanbul’a uyduk. Eyüp’teki tesislere falan gidiyoruz. Biraz da biz oturup servis alalım.” Aslında 14 kişilermiş, bu beşli kış sezonunda ‘gün’lerin nasıl organize edileceğine karar verme amaçlı ön keşif turuna çıkmış durumda. Yeter Soylu (47), Mine Ay (47), Mürşide Bolat (61), Esma Gündoğdu (57) ve Çiçek Sarımaden (54), 17 senedir tanışıyorlarmış. Komşuluk ilişkileriyle açılan sohbet, gelip tapu meselesine dayanıyor. Bölgede yaklaşık 300 kişinin dertli olduğunu söylüyorlar, “Dilekçe veriyoruz ama sadece ‘Çalışmalar sürüyor’ diyorlar. 30 seneden fazladır buradayız. Son üç-beş senedir her tarafın tapularını vermişler, bizimkini vermediler” diye isyan ediyorlar.

Haberin Devamı

Bende gerilim teli problemi var!

Sırt sırta vermiş evlerin daracık geçitleri arasından yürüyorum. Çocuklar tatlı ve meraklı. Ben onlarla konuşurken bir kapı açılıyor, 58 yaşındaki Hasan Aydın çıkıyor. O da tapudan dertli. “27-28 senedir burada oturuyoruz. Ha bugün, ha yarın diye oyalıyorlar bizi. Evi yaparken bize sonradan sorun olur denmedi. Doğru düzgün bilgi de vermiyorlar ki” diyor.

Ana caddeye dönüp mahallenin 30 arabalı taksi durağına ilerliyorum. Deneyimli şoförlerden 67 yaşındaki Ali Sünnetçioğlu, 1968’den beri az ilerideki Yeşilpınar’da oturuyor. “O mahallede Laz, Dadaş, Sünni, Alevi, Kürt; 40 senedir birbirini tanır gibi iyi geçinir. Sağ-sol davası, mezhep kavgası olmaz” diye anlatıyor.

Haberin Devamı

“Peki Akşemsettin?” deyince herkes 67 yaşındaki Sivaslı Ali Atmaca’yı gösteriyor. Atmaca şoför değil, köşedeki kamyonetinde yazın karpuz satıyor, kışın emekli maaşıyla geçiniyor. 1993’te burada bir arsa alıp yerleşmiş. “Buralılar iyidir, neticede siteler dışında hep Anadolu insanı” diye anlatmaya başlıyor. Siteler yapılınca gelen-giden biraz karışmış ona göre. “Sizin de tapu probleminiz var mı?” der demez ilginç bir cevap alıyorum: “Bende gerilim teli problemi var!” Bir anda daha önce okuduğum haberler geliyor aklıma. Ali Amca yüksek gerilim hatlarından (154 KV enerji hatları) söz ediyor. Bu hatların yakınındaki evlerde oturanlar, en belirgini şiddetli baş ağrısı olmak üzere çeşitli sağlık sorunları yaşıyor. Rüzgâr olduğunda tellerin birbirine çarpıp kıvılcımlanarak yangın çıkarabildiği de anlatılanlar arasında. Evinin arazisi daha kendisi almadan istimlak edilmiş meğerse Ali Amca’nın, tapuda bu bilgi görünmeyince evini yapmış ama bunca sene sonra yıkım kararı çıkmış.

Haberin Devamı

Yenikapıdan 39A binip son durağında indik: ‘İstanbul’un manevi fatihi’ burada oturmuyor

Akşemsettin Parkı, mahallenin nefes alma alanlarından...

İstanbul gibi bir kent düşünüldüğünde Akşemsettin Mahallesi’nin geçmişi çok eski değil. Ama hâlâ çözülemeyen gündelik ve kentsel sorunları, beni çocukluğuma götürecek kadar eski. Gecekondu, tapu, yıkım, istimlak kelimelerinin veya “Dozerin önüne yatacağız, ne yapalım” isyanının 80’lerde kaldığını düşünüyorsanız sizi gerçek hayata davet ederim...

Kadınlara park kenarında pilates, step, aerobik

Mahallenin soluk alma noktalarından biri olan Akşemsettin Parkı, bu yıl yenilenmiş. Biraz soluklanmak için oraya doğru yürürken tempolu bir müzik duyuyorum. Bir yüzü parka, bir yüzü caddeye dönük tek katlı binadan geliyor ses. Kapısına geliyorum, içeride ders olduğunu belirten bir kâğıt asılı. Ne dersi bu peki? Eyüp Belediyesi’nin sekiz senedir var olan nefis bir hizmeti bu ve haliyle talep çok fazla. Her ay 30 kişi dolduğunda kayıt kapanıyor. Sabah 09.30-10.30, 14.00-15.00 ve 15.45-16.45 seansları var. Kaydolanlardan aylık 20 TL gibi cüzi bir ücret alınıyor. Çoğunlukla ev hanımları ve kız öğrenciler ilgi gösteriyor.

Haberin Devamı

Yenikapıdan 39A binip son durağında indik: ‘İstanbul’un manevi fatihi’ burada oturmuyor

Konyalı aileden ev yemeği

Mahallenin merkezini oluşturan Cengiz Topel Caddesi’nde yürürken küçük ve temiz bir dükkân dikkatimi çekiyor: Dilek Ev Yemekleri ve Kahvaltı Salonu. Açılalı yaklaşık beş ay olmuş. İçeride harıl harıl çalışan tatlı bir aile var. Aslen Konyalılar. Günlük en az altı çeşit sıcak yemek, zeytinyağlılar ve gün boyu kahvaltı servis ediyorlar. Bir öğün tatlısıyla, içeceğiyle maksimum 20-25 TL’ye mal oluyor. Yemekleri Dilek Güney yapıyor; mutfakta kızı Demet Akavcı, serviste oğlu Mehmet Öcal, muhasebede damadı Fatih Akavcı ona yardım ediyor. Dilek Hanım, altı sene Eminönü’nde bir handa yapmış bu işi. Orası kapanınca oturduğu muhitin yakınında yapmak istemiş. “Burada hep kebapçı, dürümcü var. Ev yemeği ve kahvaltı veren yoktu, bunu düşünerek açtık” diyor.

BAKMADAN GEÇME!