Güncelleme Tarihi:
Gizem: Melis seninle çok kez çocuklara ölümü anlatmak hakkında yazılar yazdık. Türk Psikologlar Derneği ve UNICEF işbirliğinde bir elkitabı yayımlanmış; ‘Çocuklarda Yas’ adında. Onların da yasta olabileceği aklımıza gelmiyor maalesef pek...
Melis: Evet, bak o kadar yazı yazdık, yas kelimesini hiç kullanmadık çocuklar için. Çok tuhaf geliyor kulağa tabii ama çok doğru. Bazen özellikle Deniz’in ben hamileyken kaybettiğim babam için bile yas tuttuğunu hissediyorum. “Keşke yaşasaydı”, “Beni çok severdi değil mi anne” filan diyor.
Bir de sağlıksız beslenip kalp krizi geçirdiği için kızıyor ona... Tabii depremde yakınını kaybeden çocuklar için durum daha travmatik, eminim onların yasları da daha farklı oluyordur.
Gizem: Bazı çocukların anne-babası, bazılarının kardeşi, bazı çocukların oyun arkadaşları hayatını kaybetti. Hatay’dayken enkaz altındaki oğlu Furkan’ı bekleyen bir anneyle konuşmuştum. Kızının 9 yaşında olduğunu, onun kurtulduğunu, arabada abisini beklediğini söylemişti. Onun için de ne kadar zor bir durum olduğunu düşünmüştüm. Hâlâ ara ara geliyor aklıma, ne dediler, nasıl söylediler acaba kızlarına diye... Biliyorum ki en önemlisi çocuğun yaşına göre doğruyu anlatmak. Fakat bu durumdaki bir çocuğa genel olarak nasıl davranmak gerektiğini bilmiyorum mesela. Yas sürecindeki her çocuğun da tutumu aynı olmuyormuş, özellikle okulöncesi yaş grubunda...
Melis: Evet, bahsettiğin kitapçığı okudum. Orada gördüm ben de tepkilerin yaşlara ve çocuğun yapısına göre nasıl farklılaştığını. Mesela bazı çocuklar bağırıp ağlayıp saldırganlaşırken bazı çocuklar sessizlikle karşılayıp oyun oynamaya çıkmak için izin isteyebiliyormuş. Olayı algılamak için zamana ihtiyacı oluyormuş çocuğun.
Gizem: Evet, sindirmek istiyorlar aslında tıpkı bizler gibi. Lorin de her şeyi oyunlarında tekrar eder. Benim dikkatimi “Oyun oynayarak içselleştirmesini sağlamak için zemin yaratın” sözü dikkatimi çekti. Oyun çocukların her anlamda en güvenli alanı. Yasta olduğunu anladığımız çocuğa nasıl davranmamız gerektiğinden de bahsediyor bu kitap uzun uzun. Gerçekten çok faydalı bilgiler edindim.
Melis: İstersen bazılarını okurlarımızla da paylaşalım burada...
Gizem: Çocukları korumak adına kendi duygumuzu saklıyoruz çoğu zaman. Bu anlamda şu kısım beni çok aydınlattı: “Birçok anne-baba çocuğu korumak için kendi tepkilerini ondan saklamaya çalışır. Oysa hissedilenler çocuğa anlatılabilirse çocuk anne-babasının kendisine neden daha az ilgili, sinirli ya da olumsuz davranmaya başladığını anlayabilir. Bu süreçte anne-babanın duygu ve düşüncelerini çocukla paylaşabilmesi, çocuğun kendi duygu ve düşüncelerini anlatmasında yardımcı olacaktır.”
Melis: Ve dönüp dolaşıp yine kendi duygumuzu çocuğa göstermenin ve onun duygusunu anlamaya çalışmanın önemine geliyoruz işte.
Gizem: Evet. Bir yakını ölen çocuklar uzun süre kaybını yaşadıkları kişiyi düşünür, etrafındakilerin de düşünüp düşünmediklerini merak ettiklerinden sıkça sorular sorarlarmış. Yani biz onları korumak için lafı geçiştirmeye çalışırken onlar aslında bizim kaybettiğimiz kişiyi özlemediğimizi, önemsemediğimizi düşünüyor. Çocukların dünyası bambaşka. Hepimiz bir dönem çocuk olmamıza rağmen empati kurmakta zorlanıyoruz. Her ebeveyne ve anne-babasını kaybetmiş bir çocuğa bakımveren herkese bu elkitabını tavsiye ediyorum. İnternetten PDF olarak bulabilirsiniz: “Çocuklarda Yas, Anne Baba El Kitabı.”