Güncelleme Tarihi:
Yeni şarkınız ‘Bu da Geçecek’ umut dolu ama bunca yıl şarkılarınızın acı dozu hep çok yüksek oldu. Ne istediniz bizden?
- Bu topraklar acı dolu. Hepimiz acıyla besleniyoruz. Ben de öyle görüp öğrenmişim. Acımı dile getirmekten de çekinmiyorum. Şarkı yazmak benim iyileşme biçimim. O yüzden şimdiye kadar çekinmeden zayıflığımı da aldatıldığımı da söyledim. Zaten yazdığım şarkıların hepsi gerçek ve çoğu benim gerçek hikâyelerimdi.
* Aldatıldınız mı?
- Evet. Bir defa aldatıldım.
* Peki ya siz?
- Hiç aldatmadım. Benim yapımda yalan söylemek yok. Zaten öyle bir duyguyla yaşayabilmeme de imkân yok.
* Çok aşk acısı çektiniz mi?
- Çektim tabii, çekmez olur muyum? Yanlış insan seçmekte üstüme yok.
* Yıllardır şarkılarınızda aşkı anlattınız. Peki, nedir sizce aşk?
- Defalarca âşık oldum. Defalarca aşk acısı çektim ama onu tanımlayacak bir kelime bulamıyorum. Sadece bana aşkın tekrar gelmesini, aşk acısı çeksem de yine âşık olmayı istiyorum. Çünkü o çok başka bir şey. Ruhuna verdiği heyecan, mutluluk hissi... Tabii sonra onun düşüşü de çok kötü oluyor. Ama keşke âşık olsak şimdi, fena mı olurdu?
* Neden hayatınızda şu an aşk yok?
- Bilsem... Sen bana söyle sebebini! Herhalde günlük şeylerle oyalanmıyorum, onun için yalnızım.
* Nasıl birini diliyorsunuz?
- Hep yanlışı seçtiğim için bu sefer doğruyu bulmak adına önce hayal ettim ve defterime yazdım. İstediğim şey; gerçek sevgiyi paylaşacağım, ortak zevklerimin olduğu biriyle yakın zamanda karşılaşmak...
Hayat pek çok insan gibi beni de zorladı
* Şarkının sözlerini Mabel Matiz’le yazmışsınız...
- İkimiz de çok mutsuzduk ve sokakta yürüyorduk. “Bu ruh halinden çıkmak için ne yapalım” derken eve gidip şarkı yapmaya karar verdik. İkimiz de sözleri yazdığımız anda çok mutlu hissettik.
* Sizin gibi çok üreten, kendi şarkılarını yazan bir isim neden yine tek bir şarkı çıkardı?
- İtiraf etmek gerekirse; Türkiye ve dünyada yaşanan üzücü hikâyelerden çok etkilendim. Yakınlarımı kaybettim. Hayat pek çok insanı zorladığı gibi beni de zorladı. Ama boş da durmadım, ilaç niyetine bu şarkıyı yazdım. Tribute albümlerde şarkılar söyleyip konserler verdim.
* Müzik dünyası biraz eski heyecanını kaybetti mi?
- Evet. Şu an single dönemi olduğu için yapımcılar da müzisyenler de tam bir albüme konsantre olmakta zorluk çekiyor. Ben de albüm için ısrar ediyordum. Bizim Ozan Çolakoğlu’yla enerjimiz çok tuttu. Yeni albüm için de onunla devam etmek istedim. Ama Ozan’ın da hayatında değişiklikler oldu. Mesela şu an yeni stüdyosunun bitmesini bekliyor, ben de onu bekliyorum. Bu süreçte, “Single çıkarmaya direnip şarkılarımı bekletmeyeyim” dedim. O sırada Alper’le (Erinç) yıllar sonra yeniden bu şarkı için çalışmaya karar verdik. Mayısta bir single daha çıkaracağım. Sonbaharda da albüm gelecek.
* Alper Bey eski eşiniz. Zor oldu mu tekrar birlikte çalışmak?
- Alper’in müzikalitesi ve aranjörlüğü tartışılmaz ama eski eşimle yıllar sonra çalışabilecek miyiz çok emin değildim doğrusu. Şarkının melodik yapısına bakınca onun bunu çok iyi yapabileceğini düşünüp aradım. Bu şarkı bizim ‘Körebe’ albümündeki hisse yakın oldu, üzerine bir de Mabel Matiz eklendi. Tabii hiç kolay olmadı. Biz zaten anlaşamadığımız için boşanmıştık. Dedim ya sana monotonluğu sevmiyorum diye... Şarkı da öyle oldu (gülüyor). Ozan Çolakoğlu, Mabel Matiz, Alper Erinç benim hem müzikteki hem hayattaki dostlarım. Hayatımda oldukları için şükrediyorum.
Sadece yakınımdakilerin fark ettiği deli bir tarafım var
* Dışarıdan sakin, alışkanlıklarına bağlı biri gibi duruyorsunuz...
- Dışarıdan öyle duruyorum ama değilim. Sizin çok fark etmediğiniz, sadece yakınımdakilerin fark ettiği deli bir tarafım var. O da iyi ki var.
* Bu çekimde sanki masumdan seksiye evrilen bir Göksel var.
- Aslında ilk klibim ‘Sabır’dan beri biraz yuvarlak hatlı, edalıyım falan ya... Kadınsı halim biraz seksi algılandı. Seksi olmak da çok güzel bir şey. Ama her şeyden önce müzisyenim. Son yıllarda bende en çok değişen şey hayatla ilgili çok fazla şeyi fark etmiş olmak.
* Neleri fark ettiniz?
- Hepimizin çok acılar çektiği dönemler oluyor. Ama hiçbir şey kalmıyor. Ölüm acısı bile... Çünkü hayat böyle ve insan yaşamaya motive. Fiziksel olarak nasıl yaralarımız iyileşiyorsa ruhsal yaralarımız da iyileşiyor. Hepsinin geçeceğine inandığımızda daha çabuk iyileşiyoruz. Ben eskiden karalar bağladıkça bağlıyordum. Halbuki anın ne kadar değerli olduğunu anladım.
* Yeni şarkınızın sözlerinde, “Neşemizi çalsan da dünya...” diyorsunuz. Dünya bizden neleri çaldı?
- Biz bu şarkıyı iki sene önce yazdık. Hiç neşemiz yoktu. Sadece bizim değil, dünyanın neşesi yoktu. Şiddet, ayrımcılık... İnsanların vahşi tarafı son yıllarda daha çok ortaya çıktı. Eskiden daha sevgi doluyduk.
* Neden bunlar değişti?
- Dünya nüfusu artıyor. Belki insanlar arasında daha fazla mücadele var. Sosyal medyanın megalomanlığı, narsisizmi körüklediğini düşünüyorum. Bu da bencilliğe yol açıyor. Ama umudum var. Son şarkım da çok umutlu bir şarkı. Birilerine iyi geliyor olma duygusu da bana çok iyi geliyor.
Babam kamyon şoförüydü Annem onu öpücüklerle yolcu ederdi
* Yıllardır bir Yeşilçam tarzı var imajınızda. Bunun sebebi ne?
- Annem Türkan Şoray’a inanılmaz benziyor, babam da Kadir İnanır’a... Babam kamyon şoförüydü. Annem onu öpücüklerle yolcu ederdi.
* Sizin aile bir nevi ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filmiydi yani?
- Evet. Türk filmlerini de çok severdik. Anneme de sürekli, “Türkan Şoray’a benziyorsun” derlerdi. Oradan bende bir Türkan Şoray hayranlığı başladı.
* Müzik bu hikâyeye nasıl dahil oldu?
- Annem ve babam çok duygusal insanlardı. Babam çok güzel şarkılar söyler, annem şiirler yazardı. Babamın ailesinde Türk sanat müziği söyleyenler vardı. İlk doğum günü hediyem babamın aldığı gitardır. Sonra da hep müzikle ilgili şeyler aldı. Dokuz yaşımda Ajda Pekkan’ın ‘Süperstar’ isimli kasetini verdi. O benim hayatımın kaseti oldu.