Güncelleme Tarihi:
Bu proje onların ilk buluşması. Kısa süre önce tanışmış olmalarına rağmen uzun süredir arkadaş gibiler. Stüdyoya girdiğimde ikisini derin, bol kahkahalı bir sohbet içinde buluyorum. 21 Eylül akşamı ‘Take the Lead’ (Kuralsızlar) filmindeki ikonik tango sahnesini canlandıracaklar. Dansın içindeki tutku ve ihtiras iki oyuncuda da var. Müzik çaldığında ikisi de kendini dansa, sonra da sohbete kaptırıyor.
◊ Sahnede tango yapacaksınız. Tangoda çiftlerin elektriğinin tutması önemlidir. Sizinki tuttu mu?
Yağmur Yüksel: İlk görüşte enerjimizin tuttuğunu hissettik.
Fırat Çelik: Yağmur çok yetenekli bir oyuncu arkadaşım. Samimiyetle söylüyorum, onu ilk gördüğümde “Bu sahne olacak” dedim.
Yağmur Yüksel: Fırat zaten çok yetenekli, kendisinin bir de dans geçmişi var. Bana çok yardım ediyor, beni rahatlatıyor. Enerjimizi paylaşıyoruz, bu bana daha özgür hissettiriyor.
◊ Tanıştıktan sonra birbirinizde nelere şaşırdınız?
Fırat Çelik: Yağmur’un filtresi yok. İçinde çok saklamıyor, gizlemiyor; bir şey varsa hemen söylüyor çekinmeden, kasmadan... O yüzden bana çok iyi geldi.
Yağmur Yüksel: Ben Fırat’la tanışmadan önce adını ilk duyduğumda biraz tedirgin olmuştum. Çünkü tanımıyordum. ‘Sahnede ilk işim olacak, rahat hisseder miyim’ diyordum. Ama yıllardır tanıyormuş gibi hissettim, mükemmel biri.
Fırat Çelik: Yağmur’un dans deneyimi yok ama tanıştıktan 15 dakika sonra bütün algımı değiştirdi. Her şeyi çok hızlı kapıyor.
◊ Antonio Banderas ve partnerinin (Katya Virshilas) ‘Kuralsızlar’ filmindeki ikonik tango dansı sahnesini canlandıracaksınız. Nasıl çalıştınız?
Fırat Çelik: Ali Alper Özdemir’den dans dersleri aldık. Bakışlar ve duruşlarla duyguyu vermek çok önemli. Ben sokak danslarına daha hâkim olduğum için tangoda sabit durmak adına kendimi biraz daha dizginlemek zorunda kaldım. Evde aynanın karşısında uzun uzun çalıştım.
Yağmur Yüksel: İçindeki o kadınsılık, çekicilik ve ihtirasın çıkmasını gerektiren bir dans. Bu tek bir gösteri olacak ama ben sonrasında da tangoya ve dansa devam etmek istiyorum.
◊ Bu film ve sahne sizin seçiminiz miydi?
Fırat Çelik: Ben seçmedim ama Antonio Banderas dediklerinde hemen sahneyi tahmin ettim. Filmi 10 sene önce falan izlemiştim. Altından kalkar mıyız diye başta endişe ettim ama şimdi
çok mutluyum. Eylül için bence hazırız.
◊ Şovun adı ‘Oscar’lık Sahneler’. Sizin favori Oscar’lı filminiz
hangisi?
Fırat Çelik: ‘Titanik’. Dans ettikleri sahne de çok iyiydi.
Yağmur Yüksel: ‘La La Land’ filmi ve filmde Emma Stone’un canlandırdığı karakter izlediğimde
çok ilgimi çekmişti.
◊ Tango için ihtiras ve tutkunun dansı derler. Bunlar size ne ifade ediyor?
Fırat Çelik: Ben her yaptığım işe tutkuyu koyuyorum, başka türlüsünü hayal edemiyorum. Tutku olmadan yaşanmaz, hep bir şey eksik kalır.
Yağmur Yüksel: Dans ederken, çalışırken, yürürken, müzik dinlerken bir şeye odaklanmak ve ona âşık olmak tutku ve ihtirastan geçiyor. Mesela şu an sizinleyim ve ruhum da burada, bu da bir aşk ve ihtiras.
◊ Ekranda da aşkı anlatan hikâyelerde rol aldınız. Nasıl anlatırsınız aşkı?
Fırat Çelik: Aşkı tanımlamaya bu söyleşi yetmez. Aşk duygusunu çok seviyorum ama acaba sağlıklı mı?
◊ Neden öyle düşündün?
Fırat Çelik: Bütün fabrika ayarlarını bozuyor. Bir kere âşık oldum; hatırladığım, insana yaşadığını hissettiriyordu bu duygu ama bir yandan da yorabiliyor.
◊ Bir kere mi âşık oldun?
Fırat Çelik: İki kere olabilir. Sanırım en mutlu olduğum anlardı. Kendimi bir bütün olarak hissediyordum, o yüzden aşkı yaşamak istiyorum.
◊ Şu an âşık değilsin anladığım...
Fırat Çelik: Yok, sıfır, olsa söylerdim.
Yağmur Yüksel: Hiç âşık olmadım. Ama şöyle diyebilirim; benim gözümde aşk sonsuz... Sanırım böyle gördüğüm için de hiç âşık hissetmedim kendimi. Bir yandan Fırat’ın dediği gibi tehlikeli de olabilir.
BAŞKA BİR KARAKTERİ CANLANDIRMAK TERAPİ GİBİ GELİYOR
◊ Fırat, sen 43, Yağmur 22 yaşında. Yağmur’a bu meslek adına ne öğütlerdin?
Fırat Çelik: Bir yolculuğa girdin ve bu yolculukta bence ne yapıyorsan öncelikle tadını çıkar ve keyif al. Çünkü yolun başında birçok şey hep soru işareti olarak görünüyor. Ama bir yaştan sonra çok rahatlıyorsun. Ve bunu deneyimlemek şahane bir şey.
◊ 23 senedir bu işi yapıyorsun. Ne umdun, ne buldun?
Fırat Çelik: Yolculuk hâlâ devam ediyor ve ben çok mutluyum. Güzel projelerde yer aldım, yaşadığım bazı olumsuz anlardan da ders çıkardım. Ünlülük zaten bizim mesleğin bir parçası. Öncesinde ‘herkes beni tanıyınca nasıl bir hayatım olacak’ gibi şeylerin hayalini kuruyorsun ama bu bir süre sonra geçiyor. Önemli olan, sen hayattan ne istiyorsun ve sanat vesilesiyle insanlara ne anlatmayı hedefliyorsun.
◊ Yağmur, sen oyunculuktan ne umdun, ne buldun?
Yağmur Yüksel: Başka bir karakteri canlandırmak insanın hayal dünyasını açan, zihnini geliştiren bir şey. İçinde olan ama yapamadığın şeyleri sahnede gösteriyorsun. Bu da terapi gibi geliyor ve kendiniz olarak yapamayacağınız şeyleri yapma fırsatı büyük özgürlük sağlıyor.
Fırat Çelik: Evet, aynı bir oyun parkı gibi...
FIRAT ÇELİK: DANS VİDEOLARI DOĞAÇLAMAYDI
Fırat, sen pandemi döneminde sosyal medyadaki danslarınla kalbimize bir kere daha girdin. Dansla ilişkin nasıl başladı?
Dans eğitimim olmadı aslında, hep sokakta dans ederdik. Sonra biraz kapıları açmak için modern dans ve salsa yapmaya başladım. Karantinada yeğenimle dans ederken çektiğimiz videolar da
ani, doğaçlama oldu. O dans videoları sayesinde birçok insanı mutlu ettiğimiz için ben de çok mutluyum. Zaten dans etmeyi seviyorum. O yüzden geçen sene ‘Broadway’den İstanbul’a ve bu sene ‘Oscar’lık Sahneler’ şovlarında yer almak çok keyifli oldu. Hatta geçenlerde biri “Fırat seni bu hayatta en çok ne mutlu ediyor” diye sormuştu, ona “Oyunculuk ve sevdiğim projelerde olmak çok önemli ama bir yandan da şarkı söylemek ve dans etmek inanılmaz bir duygu” demiştim. O yüzden 21 Eylül’deki şov için çok heyecanlıyım ama sadece bir kere olacak ve tadı damağımızda kalacak.
◊ Dans paylaşımlarına, story’lerine ara verdin. Devam edecek misin?
Evet, devam edeceğim. Aslında başlarda ‘Bu kadar çok dans videosu koyuyorum, oyunculukla karışır mı ya da oyunculuğun önüne geçer mi’ diye düşündüm. Ama neden geçsin ki, bu da bir sanat ve insanlar çok istiyor, sürekli mesajlar geliyor.
◊ Paris’te restoranın vardı. Bir ayağın oradaydı. Artık Paris defteri kapandı mı?
Evet, Paris defteri kapandı. Şu an İstanbul’dayım ve çok mutluyum. Tabii Paris’e de arada gidiyorum çünkü ailem orada yaşıyor. Restoranı 1,5 sene önce devrettim, restoran işi çok güzel ama hem restoran hem oyunculuk birlikte çok zor. Ben de oyunculuğu seçtim.
◊ Seni bu sezon başka hangi işlerde göreceğiz?
Üç hafta önce ofisten aradılar, menajerim ‘Kızılcık Şerbeti’ndeki yeni karakterden bahsedince gerçekten çığlık attım, yüksek reyting almasının ötesinde çok güzel bir hikâye, orada olmak bir oyuncu olarak çok gurur verici. Setin başlamasını bekliyorum. Bu şahane projenin içinde yer alacağım için çok mutluyum.
YAĞMUR YÜKSEL: ASLINDA HEMŞİREYİM
◊ Yağmur seni takip eden, sık sık sosyal medya gündemine taşıyan güçlü bir fan kitlen var. Kaç yıldır oyunculuk yapıyorsun?
İki sene oldu. İlk işim ‘Kan Çiçekleri’ ve bu sezon da devam edecek.
◊ Okulda falan mı keşfedildin?
Hayır, ben aslında hemşireyim. Keşfedilme hikâyem de bir o kadar ilginç ve enteresan aslında.
◊ Nasıl oldu?
Aydın Üniversitesi’nde okurken, İstinye Hastanesi’nde staj yapmaya başladım. Altı sene öncesinden bahsediyorum.
Influencer çok arkadaşım vardı. Ben çalıştığım için sosyal medyaya çok fotoğraf yüklemiyordum. O süreçte bir arkadaşım ajansa görüşmeye gidecekti, “Benimle gelir misin” dedi. Gittik, orada beni şu anki menajerim Banu Susur gördü. Oyunculuk yapmak isteyip istemediğimi sordu. Okulum olduğunu söyleyip numaramı verdim. Sonra irtibatımız kesildi. Ama beni unutmamış, yıllar sonra bu karakter için tekrar aradı. Gidip görüştük, demek ki zaman bu zamanmış.
◊ Oyunculuk geldiğin noktada sana ne ifade ediyor?
Yolun çok başındayım, öğrenmem gereken çok şey var. Ama öyle güzel gidiyor ki, aşk olarak bakıyorum, gerçekten işimi çok seviyorum. Sahne, kamera, senaryo hepsi benim için çok başka, değerli ve çok kıymetli.