Güncelleme Tarihi:
Anadolu Efes Üretim Direktörü Koray Anar ve markanın yeni ürün geliştirme merkezinde çalışan Cem Sürer, Türkiye’nin ilk bira hakemleri...
Ekipleriyle beraber ‘+1 dinlendirme üretim tekniği’ni geliştirip Bira Standartları Enstitüsü VLB Berlin tarafından onaylandılar. Bu tekniğin dünya bira literatürüne girmesi bekleniyor. Çünkü onlar sayesinde iki olan üretim tekniği üçe çıktı.
Anar ve Sürer’le bira hakemliğini konuştuk...
Bira hakemliği nedir?
Koray Anar: 1985’te ABD’de bir sivil toplum kuruluşunun çatısı altında kurulan bir program aslında. ‘Beer Judge Certification’ (Bira Hakemliği Sertifikasyon Programı)... Amacı bira çeşitliliğini desteklemek, daha iyi anlaşılmasını sağlamak. Bira tadımlarının değerlendirme süreçlerine destek olmak ve aynı zamanda bu değerlendirme süreçlerinin metotlarını, araçlarını ve sıralama yöntemlerini standardize etmek.
Nasıl olunuyor hakem?
Koray Anar: Önce sizi internet üzerinden bir sınava tabi tutuyorlar. Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş, 10 dolara 3 sınav hakkı tanıyor. 180 soru için 90 dakika veriyorlar.
Sorular ne kadar zor? Sınavı geçince hemen hakemliğe başlıyor musunuz?
Koray Anar: 180 sorunun yüzde 65’ini doğru cevaplamanız gerekiyor. Rahat geçilir gibi gözükse de sorular çok kapsamlı. Bu sınavı geçerseniz bir yıl içinde Avrupa’da bir degüstasyon sınavına daha girmenizi bekliyorlar. Bu sınavda da butik üretilmiş 6 farklı birayı kör tadım yapıyorsunuz. Dünyada 130’un üzerinde bira stili var. 15 dakika içinde tattığınız biranın belirtilen stile uygun olup olmadığına dair İngilizce bir yazı yazıyorsunuz.
Sınavlardan sonra bir de staj var
Burada da bitmiyor sanırım süreç...
Koray Anar: Sınavların ardından “Senin teknik, teorik bilgin tamam. Turnuvalarımıza gelip jüri üyeliği yapacaksın” deniliyor. Çaylak jüri olarak asgari dört gün turnuvalara katılmanız isteniyor. Bu da iki sene üst üste turnuvaya katılmanız demek. Bunun sonunda sertifikalı jüri üyesi olabiliyorsunuz.
Türkiye’nin iyi üniversitelerine girmek bile bu kadar zor değil!
Koray Anar: Ben ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezunum, Türkiye’de ilk 2.000’e girdim. 15 yıldır Anadolu Efes’te çalışıyorum. Birçok sertifika programına katıldım ama bu sınavların ilkinden kaldım. Gerçekten zor bir sınav.
Sınav neden bu kadar zor?
Cem Sürer: Bu kadar zor olmasa kimse size birasını getirmek ve fikrinizi sormak istemez. Dünyanın en büyük markaları bile biralarını bu turnuvalara gönderiyor.
Maddi karşılığı yok, hatta masrafı var
Peki, bu emeğin karşılığı nedir?
Koray Anar: Mali bir kazancı yok ama kariyeriniz için önemli. Türkiye’de büyük firmalar dışında 10 tane craft bira üreten kuruluş var. İspanya’da 200, İngiltere’de 2.000’in, ABD’deyse 6.000’in üzerinde... Siz bu sertifikasyon programını tamamladıysanız, bu firmalara başvuru yaptığınızda diğer adayların önüne geçersiniz.
Cem Sürer: Hiçbir maddi karşılığı yok. Hatta masrafı var. Biraz obsesif olmak gerekiyor aslında. O kadar çok detay soruluyor ki... Bu konuya kafayı takmış olmanız gerekiyor.
Siz de kafayı taktınız mı Cem Bey?
Cem Sürer: Bu aslında benim hobimdi. Üniversite yıllarında ülkeleri gezip, deneyip kendimce tadım notları tutuyordum. Aslında mali işler mezunuyum, mühendislik geçmişim de yok. Ne kadar Türkçe, İngilizce kaynak varsa okudum. Arkadaş masalarının en sevilen adamıydım. Çünkü bir anda konu biraya gelirdi ve orada kimsenin bilmediği şeyleri anlatırdım. Sonra bu hakemliği gördüm ve daha fazla vakit ayırarak sınavlara hazırlanmaya başladım. Ardından Anadolu Efes’te çalışma fırsatı doğdu. Hobimi mesleğe dönüştürmüş oldum.
“Bizim Disneyland’imiz gibi”
Turnuvalarda Türkiye’de bulamayacağınız birçok lezzeti tatma şansınız oluyor. İlham alıyor musunuz?
Cem Sürer: O kadar farklı stilde birayı tadabilmek için Avrupa’yı gezip dolaşmak da yetmez. Biz ‘biracı’ların Disneyland’i olarak görüyoruz turnuvaları. Bunlar neyin trend olduğunu yakından takip etme şansı verdiği gibi ürün geliştirme süreçlerinde de bize vizyon katıyor.
Hevesi olan kişileri kendilerini geliştirmeleri için ne söyleyerek cesaretlendirmek istersiniz?
Cem Sürer: Türkiye’deki sayımız artacak, yeni arkadaşlarımız yetişiyor. Birkaç sene içinde Türkiye’de de sınavlar yapılabilir. Belki sınava girmek için Avrupa’ya gitmeye bile gerek kalmaz. Böylece işin maddi yükü de hafifler. Bira çeşitliliği de artıyor. Gerçekten tutkuyla bağlıysanız, bira tadımı sizin için önemli bir konuysa ve keyif alıyorsanız bence başarılamayacak bir şey değil.