Güncelleme Tarihi:
* Balerinken 2013’te dans hayatınızı etkileyecek bir kaza geçirmişsiniz. Neler yaşadınız?
- Aslında bu kasvetli bir hikâye ve benim de unutmak istediğim bir dönem. Hem fiziksel hem psikolojik olarak çok zordu.
◊ Biraz anlatır mısınız?
- Konservatuvarda bale dersinde kalçamdan sakatlandım. Beş ay fizik tedavi gördüm ancak çareyi ameliyatta bulduk. Dansçı için ameliyat meşakkatli olabiliyor. İki sene mesleğinden uzak kalıyorsun. Aylarca yatıyor, yürümeyi yeniden öğreniyorsun. İyileşme sürecinden sonra vücuduna dans etmeyi hatırlatman gerekiyor. Bu, günde 10 saat dans eden biri için işkence gibi. O dönem haliyle kendimi çok yorgun ve çaresiz hissediyordum. Kırılıyorsun tabii. Yaptığın fedakârlıkların karşılığını alamamak insanı çok yaralıyor.
İşlerin buraya gelmesini planlamamıştım
◊ Bu olayın ardından sizi ilk kez ekranda ‘Kim Milyoner Olmak İster?’ yarışmasında gördük. Yarışmaya katılmak sıkıntılı günleri atlatmak için aldığınız bir karar mıydı?
- Aynen. Çok yakın arkadaşlarım mutsuz olmama üzülüyor, kafamı dağıtmak için yöntemler arıyorlardı. Bir gün hep beraber otururken ortaya böyle bir fikir atıldı. Benim yerime onlar başvurdu. Olumlu cevap aldık. İstemeye istemeye gittim yarışmaya ama güzel bir tecrübe oldu.
◊ O yarışmadan kazandığınız 7 bin 500 TL’yle ne yaptınız?
- O sene Interrail’e gittim, arkadaşımla trenle bütün Avrupa’yı gezdik. Bir araba almıştım, onu da ödedim.
◊ Hemen ardından asıl tanınmanızı sağlayan ‘2014 Miss Turkey’ geldi. Hep Türkiye güzeli olma hayali kuran kızlardan mıydınız?
- Hiç öyle bir hayalim olmadı. Kendimi birden içinde buldum. Aslında bu da arkadaşlarımın benim için planladıkları kafa dağıtma yöntemlerinden biriydi. Finale kadar da aklımda ‘Acaba olur mu’ sorusu oluşmadı. Final gecesi ismimi okuduklarında duymadım bile. Hiç beklemiyordum. O kamp süreci beni yeniden hayata döndürdü. Yeni insanlarla olmak, kendimi zorlamadan dans etmek çok iyi geldi.
◊ Yarışmadan sonra neden oyunculuğa başladınız?
- Oyunculukta kendimi anlamlandırabilme fırsatı buldum. Ama işlerin buraya gelebileceğinin planını yapmamıştım. Yarışmanın hemen ardından ‘Medcezir’ dizisine başlayıp oyunculuk dersleri aldım. İstanbul’a taşındım, okulu nasıl yarıda bıraktım fark edemedim. Akışta olmasına izin verdim ve en güzeli oldu.
◊ Kariyerinizin ne kadarını güzellik, ne kadarını yetenek oluşturdu?
- Kapılar güzellik yarışması ile açıldı. Ama ‘Türkiye güzeli’ sıfatı beni oyunculuğa başladığım gün bıraktı. Artık sadece güzel olduğum için değil, o işe kendimi adadığım için sette durabilmeliydim. Çünkü konservatuvarda beraber okuduğum, benimle aynı zorlukları yaşayan oyuncu arkadaşlarıma haksızlık etmiş olurdum.
◊ Sizin yaş grubunuzdan hemen hemen her gün yeni bir oyuncu karşımıza çıkıyor. Nedir sizin farkınız?
- Kendimle ilgili çözmek istediğim bir derdim, yapmak istediklerim ve bir hikâyem var. Herkese kendimi anlatmak ve herkesi içimde anlamlandırmak istiyorum.
Her kötü şey mutlaka bir güzelliğe çıkar
◊ Yeni diziniz ‘Her Yerde Sen’i nasıl anlatırsınız?
- Cıvıl cıvıl, rengârenk... Kasvetli bir kış geçirdik. Ekonomik, sosyal, siyasi... Bir anlığına da olsa seyircinin bütün gerginliğini unutup neşelenebileceği bir yer burası.
◊ Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Karakterimin ismi Selin. Çocuk ruhlu, hiperaktif... İçmimar. Arkadaşlarına, hayvanlara, işine çok düşkün. Tezcanlı ve bu hali başına birçok dert açıyor. Ortalığı toparlamaya çalışırken mutlaka onu da berbat ediyor. Bu tatlı halini oynamak çok keyifli. Umarım izlemek de bir o kadar keyifli olur.
◊ Dizide adeta bir tesadüfler silsilesi yaşanıyor. Tesadüflere inanır mısınız?
- Tesadüf diye bir şey yok. Ben anda kalmaya inanırım. “Olması gerekiyordu ve oldu” derim. Herkesin öğrenmesi gereken bir şey var. Herkes kendiyle ilgili bir sınavdan geçiyor. Bunu keyif alarak yapmalıyız. İçinde bulunduğumuz anı sadece bir kere yaşamaya hakkımız var. Başımıza gelen her kötü şeyin elbet bir güzelliğe çıkacağına inanıyorum. Aynen sakatlanmamın beni buraya getirmesi gibi.
Bu sevgisizliğe, caniliğe bir dakika daha şahit olmaya halim yok
◊ En büyük hayaliniz?
- En büyük hayallerimden biri kocaman bir çiftlik sahibi olmak. Her çeşit hayvana bakmak, meyve-sebze yetiştiricisi olmak. Şimdi ancak köpekle yetinebiliyorum.
◊ Sık sık hayvana şiddet haberleriyle karşılaşıyoruz. Bu haberleri gördüğünüzde ne hissediyorsunuz?
- Hepsini engelledim. Bu sevgisizliğe, caniliğe bir dakika daha şahit olmaya halim yok. Empati duygusundan yoksun insandan çok korkuyorum. Çünkü o yetiyi kaybetmiş kişi her türlü fenalığı yapabilir. Kendilerine saygısızlıklarını doğaya saygısızlıkla karıştırıyorlar. Yasalar caydırıcı olsa eminim bu haberleri daha az duyacağız.
◊ Türkiye ve dünyaya dair başka nelerle derdiniz var?
- Birçok dert ediniyoruz ama söylemek istediğim daha önemli bir şey var: Kişilerin edindikleri dertler ne olursa olsun çözüm yolu kendimizden başlıyor. Önce kendini önemsemeli ve sevmelisin. Bu zincirin ilk halkası. Bu halka sağlıklı olunca etrafında kurdukları ilişkiler de daha sağlıklı ve sevgi dolu oluyor. Sevgiyle baktığı için kuruyan ağacı da suluyor, komşunun çocuğunu da seviyor, sokaktaki kedinin de başını okşuyor. Hiçbir zaman yerle bir etmek geçmiyor aklından.
◊ Peki kadın olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?
- Kadın olmak zor değil ki! Bunu zorlaştıran, toplum. Ben toplumun istediği gibi değil, kendi istediğim gibi yaşadığım zaman yani kafamı temizlediğim zaman hiç de zor olmuyor. Her kadına tavsiye ederim. İstediğimi giyerim, istediğim
kadar kahkaha atarım. İstersem mini etekle dolaşırım, istersem sabah kadar sokakta gezerim. Bu benim ne istediğimle ilgili.
Âşıkken süper kahraman gibi hissediyorum
◊ Dizide nefretten doğan bir aşk var. Sizce karşı kutuplar birbirini çeker mi?
- Çatışmayı kuvvetlendiriyor elbette. Çatışma da insanları birbirine çekiyor. Doğamız gereği bu çatışmadan besleniyoruz.
◊ Aşk dendiğinde aklınıza ilk ne geliyor?
- Merak. Asla hâkim olamadığınız dürtü. Aşk beslediğiniz şeyi her hücresine kadar merak etmek, hep onunla olmak, onunlayken tamamlanmış, onsuzken boşlukta kalmak...
◊ Aşk sizi nasıl etkiler?
- Aşk beni mutlu ediyor. Yaşam enerjime enerji katıyor. Yenilmez süper kahraman gibi hissediyorum. Daha da güçleniyorum hayata karşı. Hiçbir olumsuzluk beni yıkamaz sanıyorum. Ömrüm boyunca bir daha asla kötü hissetmeyecek gibi oluyorum.
◊ Bir ‘Türkiye güzeli’ni etkilemek zor mudur?
- ‘Türkiye güzeli’ sınıflandırmasını anlamıyorum. Benim diğer kadınlardan ne farkım var?
◊ Ama aldığınız bir derece var ortada!
- Herkesin kendine has güzellikleri olduğunu hatırlatmak isterim. Böyle doğdum, şansımı denedim ve böyle bir sıfata layık görüldüm. Türkiye Güzeli olmasaydım etkilenmem kolay mı olacaktı?
Özel alanıma çok önem veririm
◊ Ankaralı olmak?
- Ankara, tanışıklık demek. Herkes birbirini bir yerlerden tanır. Bu aşinalık hissi insana aidiyet hissettirir. Ankara’nın insanını kendine özgü kara mizahıyla tanırım. Sadece o havayı teneffüs etmiş insanların yakalayabildikleri özel bir durum.
◊ Çocukluğa dair ilk anı?
- Kazalar. Çok yaramazdım. Baleye başlama hikâyem de yine yaramazlıkla ilgili. Annem çareyi baleye vermekte bulmuş.
◊ Hangi özelliğiniz hayatınıza yeni girenleri şaşırtır?
- İlk önce samimiyetim. Sanırım biraz anlaşması zor biri gibi görünüyorum. İkincisi de özel alanıma çok önem veririm. Her zaman kendime kaçacak bir alan bırakırım.
Anda kalmak işte bu
◊ Sizce herkes hayatı boyunca bir kere ne yapmalı?
- Skydiving. Hayatım boyunca kendimi en özgür hissettiğim an. Düşme fikrinden başka bir şey yok. Anda kalmak demek bu işte.
◊ Bir hayvan olsanız ne olurdunuz?
- Balık olurdum. Hızlı, atik, çevik, kaygan... Sürekli hareket halinde. Ama hiçbir sorun olmamasına rağmen yüzünde hep bir memnuniyetsizlik. Her zaman suyun içinde. İhtiyacı olmadığında iletişim kurmuyor. Dayanıklı.
◊ En son ne okudunuz?
- Engin Geçtan, ‘İnsan Olmak’.