Güncelleme Tarihi:
Jean-Philippe Toussaint bizde ‘Banyo’, ‘Mösyö’, ‘Fotoğraf Makinesi’ gibi kitaplarıyla (üçü de ‘Ayrıntı’dan çıkmıştı) tanınan bir yazar. ‘Modern zamanlar insanı’nın hal ve gidişatına ilişkin gözlemlerle dolu yapıtlarının ‘Türkiye külliyatı’na şimdi de ‘Zidane’ın Melankolisi’ (bu kez adres ‘Everest’) ekleniyor. Bu son adım, doğrusu ‘Toussaint dünyası’ açısından bambaşka bir kapının aralanması demek. Ki bu farklılığın izlerini kitabın hemen girişindeki ‘uyarı’ metninde bulmak mümkün: “Bu kitap kimsenin hoşuna gitmeyecek, ne futbolla ilgilenmeyen entelektüellerin ne de onu fazla entelektüel bulacak futbol meraklılarının. Ama yazmam gerekiyordu, beni hâlâ dünyaya bağlayan incecik ipi koparmak istemiyordum.”
Everest Yayınları, 89 sayfa,15 TL
İlk 40 sayfa çok güzel
Aslında bu iç ses, naçizane benim de içinde bulunduğum ‘Radikal Futbol’ geleneğinin her daim derdi tasası olmuş meselelerin bir özeti adeta... Entelektüellerin genellikle burun kıvırdığı, ‘kitlelerin afyonu’ olarak tanımladığı bir uğraşa sosyolojik, ideolojik, psikolojik vs. bakarken aynı zamanda bir sevdanın ifadesi olduğunun altını sürekli çizmek, lakin bundan dolayı da çoğu kez “Ah siz romantikler” türü bir suçlamayla karşı karşıya kalmak ve genel toplamda iki tarafa da ait olmadan top sürmek, karşı kaleye hep ‘araf’tan yüklenmek...
Aslına bakarsanız kitabı okuduğunuzda Toussaint’in de meseleyi entelektüelize etmekten kaçındığını ve futbolu safi duygularla, tutkuyla açıklamaya çalıştığını fark ediyorsunuz. Lakin o ‘özünü’ inkâr etse de ‘Zidane’ın Melankolisi’ klasik bir futbol kitabının sınırlarını aşıyor.
Kitabın özellikle ilk 40 sayfasının çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bu bölümde yazar, kendi çocukluk, gençlik günlerine uzanarak oyunla olan ilişkisini, yer yer hatıralarla süslü anlatımı eşliğinde anlamlandırıyor, derinleştiriyor. Eski futbolcular, radyodan maç dinlenen günler, futbolun mevsimleri, oyun üzerine yazı yazmak, dizilişler, taktikler, statta maç izlemek vs. Bu 20. yüzyıl eğlencesinin peşinde niye kişisel ve kitlesel olarak sürüklendiğimizin ifadelerini buluyorsunuz bu bölümlerdeki metinlerde.
Sonrasında başlangıcı ‘Fransa 1998’ olmak kaydıyla ‘Brezilya 2014’e kadar bütün ‘Dünya Kupası’ serüvenlerinde yazarın kişisel öykülerine, tanıklığına ortak oluyorsunuz. Hem Radikal gazetesi dönemi hem kupaları bizzat yerinde izleyen yazar-muhabir arkadaşların gönderdikleri izlenim türü metinlere aşina biri olarak hem de bizatihi ‘2006 Dünya Kupası’nı 10 gün boyunca Almanya’da yerinde izleyen biri vasfıyla Toussaint’in aktardıklarını, kitabın ilk bölümünde yazıp çizdikleriyle kıyasladığında nispeten zayıf bulduğumu söylemeliyim.
‘Geçip giden zamanla ilgili’
Son bölümde ise kitaba ismini veren yazı yer alıyor. Burada da Zinedine Zidane’ın futbol tarihine geçen, 2006 Dünya kupası finalinde, İtalyan Marco Materazzi’ye attığı o meşhur kafanın zihinlerde bıraktığı izler üzerine serbest çağrışımlı yazınsal bir geziye tanıklık ediyoruz...
Sonuç olarak ‘Zidane’ın Melankolisi’ çok hızlı ve keyif verici bir futbolun sergilendiği bir ilk yarının ardından temposu düşen ve kimi kontrataklarla yer yer heyecan, ivme ve dinamizm kazanan bir maçı andırıyor. Ve bu haliyle de okunmayı (izlenmeyi) fazlasıyla hak ediyor...
Kitabın -bence- en güzel cümlesiyle bitireyim: “Yazdıklarım futbolla ilgiliymiş gibi yapıyorum ama aslında her zaman olduğu gibi geçip giden zamanla ilgili.”