Güncelleme Tarihi:
Ekranın en neşeli isimlerinden biri. Ama canlandırdığı karakterlerin aksine daha temkinli.Kocaman mavi gözlerini açtığında esprili tarafının yanı sıra sizi biraz hüzün de bekliyor. Efsane yarışma ‘Çarkıfelek’in yeni sunucusu, sanat dünyasında yaşanan ikiyüzlülükleri de açıksözlülükle anlatıyor: “Meslektaşlarımın açığımı aradığını fark ettim. Çok üzüldüm.”
Ünlü olduğunuzu ilk nasıl anladınız?
Instagram’daki takipçi sayım her gün binlerce artınca ve sokakta insanlar yanıma gelince...
Bu sizi nasıl değiştirdi?
Yıllar, tecrübeler, zaman, yaşanmışlıklar insanı ufak ufak değiştirir ama ünlü olmak bunlardan biri olmamalı.
Tanındıkça nelerden vazgeçmeniz gerekti?
Tanınmak biraz zor. Özgürlüğümün elimden alındığı hissine çok kapıldım. Ama onu da yeniyorum. Olduğum yerden mutluyum.
Maddi olarak eskiden nasıl bir hayatınız vardı?
Çok zor günlerim oldu tabii ama her gecenin bir gündüzü var.
Yatlar, katlar alıp etikete bakmadan alışveriş yapmaya başladınız mı?
Henüz öyle rakamlar görmedim, bunu menajerimle bir konuşayım (gülüyor). Etikete bakmadan alışveriş gibi şeyleri yapabileceğimi hiç düşünmüyorum. Dediğim gibi yokluk nedir iyi biliyorum.
“Ünlüler dünyası ne pismiş, bilsem girmezdim” diye bir açıklamanızı okudum...
Bilinirlik kazandıkça inanılmaz düşmanım oldu. Arkadaşım sandığım ya da meslektaşım olarak değer verdiğim insanların açığımı aradığını fark ettim. Arkadaşlarımın yüzüme gülüp arkamdan konuşması popülarite kazandıktan sonra başıma gelen şeyler oldu. Çok şaşırdım ve çok üzüldüm.
Bu ikiyüzlülükler ‘renkli dünya’ hakkında neleri sorgulattı?
En az benim kadar hâkimsin bu duruma. Ben sektöre geç girdiğim için bunların şoku benim için daha büyük oldu. Geç gördüm, geç öğrendim ama sonunda piştim.
İnsan piştikten sonra nasıl bir yol izler?
Daha kapalı bir hayatım var. Çok sosyalleşmiyorum. Küçük bir arkadaş grubum var.
Bayram denince aklınıza neler geliyor?
Ramazan Bayramı’nı çok severim. Bayramlarla ilgili güzel hatıralarla dolu zihnim. Benim için çok şey ifade ediyor; aile, bol tatlı, kalabalık sofralar... Özellikle bu dönemden sonra ayrı kalanların kavuştuğu, küslüklerin bittiği bir bayram olmasını diliyorum.
‘Kiralık Aşk’ dizisinde canlandırdığınız ‘Koriş’ karakterinden sonra herkes sizin onun gibi neşeli biri olduğunuza inandı. Koriş ne kadar sizdiniz?
Herkesin içinde bir Koriş var. Mutlaka benim de vardır ama ben düşünmeden, çat diye aklımdan geçeni söyleyen biri değilim. Karşımdakine ne hissettireceğime çok önem veriyorum. Ama Koriş bildiğiniz gibi bu tip şeyleri hiç takmazdı.
Bana yine de her an parlayacak, asabi bir havanız varmış gibi geliyor...
Nasıl bu hissi verdim acaba, mutlaka düşüneceğim. Her insan gibi belli katı yanlarım var ve onlara dokunulmazsa hiç asabi değilim! Zaten o halim en son ne zaman ortaya çıktı ben bile hatırlamıyorum. Titizimdir ve çok ince düşünürüm. Bu beni bazen gerçekten yoruyor. Eğlenceli olduğuma dair söylentiler de var ama insanın kendisi hakkında pozitif şeyler söylemesi bana hep garip geliyor.
Çok değişken bir ruh haliniz varmış...
Biraz duygusal bir yapım var. Kimsenin fark etmeyeceği küçük bir olayla demoralize olabiliyor yine aynı şekilde minik bir detayla çok motive olabiliyorum.
‘Çarkıfelek’e başlıyorsunuz. Daha önceleri izler miydiniz?
‘Çarkıfelek’ izlemedim diyen yalan söyler. Hem de bayılarak izledim defalarca, yıllarca...
Tüm dünyada beğenilip izlenen bir format. Teklif geldiğinde ne hissettiniz?
Ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Çok hızlı oldu. Çarkın başına geçtiğimde çok heyecanlandım. Çok sevdiğiniz bir filmin setine gidince etrafa dalar gidersiniz ya, tam da öyleydi.
Yarışmaya nasıl bir yenilik katacaksınız?
Bayramın ilk gününü bekleyip beraber görelim.
‘Çarkıfelek’ denince akla gelen isim Mehmet Ali Erbil. Erbil’le kıyaslanmaya hazır mısınız?
Öyle duayen bir isimle karşılaştırılmaktan onur duyarım. Türkiye’de ‘Çarkıfelek’ bu kadar biliniyorsa onun sayesinde. Kendisine de buradan tekrar acil şifalar diliyorum.
Çarkıfelek sunucularından hazırcevaplık ve espri gücü beklenir. Sizde bunlar ne kadar var?
Bende hepsinin olduğuna inanıyorum, tek dileğim bunların izleyiciye de geçmesi.
Uzun süre Erbil’in eski eşi Nergis Kumbasar’la aynı dizide oynamıştınız. Ondan fikir aldınız mı?
Nergis’le günaşırı konuşuyorum. Çok değer verdiğim bir arkadaşım. Hatta ailem gibidir. Tabii projeyi de biliyor.
Küçükken ayna karşısında rol kesen çocuklardan mıydınız?
15-16 yaşlarımda bu işi istediğime karar verdim. Ama o zaman ayna karşısında rol kesme yaşını geçmiştim. Yine de çocuktum ve çocukluk hayali diyebiliriz... İçekapanıktım. Pek arkadaşım yoktu, biraz yalnızdım. Tiyatro bunu aşmamı, daha girişken, sosyal olmamı sağladı.
Oyunculuğun yanı sıra cast direktörlüğü yani oyuncu seçimi yaptınız uzun süre. Yıldızınızı parlatan ‘Kiralık Aşk’ta kendinize en parlayacak rolü mü seçtiniz?
Aslında ‘Koriş’ çok sahnesi olan bir karakter olmayacaktı. Hemen hemen bütün cast’ı tamamladıktan sonra hep ‘onu hallederiz’ kafasındaydım. Çekim günü yaklaşınca sıkışmaya başladık. Yapımcımız “Sen mi oynasan?” dedi. Küçük de bir roldü ve mantıklı geldi. Bana çok rahat bir ortam sağladılar, ben de böylece ‘Koriş’i biraz geliştirebildim ve çok sevildi.
Ardından sunuculuk yapmaya başladınız. O yeteneğinizi kim keşfetti?
Hiç aklımda yokken ‘Yemekteyiz’ için teklif geldi. Programı nasıl sunacağıma dair en ufak bir bilgim yoktu. Demolar çektik, Acun Abi’ye izlettik hatta ilk demoyu beğenmemişti. Çünkü kendimi çok fazla kasmıştım ama ikinci demoda tempomu buldum. Sunuculuk bence doğallık içeren bir iş. Rahat ve doğal olmaya başlayıp projeye alıştığım an her şey süper gitti. 420 bölüm çektik.
O programda insanlar adına sizi en şaşırtan ne olmuştu?
Hırs, kullanmasını bilmeyenler için çok ürkütücü bir duygu.
Sık sık televizyonda annenizden bahsediyorsunuz. Anneniz sizin kahramanınız mı?
En büyük kahramanım. Öyle sevgi dolu bir kadın ki... Yaşadıklarına rağmen içindeki sevgiye hayranım. Herkesin annesi kendine özeldir. Benimki bana “Boncuk gözlüm” dediği an akan sular durur.
Babanız bu hikâyede nerede?
Maalesef babamla çok yakın bir ilişkimiz olamadı ama son birkaç yıldır eskisine göre daha iyiyiz.
Neden?
Yaklaşık dokuz senelik kopukluktan sonra tekrardan bir baba-oğul ilişkisi tutturmaya çalışıyoruz. Başaracağımıza inanıyorum. Aile kavramı benim için çok önemli ve bağışlayıcı davranmak bu noktada çok mühim.