Güncelleme Tarihi:
Ne büyük reklam kampanyaları yaptı, ne yeni bir albüm çıkardı. Ama sahnesiyle bu sene herkesi büyüleyen isim o oldu. Biletleri günler öncesinden satılan konserlerinde şarkıları binlerce kişi tarafından, hep bir ağızdan söylendi. Tan konser maratonunun ardından Gümüşlük’teki yaşamına geri döndü. Onu aradığımda biraz önce zeytin toplamaktan geldiğini söylüyor. Arkasına aldığı evinin camından yeşillikler görünüyor ve anlatmaya başlıyor.
Bu sene Harbiye Açıkhava’da 16 konser verdin. Herkes performanslarını konuştu. Senin yılın oldu diyebilir miyiz?
Sanırım bir anlamda öyle oldu. Uzun zamandır beklediğim sahnelerime ve daha fazla kişiye ulaşabileceğim güzel bir platforma kavuştum. Hepsi bir anda bu yıl gerçekleşti.
Harbiye’de hem Tarkan’ın hem Yıldız Tilbe’nin rekorunu kırdın. Büyük reklam kampanyaların, yeni bir şarkın ya da büyük tanıtımların olmadı. Bu başarının sırrı ne?
Bu hikâye son albümümüzle başlamadı... Bu tam 16 yılın birikimi. 16 yıl boyunca şarkı üretmeye, sahne yapmaya devam ettim. Ama bunu gerçekten bir hedef değil, bir aşk için yaptım. Çıktığı yıl o şarkı çok tutar, tutmaz hiç umurumda değildi, önümüzdeki sene yeni şarkılarımı yapıp yoluma devam ediyordum. Bu hikâyenin sonunda da böyle bir hediye yaşamak beni çok mutlu etti.
O maratonda en ilginç kısım neydi?
Benim için konserlerin son dört günü çok ilginçti. Havalar soğudu, yağmurlu günlerdi ama biletler satmaya devam ediyordu. İnsanlarla kavuştuğumu görünce de ortaya bir aşk çıkıyor işte. Herhalde sır bu!
Ne hissettin bu rekorla?
Ben 90’larda 10’lu yaşlarımdaydım. Çok sevdiğim sanatçılar vardı, bunlardan biri Tarkan. Sevip feyz aldığım bir isimdi. Aynı şekilde Yıldız Tilbe... Besteleriyle, yorumuyla o kadar bayıldığım insanlar ki! Onları azaltarak fazlalaşmam mümkün değil. O sebeple bazı haberler beni mutsuz etti ama magazinsel anlamda kesinlikle çok güzel de bir malzemeydi.
SÜRPRİZ OLMADI…
Herkesin büyük bir konser alanını doldurarak bir ağızdan şarkılarını söyleyeceğini hiç hayal ediyor muydun?
En başından beri hayalimdi ve bir yerden sonra hayallerini gerçek gibi yaşıyorsun. Ben hep daha fazla dinleyiciye gönlümü açabilmek ya da şarkılarımı ulaştırabilmek istiyordum. Şok olmadı, sürpriz olmadı, öyle dersem evrene karşı ayıp etmiş olurum. Çok inanıyordum.
Seni izlemeyenler merak ediyordur; sahnende ne var?
Şarkı söylemeyi, özellikle sahnede şarkı söylemeyi seviyorum. İnsanlar orada seni şarkı söylerken görüyor ve hissediyor... Şarkının trafiği neyse o zevki, o tadı, aynı tonda, aynı yorumları yaparak alıyorlar. Her gün gelen dinleyiciye bile sanki ilk kez sahneye çıkmışımcasına ve o beni ilk kez dinliyormuşçasına söylemek için uğraşıyorum. Zaten ilk işimiz de bu, şarkı söylemek. Bazı şeyler işimizin önünü fazlasıyla örtünce yaptığımız işin ana fikrini de görmüyoruz. Kostüm, tanıtım, başka bir sürü bir şey... Ama ana konuyu unutuyoruz. Ana konumuz, şarkı söylemek. Ben sabah uyandığımda da, akşam da hep şarkı söyleyerek, yeni bir şarkı yaparak yaşıyorum... Sanırım bunlar dinleyici tarafından anlaşılıyor ve bunun adına da biraz samimiyet diyebiliriz.
‘HAYDİ SİZDE’ DEMEM
Başarı, ardından bazı negatif yorumları da getirdi: Bileti kendi mi dağıtıyor, gelenler davetli mi, gibi... Bunlar sana hissettirdi?
Haklılar çünkü yıllarca gözümüzün önünde yaşanan alışılmış bir yöntemdi bu. Bir sanatçı albümü çıkmadan önce şunları hesaplıyor: “Nasıl PR yaparım”, “Nasıl Hakan Gence ile röportaj yapabilirim”... Bu soruları listenin başına alıp şarkıcılığını ve sahne sanatçılığını çok sonlara atıyor. Ya da yeni çıkmış bir sanatçı bir anda Harbiye konseptiyle kendini sunup davetiyelerle dolduruyor. O yüzden insanların aklına bu dediğin gibi şeylerin gelmesi de çok normal. Ama nasıl oluyor biliyor musun?
Nasıl?
İnsanlara hiçbir zaman sahneden kabaca mikrofonu uzatıp “Haydi sizde” demeyi sevmedim. Çünkü o zaman işin içine emir giriyor. Biz şarkılarımızı hep beraber koro gibi söylediğimiz için mikrofonumuzu hafif uzaklaştırdığımızda herkes şarkıları söyler. Biz aşkımızı, şarkı söyleyerek ispatladık. Yağmurlar altında, hasta, yorgun... İşin içinde kesinlikle bir hırs yoktu, aşk vardı. Devam edeceğim ve asla kimseye davetiye dağıtmayacağım; takipçi, görüntülenme alarak sanal izlenimler sunmayacağım. Bu anlamda küçüklerime de örnek olacağım.
Hadi doğruyu söyle, bu rekorların üzerine havalandın mı?
Bir havalara girdim (gülüyor). Hatta arkadaşlarıma da söyledim “Ben biraz artistleşmeye mi başladım” diye. Ünlülük bir yük ve onu karşılayabilme gücünü gerektiriyor. Gönlünün açık olması lazım.
ZEYTİN TOPLUYOR, ZEYTİN KURUYORUZ
Bodrum Gümüşlük’tesin, bu kış orada mı geçecek?
Hep burada yaşıyorum, ailem de burada. Bir stüdyomuz var, kapanıp albüm için çalışıyor olacağız, iki-üç özel konserimiz olacak. Ama konsantrasyon albümde.
Ne zaman çıkacak, var mı bir tarih?
Daha önce çıkan single’larımız olabilir ama albüm için yaklaşık tarih mart.
Gümüşlük’te nasıl bir hayatın var? Zeytin falan topluyormuşsun galiba…
Zeytin topluyoruz, zeytin kuruyoruz, köyde zeytinlerimizi sıktırıp zeytinyağımızı alıyoruz. Evle, stüdyoyla ve bahçeyle uğraşıyorum. Aslında tam bir Muğlalı gibi yaşıyorum, çok alıştım buradaki yaşama.
Konserlerin ardından yaşanan bu sakin hayat garip gelmiyor mu?
Konserlerden sonra kulağımda çınlamalar oluyor ama ona da bir-iki gün sonra alışıyorum. Aslında İstanbul’da da beni bırak, çoğunlukla evde yalnız yaşarım.
NE YAPAYIM KİMSENİN GÖREMEDİĞİ KIRMIZI DONU!
Yılbaşı gecesi 00.00 ritüelin var mıdır?
Yok. 1999 yılbaşı gecesinden beri sahneye çıkıyorum. Herhalde geri saymak: 10-9-8-7-6...
Tam o an dilek tutar mısın?
Hayır, ama bu sefer kesin aşk dileyeceğim.
Bu yılbaşı sahnede misin?
Evet, Kıbrıs’ta. Ama şimdi sen böyle dedin diye o geceye özel ritüeller düşüneceğim.
Kırmızı iç çamaşırı falan giyiyorlar genelde...
Evet, o halde bu sene onu yapacağım. Kimse göremeyecek gerçi. Ne yapayım kimsenin göremediği kırmızı donu ama olsun Hakan, yapacağım bunu (gülüyor).
Hediye almak, hediye vermek gibi ritüellerin var mı?
Bazı seneler esiyor, bütün arkadaşlarıma Noel Baba’lık yapıyorum. Küçük hediyeler de olsa herkesi hatırlamaya çalışıyorum. Bakalım albüm çok yormazsa yine bir Noel Baba’lık yapabilirim.
‘2021’e iz bırakanlar ödülü’ verecek olsan kime verirdin?
Kafadan Tan’a verirdim (gülüyor).
Veganlığa devam mı?
Veganlık devam ediyor. Her yıl üstüne yeni bir zihin yapısı ekleniyor, fiziksel sağlık olarak geri dönüyor.
BEN BİLE KENDİMDEN GEÇTİM
Bu sene son şarkın ‘Yalan’, Almanya’daki bir yarışmada Zeynep Avcı tarafından seslendirildi. Gündemden düşmedi.
Sen sevdin mi o yorumu?
Evet, Zeynep şarkıyı mükemmel okudu. Jürinin etkilenmesi, alkışlar, çığlıklar... Ben bile dinlerken kendimden geçtim. Duygusunu çok beğendim. Orada hepimizi, Almanya’yı, Avrupa’yı üzdü kız. Bizi de üzdü. Bir yandan da turnelerimizin ortasında ‘Yalan’ yeniden hayat buldu ve bizi mutlu etti.
GÜZEL GÜZEL SIKINTILARIMIZI AŞALIM
2021 dendiğinde aklına ne geliyor?
Tan geliyor, başka bir şey gelmiyor (gülüyor).
2021’den neyi değiştirirdin?
Global bir dünyaya giriş yaptık resmen. Acılar, bütün sıkıntılar ortak. Bazen ‘Sona mı geldik’ diye düşünüyorum. Ne kadar kötü şey varsa, hepsini sıfırlayıp yeniden başlayacağımıza inanmak istiyorum. Genç siyasetçiler, sanatçılar, hatta benden de genç sanatçıların toplumun başında durmasını hayal ediyorum.
Seni en değiştiren olay neydi?
Bu sene tam 40 yaşına girdim ve 40 yaşında da bir şekilde evren beni taçlandırdı. Üstüme ister istemez daha fazla bir olgunluk da geldi. “Abiyim lan ben” falan demeye başladım. Artık daha özgür hissettiğim bir sanat hayatımın başlangıcında gibi oldum.
Yeni yıl, aynı zamanda yaş almak demek. Bu ne hissettiriyor sana?
Ben artık bu yaşlanma işinde heyecanla finale koştuğumu düşünüyorum. Bir şeyden kurtulamayacaksan tat almaya bakacaksın derler ya (gülüyor) öyle. ‘Ne varmış abi bu finalde’ diye sonuna kadar hızla gitmek istiyorum.
2021’deki en kötü şey neydi?
Büyüklerimizi kaybettik. Onun dışında bir acı yaşamadım. Eskiden gelmiş acılarım tabii var.
2022’den beklentilerin var mı?
Birbirimizi anladığımız, anlamayana saygıyla anlatabildiğimiz bir yıl olsun. Güzel güzel sıkıntılarımızı aşalım.
KİMSE BİLMİYORDU, ŞARKILARIMI ONA SÖYLEDİM…
Şarkılarını kendin yazıyorsun. Bu duyguları çıkaracak aşklar yaşıyor musun?
Sanatçı daha hassas oluyor. Başına gelen bir şeyden 10 kat daha fazla etkileniyorsun. Bu durumda da intiharlık aşk acıları yaşamışım gibi oluyor. Gördüğüm bir şeyi de yansıtabiliyorum. Hepsini ben yaşarsam yandık (gülüyor)! Artık acı vermeyen aşklar yaşamayı tercih ediyorum.
Bu dönem aşk var mı?
Büyük ihtimalle uyurken ya da boş boş düşünürken kendime ‘Yeniden âşık olur muyum’ diye soruyorum. Umarım 100 yaşına kadar sormaya devam ederim.
O kadar sormasan ve âşık mı olsan…
Evet, aşk olması lazım. Aşk olduğu zaman geriye kalan her şey çok kolay oluyor. İnsana yaşam enerjisi veriyor. Bekliyoruz bakalım önümüzdeki aşkları.
Şarkılarını dinleyen eski sevgililerin mesajları alıyor mudur?
Mutlaka, saklayacak bir şey yok. Birine o şarkıyı yaptıysam, yapmışımdır. Sahiplerine de söylerim, kendilerini biliyorlar. Hatta biri konserimi izlemeye geldi. Kimse bilmiyordu, şarkılarımı ona söyledim.