Güncelleme Tarihi:
Melis: Gizem, çocuklara verdiğin her emeğin karşılığı olduğunu görmek muhteşem bir duygu. Biliyorsun Mehmet’te dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (ADHD) var. El-kol koordinasyonunu geliştirebilmesi için basketbol oynamasını önermişlerdi. İki yıldır Marmara Akademi’de eğitim alıyor. Artık eline, koluna çok daha hâkim. Spor canmış resmen!
Gizem: Biz spora “Bir yere yazdıralım da enerjisini atsın” diye bakıyoruz. Oysa dediğin gibi sporun çocuklara kattığı sonsuz şey var. Ben de Lorin’i ragbiye götürüyordum kışın, koordinasyon beceresinden tut, gruba uyum sağlamaya kadar birçok yetisini geliştirdi.
Melis: O yaşta gelişimi gözleyebildin demek. Bireysel spor deyince; geçenlerde Mete Gazoz’un da ADHD’si olduğunu öğrendim biliyor musun! Okçuluk, konsantrasyonuna büyük katkı sağlamış.
Gizem: Helal olsun... Ben de Okçuluk Milli Takımlar Teknik Direktörü Göktuğ Ergin’le konuşmuştum. O da şöyle demişti: “Okçulukla uğraşan çocukların yaşıtlarına göre daha yüksek odaklanma becerilerine sahip olduğunu,
güçlü iskelet sistemi sayesinde de daha aktif bir hayat biçimi kazandığını gözlemleyebiliyoruz. Ayrıca hedef belirlemek ve kendilerine inanarak bu hedefe ilerleyebilmek bu sporun çocuklara sağladığı faydalardan.”
Melis: Ben bir de Boğaz’da yelken yapan çocukları görünce çok şaşırırdım hep. Geçenlerde Kalamış Yelken Kulübü’nden antrenör Mehmet Dinçay’la tanıştım tesadüfen. O da şunları anlattı: “Yelkene özellikle küçük yaşta başlayan sporcularda sorumluluk alma, kendi başına karar verme, yardımlaşma özellikleri gelişir. Özellikle de tek kişilik sınıflarda yarışan küçük sporcular özgüven kazanmaya başlar. Önlerinde zorlu deniz koşulları, sert rüzgârlar olacaktır. Ayrıca buna yarış şartları da eklenince strateji geliştirme, hızlı karar verebilme becerileri de artar.”