Güncelleme Tarihi:
Boğaziçi Üniversitesi’nde psikoloji okurken başladı blog yazmaya. “Kariyerimi çizmem gereken o çok sevimsiz son düzlüğe girmiştim. İnternette Lookbook adlı bir siteyi tesadüfen keşfettim. Sonra da Türkiye’de blog yazmaya başlamış iki-üç kişiyi buldum. Ne yaptıklarını anlamaya çalışıyordum. ‘Julie & Julia’ filmini de o dönemde izledim. Tam da bunu konu alıyordu: Hayallerine blog aracılığıyla ulaşan bir kadının gerçek hikâyesini... ‘Neden olmasın’ dedim. Moda dünyasından tanıdığım kimse yoktu. Hiçbir şirket başvuruma dönmüyordu. Ben de kendi kariyerimi yönetebileceğim bir yol seçtim” diye anlatıyor o günleri...
Moda blog’u çok ilgi gördü. Instagram’ın hayatımıza girmesiyle yolculuğuna orada devam etti. Bugün @maritsanbul’da stilini, makyaj önerilerini, annelik tecrübelerini, ona ilham verenleri paylaşıyor. Üç yıl önce açtığı tasarım butiği internet üzerinden satışa devam ediyor. Meriç Küçük blogger’lıktan influencer’lığa uzanan öyküsünü anlattı.
Nedir ilham verici bir hesabın sırrı?
Jürinize çok teşekkür ederim, birilerine ilham verebiliyorsam ne mutlu bana. Böyle bir hesap yaratmanın sırrı, sanırım anlattığımız hikâye... Bugünden yarına birilerine ilham vermek zor. Zamanla çizdiğimiz yol ve yarattığımız dünya ilham veriyor.
Sizi en çok kimler takip ediyor? Hangi paylaşımlarınız ilgi görüyor?
Farklı yaş gruplarından kadın takipçilerim var. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak paylaştığım içerik her daim çok daha fazla ilgi görüyor.
Sosyal medyada çok ‘acımasız’ yorumlar da yapılıyor. Size de böyle yorumlar geliyor mu?
Eskiye oranla daha az. Geçen onca seneye rağmen derimin kalınlaştığını söyleyemem. Etkilememesi gerektiğini kendime hatırlatmak için uğraşmam gerekiyor. Bazen kendime, yaptığım işe, her şeye küsüyorum. Sonra bu işi neden yaptığımı hatırlatan harika bir mesaj geliyor ve bir anda her şey duruluyor.
En çok neyi paylaşmayı seviyorsunuz? Bu, yıllar içinde değişti mi?
Blog’da herhangi bir konuda yazmak bana keyif veriyordu. Yazı giderek görsele evrildi. Çok bakar, az görür ve neredeyse hiç okumaz olduk.
Hangi hesapları, paylaşımları görmeye dayanamıyorsunuz?
Görmeye dayanamadığım pek içerik yok, malum bu tip hesapları izlemedikçe hesabınızda görünürlüğü de azalıyor. Ama çevremden duyduğum kadarıyla bir şey satın aldırılmaya çalışılması duygusu herkesi irite ediyor. Sanırım bu da bir ürünün varlığını haber vermekle “Hemen al” demek arasındaki dengenin kaçtığı noktada başlıyor.
Dengeyi nasıl sağlamak gerek?
Sosyal medyayı da akıllıca kullanmak bizim elimizde. Bir işi herkes aynı şekilde yapmak zorunda değil. Bir işin doğru-yanlış yapılışını konuşabiliriz ama bizim istediğimiz gibi yapmamayı seçenleri topa tutmak doğru gelmiyor bana.
Sosyal medyanın ekonomisi en çok merak edilen konulardan. Hangi influencer’lar çok kazanıyor?
Tamamen kişiye bağlı. Elbette sektörün bir ortalaması vardır ancak bunu belirleyen unsurlar çok değişken. Her müzisyenin sahnede kazandığı bir değildir ya da her oyuncunun bir diziden geliri... Burada da işin ekonomisi kişinin hesabına ve bu dijital personayı nasıl yönettiğine bağlı.
Sosyal medya kariyerinin başındaki ‘acemi influencer’lara neler tavsiye edersiniz?
Yapılmayanı bulmalarını. Biliyorum, söylemesi kolay... “Kolaysa kendin yap, sen buldun mu” diyebilirler ancak gerçek bu. O kadar, o kadar çok hesap ve kişinin olduğu bir mecrada sıyrılmanın tek yolu farklılaşmak. İster içeriği farklı olsun, ister yapış şekli... Ama taze ve kendine özgü bir iş kolayca sıyrılıyor.
Belki yavaş yavaş sahip olduklarımızı değil değiştirebileceğimize inandıklarımızı konuşuruz
Bazı paylaşımlar var ki yıllar geçse de hiç azalmıyor. Mesela kahve, kahvaltı paylaşmak… Önümüzdeki dönemde neler öne çıkacak?
Haklısınız; günlük hayatın, alışkanlıkların, mutlulukların paylaşım gücü bitmiyor. Ben insanların kendilerini motive eden ya da onlara keyif veren detayları paylaşmalarını doğal buluyorum. Ancak gelecekten beklentim, küçük anlar yerine büyük umutların paylaşım odağı olması. Belki yavaş yavaş sahip olduklarımızı değil; olmak istediklerimizi, değiştirebileceğimize inandıklarımızı ve umutlarımızı konuşmaya başlarız.
Siz Türkiye’nin ilk blogger’larındansınız. O günlerden bugüne sosyal medyanın dönüşümünü nasıl özetlersiniz?
Hızlı ve öfkeli (gülüyor)! Şaka bir yana, her şey o kadar hızlı oldu ki... Tam öğreniyorduk, değişti. Tam ayak uyduruyorduk, yenisi geldi. Tam ‘Çözdük bu işi’ dedik ama baktık ki bir 10 sene geç kalmışız, pardon erken başlamışız! Sosyal medya çok genç bir mecra, o yüzden dinamiklerini gençler belirliyor. Benim gözümde sosyal medya dev bir güç ama kim o gücü doğru kullanıyor derseniz, emin değilim.
Meriç Küçük’ün ilham verici bulduğu dört hesap
1. @jamiebeck.co: Fotoğraflarını galeride bir eseri dip bucak inceler gibi inceliyorsunuz.
2. @yoli_and_otis: Aslında bir marka hesabı ama sahiplerinin hayatlarını da buradan takip edebiliyoruz. Bir gün olmak istediğim yeri anımsatıyorlar bana.
3. @ gabriellak_j: Gabriella bu moda sektöründe kendi gibi kalabilen nadir isimlerden.
4. @ chiaraferragni: Instagram dünyasının en kült isimlerinden biri. Chiara’nın elindeki gücün farkında olması ve bunu tahminlerin ötesinde kullanabilmesi beni etkiliyor.