Güncelleme Tarihi:
İngiliz alternatif ve yeraltı kültüründe unutulmaz izler bırakan bir figür: Jim Haynes... 1933, Louisiana doğumlu bir Amerikalı. Önce Edinburgh’da soluklanmış, İskoçya’nın başkentine hareket ve renk katmış, açtığı Paperback adlı kitabeviyle yörenin kültür-sanat hayatına damga vurmuş. Öyle ki o dönemin tanıkları bu yeri şöyle tarif ediyor: “Orada bedava kahve içerdiniz ve Jim, kitap çalmanıza göz yumardı.”
Daha sonra rotasını Londra’ya çeviriyor. Burada da rahat durmuyor (!), ‘Arts Lab’i Britanya’nın kalbine nakşediyor, ‘IT’ (International Times) ve ‘Suck’ gibi yayınlar çıkarıyor, Amsterdam’da ‘Wet Dream’ adlı erotik filmlerin gösterildiği bir festival düzenliyor. ‘Ada’ defterini kapatınca da Paris’e yollanıyor. Hayat öyküsünün şu ana kadarki bu son durağında da çok geçmeden yeni bir merkezin odağı oluyor; Jim Haynes’ın evi artık ‘pazar yemekleri’yle tanınan bir buluşma noktasıdır. Sayıları 60’la 100 arasında değişen insanlar her pazar evinde toplanıyor, gülüp eğleniyor, sohbet ediyor, dostluklar geliştiriyor, pekiştiriyor. Bir müdavimin tanımlamasıyla o, Mark Zuckerberg’den çok önceleri ‘sosyal ağ’ kavramını bulan ve hayata geçiren kişi.
Bu kültür ikonunun öyküsü, genç Türk yönetmen Ece Ger’in ‘Jim’le Tanışmak’ (‘Meeting Jim’) adlı belgeseli sayesinde yeni kuşaklar tarafından da keşfedilme şansına erişti. Daha önce kimsenin perdeye taşımadığı bu hayat hikâyesinden pasajlar sunan film hem dışarıdaki hem de bizdeki bazı festivallerde beğeniyle karşılandı.
Haynes’ın serüvenini tanıkların anlatımları eşliğinde aktaran yapıma ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Ece Ger şunları söylüyor: “Jim’le, Paris’te sinema yüksek lisansımı yaparken tesadüfen tanıştım. Pazar yemeklerine gitmeye başlayıp Jim’in hikâyelerini dinledikçe, onunla ilgili bir film yapma fikri doğdu.”
Filmi izleyenler Jim’le tanışmak istiyor
Filme ilişkin tepkileri şöyle yorumluyor genç yönetmen: “İzleyenler genelde, içlerinin umut dolduğunu, kendi hayatlarıyla ilgili harekete geçmeye karar verdiklerini, ülkelerinde, evlerinde pazar yemekleri yapmak istediklerini söylüyorlar. Jim’i arkadaşım, hocam olarak görüyorum. İstanbul’dayken onu çok özlüyorum. ‘Keşke şimdi Paris’te olsaydım, metroya atlar, yanına giderdim’ diye düşünüyorum. Onun etrafında hayat daha renkli ve daha hafif.”
Ben ‘Jim’le Tanışmak’ı geçen pazar DasDas’ta gerçekleştirilen özel bir gösterimde izledim. Film sonrası bir yandan Jim’in geleneği uyarınca seyircilere yemek ikram edilirken öte yandan da Paris’le canlı bağlantı yapıldı ve ekranda beliren Jim Haynes’la kısa süreli bir hasbihal gerçekleştirildi. Herkese selam ve sevgilerini sunan bu yaşayan efsane, bağlantıyı “Ne de olsa teknoloji” vurgusu yaparak kapadı.
‘Jim’le Buluşmak’ artık BluTV ekranlarında. Kaçırmayın ve bu şahane insanı yakından tanıyın...