Sizin yaz çocuklarla nasıl geçiyor?

Melis: Gizem ya, bu bayram İstanbul’un keyfini ne güzel çıkardık değil mi? Mehmet de tuttuğundan harçlık kopardığı için pek mutluydu. Hatta dün bana dondurma ısmarladı.

Gizem: Gerçekten çok güzel vakit geçirdik. Suadiye’den denize girmek zaten bir nimet. Memo’nun küçük versiyonu da mavi para istemem pembe isterim diye gezdi bayram boyunca; 100 liraları elinin tersiyle itti, 200 istedi resmen insanlardan!

Melis: Çok komik bir çocuk Lorin gerçekten. Ben bayram boyunca şehrin boşluğundan istifade bol bol gezdim. Yaz boyu çocukları nasıl eğlerim konusunda netim artık.

Gizem: Evet, siz bizden çok gezdiniz. Nerelere gittiniz, anlatsana?

Melis: Çocukları gezdirirken görmediğim arkadaşları biraz göreyim dedim. Elçin’le Ihlamur Kasrı’nda buluştuk. Tavuskuşları vardı. Onları kovaladı bebeler, ağaçlara tırmanıp yaşlı teyzelerden fırça yediler. Bir başka gün ilkokul arkadaşlarım ve onların çocuklarıyla Zekeriyaköy’de bir keçi çiftliğine gittik. Cüce keçilere salatalık yedirip pek eğlendiler. Ama en güzel zamanı sizinle geçirdik.

Gizem: Ah evet ya, o gün onlar iskeleden denize atlayıp atlayıp çıkarken kendi çocukluğum geldi aklıma. Üç ay yazlıkta kalırdık ve her günümüz öyle eğlenerek geçerdi. Şimdi çalışan anne-babaların
çocuklarının böyle bir şansı yok maalesef.

Melis: Öyle tabii.
O yüzden İstanbul’da denize girilebilecek yerleri keşfetmelerini öneririm ebeveynlere. Ne kadar deniz ve güneş o kadar sağlık sonuçta. Kilyos tarafı da iyi bir seçenek. Atın çantaya biraz çerez ve meyve, tutun sahilin yolunu.

Gizem: Kilyos’taki plajlar çok keyifli ama bütçesi az olanlar, kalabalık aileler için belediyenin plajları da gerçekten çok güzel. Biz Suadiye’de ona gidiyoruz.

Melis: Yine şehir içindeki parklar çok güzel oluyor çocukların hareket etmesi ve birazcık da olsa doğaya karışması için.

Gizem: Parklar, bahçeler, sahiller... Aslında yapacak çok şey var ama plan denize gitmek değilse 4’ten önce çıkmıyorum ben sokağa. Sıcakta dolaşmak hiç bana göre değil.

Melis: Akıllıca bence. Kasırlar, ormanlar çok keyifli oluyor Gizem, serin serin, tam senlik. Belgrad Ormanı, Atatürk Arboretumu, Atatürk Kent Ormanı, Maslak Kasrı, Emirgân Parkı, Baltalimanı Japon Bahçesi ilk aklıma gelenler.

Gizem: Japon Bahçesi’yle Maslak Kasrı’nı ilk kez duydum.

Melis: Japon Bahçesi harika bir yer. İçinde küçük göletler var, dekoratif taşlarla çok hoş bir ambiyans yaratmışlar. Sezonunda kiraz çiçeği ağaçlarını görebiliyorsun. Ataşehir’deki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ni de söylemeden geçmeyeyim. Piknik yapmıştık orada, ördekler var göletinde. Ağaçların altında oturma grupları... Şehrin göbeğinde vaha gibi. Ama tedarikli gidin, su satan bir yer bile yok.

Gizem: Biz Göktürk’e at binmeye götürmüştük Lorin’i. Bir de Kemerburgaz Kent Ormanı’nın hastasıyız. Orada devamlı çocuk şenlikleri oluyor. Tüm buraları internete bakıp aramak lazım gitmeden önce. Yoksa bizim gibi longoz ormanlarını göreceğiz diye Sapanca’ya kadar gidip kapalı olduğunu öğrenebilirsiniz.