‘Sen de bizi duy Zeki Abi!’
Güncelleme Tarihi:
Sanat Güneşi’nin hayranları için 2015’te açılan Zeki Müren Hattı kısa sürede viral bir fenomene dönüşmüştü. Söz konusu hatta bırakılan samimi mesajlar ve anılar şimdi de sanatçının arşivinden görsellerle birlikte internet belgeseli oldu. Mobil aygıtlardan ulaşılabilecek belgesel, 6 Aralık’ta erişime açılacak.
Belgesel yönetmeni Beyza Boyacıoğlu, Zeki Müren Hattı’nı 2015’te basit bir telesekreter hattı olarak hayata geçirdi. Hattın amacı Müren hayranlarının ‘Sanat Güneşi’ne dair anılarını ve fikirlerini toplamak, bunlardan bir belgesel üretmekti.
Müren’in sevenleriyle kurduğu samimi ilişkiden ilham alan ve 1990’ların 900’lü hat furyasına gönderme yapan proje kısa sürede viral bir fenomene dönüştü. Telefon hattına, sanatçıya ve o dönemin Türkiye’sine duyulan nostaljiyle bezeli yüzlerce mesaj bırakıldı. Bir yıl sonra projenin sergi versiyonu birçok festivalde gösterildi. Şimdiyse Zeki Müren Hattı sanatçının 90’ıncı doğum günü olan 6 Aralık’ta internet belgeseli olarak mobil cihazlardan erişime açılıyor. Adresi şöyle: zekimurenhatti.com
ANISINI ANLATAN DA VAR, DERT YANAN DA...
Zeki Müren Hattı’na gönderilen mesajlardan bazıları şöyle:
Ah Paşam ah! Sen gideli uzun yıllar oldu. Ne büyük bir özlemsin içimde bir bilsen. Allah sana gani gani rahmet eylesin. Seni özlüyor Türk milleti. Bu kadar güzel Türkçeyi, bu denli büyük bir sanatı artık görme şansımız çok yok... Işıklar bekçin olsun Paşam.
Kaç yıllık hayatı boyunca, asla sahneye arkasını dönerek gitmemiş. Hani, o kadar kibar bir insan olabilir mi ya? 96’da vefat etti. O zaman ben 1 yaşındaydım. Onu tanımam imkânsız. Muazzam bir insan...
Alo? Zeki Abi? Duyuyor musun beni? Duyuyorsan ses ver... İyi, neyse duydun sayayım ben. Zeki Abi, benim sevdiğim biri var. Olmuyor be. Kavuşamıyoruz. Gerçi o net değil yani. Ne istediğini bilmediğim için... Yoksa ben söyledim sevdiğimi filan. Dertlendim yine. Şarkılarından birini açmaya gidiyorum ben. Hadi eyvallah abi.
Merhaba. Ben ilkokuldayken 57 ve 60 yılları arasında olmalı; İstanbul’un en meşhur yazlık gazinosu, Küçükçiftlik Gazinosu’nda, en son sahneye çıkan Zeki Müren’i izlerdik. Benim beynimdeki Zeki Müren ilk görüntüsü, mini şortlu o parlak özel kıyafeti ve altında yine parlak platform çizmeleridir. Hayranlıkla ve şaşkınlıkla hâlâ zihnimdedir o görüntüsü.
Ne zaman ABBA’dan ‘Dancing Queen’i dinlesem aklıma Zeki Müren geliyor.
Zeki Abi, çok yalnızım abi... Şimdi sen şurada olsan, bir karşılıklı kadeh kaldırsak. “Ah şu şarkıların da heriflerin de gözü kör olsun” desek. N’olurdu be abi? Sen de bizi duy be abi.
CİNSİYET NORMLARINI BÜKEN SIRADIŞI BİR İKON
Beyza Boyacıoğlu (Yönetmen, kurgucu)
Neden Zeki Müren’le ilgili bir proje yapmak istediniz?
Zeki Müren anneannemin en sevdiği sanatçıydı. Seneler sonra Müren’i tekrar düşünmeye başladığımda, muhafazakâr anneannemin ona olan sorgusuz sualsiz hayranlığı beni bayağı şaşırttı. Ne de olsa Müren, zamanının ve var olduğu coğrafyanın çok ötesinde, cinsiyet normlarını büken sıradışı bir ikondu. Bu çelişki beni Müren’in yıldız imgesini araştırmaya itti.
Bırakılan ses kayıtlarında en çok dikkatinizi çeken ne oldu?
Arayanların Zeki Müren’e dair anılarını ve yorumlarını anlatacağını tahmin ediyordum. Umut ettiğimse ses kayıtlarında, Zeki Müren lensinden geçmiş bir Türkiye portresi bulmaktı. Sonuç beklediğimden enteresan oldu: Telefon edenler, karşılarında Zeki Müren varmışçasına onunla dertleşiyor, en mahrem hikâyelerini, derin dertlerini ‘Zeki Abi’lerine anlatıyorlardı.